Robbing Çeviri Türkçe
1,743 parallel translation
Born in 1974, served three years for robbing a convenience store in Baltimore.
1974 doğumlu. Baltimore'da bir market soymaktan üç yıl yatmış.
- What? Are you robbing us?
- Ne yani, bizi soyuyor musun şimdi?
He's not out robbing a liquor store, or...
Bir likör dükkânını soymuyor ya da...
The guest list was 90 % kids and unless they're robbing banks between classes, they're not gonna be in the system.
Konuk listesi, yüzde doksan çocuklardan oluşuyor. Ders aralarında banka soymuyorlarsa sistemde kayıtlı görünmemeleri doğal.
Well, unless that was her secret love child, somebody should call the cops, Mode magazine's Wilhelmina Slater is most definitely robbing the cradle.
Bu, onun gayrimeşru çocuğu değilse, birilerinin dün gece polisi araması gerekiyordu, çünkü Mode dergisinden Wilhelmina Slater çocuklarla takılıyor.
Grave robbing.
- Mezar soygunu.
- Say he was robbing a bank, and you waited outside because it was your job to drive the car.
- Diyelim ki bir banka soydu sen de dışarıda bekledin çünkü görevin arabayı sürmekti.
- Derek's robbing a bank.
- Derek bir banka soyuyor.
We should stick to robbing merchants in the forest!
Ormandaki soygunculara katılmışız.
So we're robbing from the rich to give to the...
O zaman şimdi de zenginden alıp...
I'm telling you, if he got caught robbing a bank tomorrow, they'd have a parade for him.
Şöyle söyleyeyim, yarın banka soygunundan yakalansa onuruna tören düzenlerler.
You think I'm safer with you, robbing trucks?
Yanında, kamyon soyarak güvende olacağımı mı düşünüyorsun?
Whoo-hoo! Robbing the deaf!
Sağır soymak!
A dream of an old man in a darkened room robbing sleepers of their gold.
Karanlık bir odada yaşlı bir adam pijamadaki altınları çalıyordu.
- I'm robbing her!
- Okşuyorum sadece!
He's robbing banks again.
Yine banka soymaya başlamış.
Unless they're robbing the place, right?
Orayı soymadıkları sürece, tabii ki.
But before any legal action could be taken before the spoils of his grave-robbing could be found Lawrence Schatz found himself in the wrong place at the wrong time.
Ancak herhangi bir yasal işlem yapılamadan ve de mezar hırsızlığından elde ettiği ganimetler bulunamadan önce Lawrence Schatz kendini yanlış zamanda, yanlış yerde bulmuştu.
It would be, if it wasn't for Larry's grave-robbing scandal, or his murder.
Olabilirdi,... tabi eğer Larry'nin mezar hırsızlığı skandalı veya cinayeti olmasaydı. Şurada.
When word of Lawrence's grave-robbing ways spread through the sleepy hollow of Couer d'Couers, there was public outrage.
Lawrence'ın mezar hırsızlığı huyunun lafı sakin Coeur d'Coeurs'da yankılanmaya başlayınca,... halk galeyana gelmişti.
Woodruff was charged for involvement in the death of Louis Schatz a key player in the grave-robbing scandal.
Woodruff, mezar hırsızlığı skandalının başrol oyuncularından Louis Shatz'ın ölümüyle ilişkisi yüzünden tutuklandı
we're robbing a store?
Mağaza mı soyuyoruz?
Do you know whose house you're robbing?
Çık dışarı haydut, sen kimin evini soyduğunun farkında mısın?
Don't want people thinking I'm robbing the place.
İnsanların orayı soyduğumu düşünmelerini istemem.
You were robbing banks for the IRA.
I.R.A. için bankaları soyardın.
If you know someone's going to be at a bank at a particular time, it's not hard to make it look like they're robbing the bank.
Eğer birinin tam olarak Ne zaman banka da olacağını biliyorsanız, Onları bankayı soyuyorlarmış gibi Göstermek hiçte zor olmaz.
Maybe whoever the vic was robbing, pepper sprayed him.
Evini soymaya gittiği kişi biber gazı sıkmış olabilir.
Rogue nannies robbing their bosses aykroyds and belushis.
Dolandırıcı dadılar patronlarını soyuyorlar. Aykroyd and Belushi'nin filmlerindeki gibi.
Robbing their bosses'neighbors!
Patronlarının komşularını soyuyorlar!
I know that he's not going to be happy when he finds out you helped frame the dactyl for robbing the zurn water transports.
Zurn su nakliyatlarını soymakla suçlanmalarında yardım ettiğini öğrendiğinde.... mutlu olmayacağını biliyorum..
They were robbing it, or at least they were about to.
Soygun yapıyorlardı, Yada en azından yapmak üzereydiler
It has the odour of grave robbing about it.
Mezar soygunculuğu gibi bir şey olur.
Under threat of imprisonment for 10 years, everyone in America was required to turn in all gold bullion to the Treasury, essentially robbing the public of what little wealth they had left.
10 yıllık hapis tehdidiyle Amerika'daki herkes, sahip oldukları altın külçelerini Hazine'ye vermeye zorlandı, yani halkın geriye kalan tek mal varlığını da soydular.
You just focus on robbing the bank.
Sen sadece bankayı soy.
What the hell do I know about robbing a jewelry store?
Ne anlarım ben kuyumcu dükkânı soymaktan?
One's drunk and we think he's robbing him.
Sarhoş biri var. Ve taksiyi soyuyor.
I'm not robbing you, I'm helping you.
Seni soymaya gelmedim, yardım etmeye çalışıyorum.
We're robbing these people.
Bu insanları soyuyoruz.
I just feel really bad about robbing these people.
Bu insanları soymak hiç hoşuma gitmiyor dostum.
You're not robbing them.
Onları soymuyorsun.
It's a clever tag that some reporter hung on a bunch of rednecks robbing liquor stores to get a story.
Serserilerin içki dükkanını soymasını ilginç göstermek için... gazeteciler böyle şeyler uydurur.
I don't believe this, you're robbing me?
Buna inanmıyorum, beni soyuyor musun?
- robbing an empty post office is...
boş bir postaneden çalmak.
Well, you know, 500 years old or not, you and I start hanging out together, people will say I'm robbing the cradle.
Şey, bilirsin, 500 yaşında olayım ya da olmayayım, senle birlikte takılmaya başlarsak, insanlar beşik salladığımı düşünecek.
Robbing that gun store.
Silah dükkanını soyacaklar.
Can't have people robbing a fellow captain.
Dostumuz olan bir kaptanı soydurmayız.
He has tons of offences such as stealing, robbing, etc.
Birçok suç işlemiş, hırsızlık, dolandırıcılık, gasp gibi.
Why are you robbing our food?
Erzağımızı niye alıyorsunuz?
Fifteen for grave robbing.
Mezar hırsızlığından bir 15 daha.
You wanna listen to this girl who's running around town with her loser boyfriend robbing liquor stores.
Erkek arkadaşıyla kasabadaki likör marketlerini soyup kaçan bir kadını dinlemek istiyorsun.
She's robbing for love.
Aşkı için çalıyor.