Rennes Çeviri Türkçe
44 parallel translation
Rush to Rennes just to push little flags around a table.
Rush'dan Rennes'e, sadece masada küçük bayraklar dikmek için.
The commander of the 243rd left for Rennes at 1 800 hours.
243. Tümen komutanı saat 18 : 00'da Rennes'e doğru yola çıktı.
The weather is bad, so everyone enjoys an extra night in Rennes.
Hava kötü. Herkes Rennes'de fazladan kalmak istiyor.
Advise all officers who have not yet left for Rennes... ... to postpone their departure until tomorrow.
Henüz Rennes'e gitmemiş tüm subaylara haber ver seyahati yarına kadar ertelesinler.
"The Germans are using a large chateau near Rennes in Brittany... as a rest center and a conference place for general staff officers."
" Almanlar Rennes yakınlarında bir şatoyu kurmay subayların dinlenme ve konferans merkezi yapmışlar.
Among the many reports of the raid on the chateau near Rennes... perhaps the most objective is the one by General Worden... in which he states :
Ren nehrindeki şatoya yapılan baskına iliş ¸ kin en nesnel rapor General Worden'dan geldi :
- Rennes tomorrow...
- Yarın Rennes'e...
The Rennes contract and bills are at the flat.
Rennes kontratını ve faturaları dairede bıraktım.
I'm going to Rennes.
Rennes'e gidiyorum.
Tell her she's expected... tonight at Rennes, Duguesclin Hotel.
Ona bu akşam, Rennes'de. Hotel Duguesclin'de sabırsızlıkla beklediğimi söyler misiniz?
Expected at Rennes, Duguesclin Hotel, urgently.
Sabırsızlıkla Rennes'de, Hotel Duguesclin'de bekliyorsunuz.
I must go to Rennes.
Rennes'e gitmem gerek.
She lives in Rennes with her mother.
Annesiyle birlikte Rennes'de yaşıyor.
I was in Rennes.
Rennes'deydim.
We drove off with some difficulty through this enormous angry, rejoicing crowd which was in the place de Rennes, below.
Rennes meydanında toplanan... öfkeli, azgın ve sevinçle coşan kalabalığın arasından... güçlükle ilerledik.
They moved me to Rennes to keep people from talking.
İnsanların rahat bırakmayacağını düşündüklerinden, beni Rennes'e yolladılar.
- We met in Rennes?
- Rennes'de mi karşılaşmıştık?
Rennes.
Rennes'de.
And all my stuff is in Rennes.
Ayrıca tüm eşyalarım Rennes'de.
I'm in Rennes now and then.
Arada sırada Rennes'e geliyorum.
- What do you think, Rennes?
- Sen ne diyorsun, Rennes?
Not Renz.
Rennes değil.
Wasn't Rennes killed in that room?
Ren o odada ölmemiş miydi?
- The Americans have taken Rennes.
- Americalılar Rennes'i aldılar.
I remember.
Rennes sokağı.
Franà § oise has invited us to stay.
Françoise bizi üç gün için Rennes'e davet ediyor.
I've been thinking. I'm not coming to Rennes. I can't be bothered.
Düşündüm, seninle Rennes'e gitmeyeceğim, bu canımı sıkıyor.
- She's in Rennes. With Françoise.
Rennes'de, arkadaşı Françoise'da.
- Your wife's in Rennes?
Karın Rennes'e gitmiş öyle mi?
At Rennes, they have uniforms designed by Yves Saint Laurent.
Kıyafetleri Yves Saint Laurent tasarlamıştır.
A patient at the Rennes hospital wants to see her.
Rennes hastanesindeki bir hasta onu görmek istiyordu.
And Rennes is a real trek.
Rennes ise gerçek bir göçtü.
Rennes-Le-Château.
Rennes-Le-Château.
" Lili, I just got to Rennes.
" Lili, Rennes'e yeni geldim.
From Rennes, he wrote me twice.
Rennes'den iki kez mektup gönderdi.
They can't transfer you to Rennes.
Seni Rennes'e transfer edemezler.
According to Claudia, the Cimetiere du Rennes should be right around this corner.
Claudia dediğine göre, "Cimetière du Rennes" buralarda olmalı. Şu köşeyi döndükten sonra...
Cimetiere du Rennes moved many years ago.
Cimetiere du Rennes, taşındı. Yıllar önce.
She lived in Rennes.
Rennes'te yaşıyor.
Aren't you from Rennes?
Rennes'li değil misin?
You made a promise at Rennes Cathedral and raised your army on that pledge.
Rennes Cathedralinde söz verdin. Ordun da o sözle birlikte güçlendi.
Rennes?
- Rennes.
How is it you know so much about sensors, Renz?
- Algılayıcılar hakkında bu kadar şeyi nereden biliyorsun, Rennes?
Where's the room that killed Rennes?
Rennes'i öldüren oda nerede?