Reservoir Çeviri Türkçe
533 parallel translation
Better yet, in the reservoir.
En iyisi su deposuna.
There are no gaslights, and you have to fetch water from a reservoir and heat it on a stove.
Gaz lambası yok. Su kuyudan çekiliyor ve sobada ısıtılıyor.
From this reservoir here, I can pipe the whole works.
Şu depodan başlayarak bütün tesisatı kurabilirim.
A kid said he saw him about 3 this afternoon near the reservoir.
Bugün 3 civarında bendin orada görülmüş.
In a couple of hours the bridge over the reservoir will be deserted.
Birkaç saat içinde köprüden bırakmış olurum.
Okay. Between me and the reservoir.
Tamam, bende saklı kalsın.
Shall we go to Murayama reservoir?
Murayama gölüne gidelim mi?
The sea is everything - - an immense reservoir of nature, where I roam at will.
Deniz her şeydir,... aylak aylak dolaşabileceğim, uçsuz bucaksız, su dolu bir depo.
- Bob French owns all that land between the river and the reservoir.
- Bob French nehirle su deposu arasındaki tüm arazinin sahibidir.
I want to be remembered for leaving the reservoir to these desperate people.
Buradaki kaynakları bu gariban insanlara kazandıran biri olarak anılmak istiyorum.
The Emperor Constantine built it as a reservoir... 1,600 years ago.
İmparator Konstantin su deposu olarak yaptırmış... 1600 yıl önce.
And I placed one right at the major sluice gate of the Chatsworth Reservoir.
İlkini çok önemli bir bent kapağına yerleştirdim. Chatsworth Su Deposuna.
Chatsworth Reservoir.
Chatsworth Su Deposu.
This reservoir feeds the entire San Fernando Valley.
San Fernando vadisinin tamamını bu su deposu besliyor.
I placed another one, another container, in the Stone Canyon Reservoir pumping station.
Bir diğerini başka bir su deposuna yerleştirdim. Stone Canyon Su Deposu'ndaki pompalama istasyonuna.
Garvey Reservoir.
Garvey Su Deposu.
Garvey Reservoir!
Garvey Su Deposu!
I will be the reservoir for your sorrow.
Ben senin hüznünü toplayacağım.
How about my taking all the territory from the highway... in through Sandy Rock and the reservoir, and your boys can check out the north hump?
Ne dersiniz, Otoyoldan bu yana Sandy Rock'u da kapsayan araziyi Baraj Gölüne kadar ben alsam sizin çocuklar da Kuzey sırtını tarasalar?
Because I'll take in... from the highway to the reservoir.
- Çünkü Otoyoldan Baraj Gölüne kadar bende.
Is it true that you told the press, that your organization threatened to put LSD in the reservoir?
Basına, örgütünüzün su tankına LSD koyacağını söylediğiniz doğru mu?
He teaches that every nice person like you and me hides behind his facade a great explosive charge, a great reservoir of energy that can be released only by war or revolution.
Sen ve ben gibi her iyi insanın dış görünüşü ardına saklandığını öğretir. Ancak savaş ya da devrimle ortaya çıkabilecek büyük bir enerji kaynağı, büyük bir patlama yükü.
Apparently the water flows through an underground reservoir... and Evans City is supplied with artesian systems out of that.
Anlaşılan nehrin suyu bir yeraltı deposuna akıyormuş ve Evans City içme suyu buradan besleniyormuş.
He decides the brainwashing has worked, so he sets him free knowing that in his condition he won't care who follows him to the secret reservoir.
Beyin yıkamanın başarılı olduğuna kanaat getiriyor ve onu serbest bırakıyor ve biliyor ki, babun gizli rezerve giderken onu kimin takip ettiğini umursamayacak bir durumda.
You might try the Oak Pass or the Stone Canyon Reservoir.
Isterseniz, Oak Pass veya Stone Canyon Rezervuarlarna bir ugrayn.
You think Evelyn killed her husband in the ocean. - - Then dragged him up to a reservoir to make it look more like an accident?
Sence Evelyn kocasn okyanusda öldürüp, kaza süsü vermek için rezervuara kadar sürükledi mi?
When the bond issue passes Tuesday - - There will be eight million dollars to build a reservoir.
Sal günkü hisse meselesinden sonra rezervuar insa etmek için sekiz milyon dolar para olacak.
Caretaker at the Hollywood Reservoir Dam drowned in an elevator shaft.
Hollywood Su Havzası Barajındaki görevli, asansör boşluğunda boğulmuş.
Another damned earthslide on the other side of the reservoir?
Bendin diğer tarafında lanet yer kayması var mı?
I got radio word that the Hollywood Reservoir Dam is disintegrating.
Hollywood Rezervuar Barajının çökmekte olduğuna dair telsiz anonsu aldım.
A reservoir... a private game preserve.
Bir rezervuar... Özel bir avlanma deposu.
In this country under the feet our is the largest reservoir crude oil in the world.
Bu kasaba bizim elimizin altında. Dünyada ki en büyük hazine, petrol oldu.
All right. Why don't we write the state environmental agency and have them check the water in the reservoir.
Peki ama neden eyalet çevre teşkilatına bir şeyler yazıp... depolardaki suyu kontrol ettirmiyoruz?
Look. We're already over the Riverside County reservoir.
Zaten Riverside su havzalarının üzerindeyiz şu anda.
Post, Riverside County reservoir.
Riverside ilçesi su havzası devriyesi.
Or a plume of grass can be a reservoir.
Ya da bir tüy otu deponuz olabilir.
Oh, reservoir.
İyi günler.
Old reservoir road.
- Eski su deposu yolu.
" Every man is endowed with a major reservoir of creativity, but most people sleep soundly.
"Her insan önemli bir yaratıcı yeteneğe sahiptir, ama bu insanların çoğu uyumaktadır."
If you've stepped on Rose, you would be guarding the reservoir for sure!
Gülü gördüğünde rezervuarı koruduğuna emin olmalısın.
Sir, might as well send me to the reservoir.
Efendim, bende rezervuara gidebilirim.
Reservoir?
Rezervuar?
You are aware, of course, that that would place our new toxic chemical dump just 20 feet from the reservoir for the entire area.
Tabii yeni kimyasal atık alanının içme suyu havzasına sadece 6 metre mesafede olacağını da biliyorsun.
- There a bulb to the right. - Au revoir-reservoir-samovar.
Sağ tarafınızda lamba var, dikkat edin.
Au revoir, reservoir, samovar.
Hoşça kal, Sen de al, Portakal.
Meet your film crew out at the Hollywood Reservoir.
Ekibinle Hollywood barajının orada buluş.
And the experience gathered over that time became a reservoir that could be used and which indeed was used to an amazing extent. You mean that one can compare...
Bunca sürede elde edilen tecrübe kullanılabilecek ve hatta oldukça geniş ölçüde kullanılmış bir rezerv haline gelmiştir.
Now, you meet me at the southwestern reservoir at 8 : 30 tonight with Ellen.
Şimdi, benimle güneybatı su deposunda buluş bu gece 8.30'da, Ellen ile birlikte.
We should dig a big reservoir... that would collect all the rainwater.
Vadinin tüm yağmur suyunu kanallarla taşıyacak kocaman bir havuz inşa etmeliyiz.
Honestly, I do not know where we build the reservoir.
Dürüst olmak gerekirse, biz buralarda nereye yapacağımızı bile bilmiyorum.
My nightmares all had to do with the Chosin Reservoir.
Kabuslarım hep Chosin havzasıyla ilgiliydi.