Restraint Çeviri Türkçe
686 parallel translation
The restraint that we impose upon ourselves can drive us mad.
Kendimize getirdiğimiz kısıtlamalar bizi çılgına çevirebilir.
Look, I've decided to throw all restraint aside.
Bütün güçlüklere göğüs germeye karar verdim. Artık beni rahatsız etme.
If you young ladies have finished with you vulgar display of lack of restraint... we will begin our lessons.
Eğer genç bayanlar kendini tutmaktan yoksun kaba gösterilerini bitirdilerse derslerimize başlayalım.
But if you give us any trouble here I'll have to put you under restraint.
Ama eğer burada sorun çıkartırsanız sizi gözetim altına almak zorunda kalacağım.
Either have her put away for observation and restraint... or have your marriage annulled.
Akıl hastanesinde gözlem altında tutabilir ve onu kısıtlayabilirsiniz veya evliliğinizi geçersiz kılabilirsiniz.
The awkwardness, the restraint, the uneasiness.
Kuşku, baskı ve acayiplik had safhadaydı.
Even an untrained beast has got more restraint.
Eğitilmemiş bir hayvan bile daha akıllıca davranırdı.
I'm going to have that boy taken care of. If necessary, put under restraint!
Zorla da olsa bu çocuğu tedavi ettireceğim!
As you can see, we're under no restraint whatsoever.
Gördüğün gibi herhangi bir baskı altında değiliz.
Restraint, restraint.
Kendine hakim ol.
Practice restraint.
Kendimi tutacağım.
Place that man under restraint.
Bu adamı gözetim altına alın.
These men are desperadoes Tahiti found necessary to keep under all possible restraint.
Bunlar Tahiti'nin sıkı gözetim altında tuttuğu haydutlar.
This restraint exalted them.
Bu zorunlu gecikme onları coşturdu.
We must breathe with restraint.
Kendimizi tutarak soluk almalıyız.
- Not yet, Drago, but it took restraint.
- Henüz değil, kendimi zor tutuyorum.
Keep him under restraint until further orders.
Bir sonraki emrime kadar böyle bağlı kalsın.
Cheyennes are to be kept under restraint and then returned south as soon as escort troop has arrived. "
Cheyenne'lerin gözetim altında tutulmasını ve eskort birliklerinin varması ile birlikte güneye geri dönmelerini. "
Captain, the fort area is restraint enough.
Yüzbaşı, kalenin içi yeterince kontrollü.
I think we should exercise some restraint, Tegana.
Sanırım sınırlar üzerine biraz alıştırma yapmalıyız, Tegana.
It's easier to observe me when I've lost all restraint, right?
Kendimi zaptedemediğim zamanlar beni gözlem altında tutmak daha kolay, değil mi?
My negative self is under restraint in Sickbay, my own indecisiveness growing.
Olumsuz tarafım revirde kontrol altında. Kararsızlığım gitgide artıyor ve irade gücüm hızla zayıflıyor.
And use restraint in putting on your makeup, women. Women should not look made up.
Daha az makyaj yapın, kadınlar doğal gözükmeliler.
The chamberlain and steward are impressed by your restraint.
Nazır ve vekilharç, kendini zaptedebilmenden etkilendiler.
You'll just have to practice a little self-restraint.
Kendini biraz terbiye etmeye çalışmalısın.
Any additional singing drinking, or celebrating will be conducted with proper restraint.
Her hangi bir şekilde şarkı söylenmesi içki içilmesi yada kutlama yapılması yasaklanmıştır.
Put him under restraint.
Kısıtlanmalı.
We've had to impose additional restraint.
Kısıtlamayı arttırmamız gerekti.
They've no restraint.
Sınırları yok.
Restraint.
Baskı.
I bore everything I could as a loyal servant of the kingdom and the State from a despot who knew no restraint in satisfying his whims.
Krallığın ve devletin sadık bir hizmetkarı olarak, sınır tanımayan bir diktatörün tüm lükslerini gerçekleştirmek için bunlara katlanıyorum.
This law proclaims that making love without restraint is great.
Yeni yasa aşk yapmayı emrediyor. Utanmadan, kısıtlamadan.
Throughout the war in Vietnam, the United States has exercised a degree of restraint... unprecedented in the annals of war.
Vietnam Savaşı süresince Amerika Birleşik Devletleri, savaş yıllıklarında görülmemiş kısıtlamalarla mücadele etmek zorunda kaldı.
Observe the control... and the restraint.
Kendine hakim ol ve heyecan yapma.
What restraint.
Bırak kendini.
With the death of Livia the last restraint on Tiberius was removed.
Livia'nın ölümüyle, Tiberius'u zapt eden son kişi de ortadan kalkmış oldu.
I never get enough of his body, and I love it without restraint.
Onun vücuduna doyamıyorum, ve onunla sınırlanmadan yatmak istiyorum.
Uninhibitedly experiencing pleasure without restraint, without taboos.
Zevkler sınır tanımaksızın, tabular olmaksızın yaşanmalı.
Commander, as a precautionary measure, I insist upon restraint.
Komutan, önlem olarak, ılımlı davranmakta israr ediyorum.
Commander, as a precautionary measure, I insist upon restraint.
Komutan, önlem olarak, menetme konusunda ısrarlıyım.
Total restraint the whole time.
Her zaman kendini dizginler.
He's out there operating without any decent restraint, totally beyond the pale of any acceptable human conduct, and he's still in the field commanding troops.
O disarda uzerinde hicbir kontrol olmadan, tamamen anlasilamaz tavirlar sergiliyor, ve hala savas alaninda askerlere emir veriyor.
You have no business keeping this woman in restraint.
Bu kadına baskı uygulamaya hakkınız yok.
But the interiors of their houses celebrated by a generation of Dutch painters suggest restraint and discretion.
Hatta evlerinde dönemin Hollanda'lı ressamlarının sosyal içerikli tablolarına yer verdiler.
Try a little restraint.
- Biraz dirençli ol.
No more, now restraint
# Artık değil, şimdi kısıtlıyım
- She's under restraint.
Engelleniyor. Ne?
Anything to help break down your restraint, that cursed modesty which still makes you blush after 20 years of marriage. Being rid of it would help you too, don't you understand? And it would help me to satisfy you.
evliliğimden 20 yıl sonra bile hala lanetli biri ondan kurtulmak senin için daha iyi olacak anlamıyormusun ve benim için iyi olacak sizi tatmin ederim
" That damned restraint, which still makes you feel people's eyes on you even when you're in bed with me.
lanet olası kilitlemiş Benimle yatakta olduğunuzda bile başka insanları hayal ediyor.
Didn't you always talk about being rid of limitations and restraint?
Her zaman çekindim serbest davranabilirmiyim?
A lonely beacon of restraint... and self-sacrifice in a squall of car-crazies.
Araba delilerinin arasında kalmış ve... kendini fedaya mahkum yapayalnız bir deniz feneri.