Ruining Çeviri Türkçe
2,513 parallel translation
She's not just ruining your life. She's ruining everyone's.
Sadece senin hayatını mahvetmekle kalmıyor diğerlerininkileri de mahvediyor.
You and ten of your cousins running around here, pinching everybody, ruining everything!
Sen ve on kuzenin etrafta koşturup herkesi çimdikleyip her şeyi mahvedersiniz!
You're ruining my buzz.
Kafamın güzelliğini bozuyorsun.
They just keep ruining everyone's lives, and the world is better off without'em.
Herkesin hayatını mahvediyorlar. Onlar olmadan dünya daha iyi bir yer olurdu.
Damn it, you guys are ruining Thanksgiving!
Lanet olsun, Şükran Günü'nü berbat ediyorsunuz!
Sorry for ruining your wedding dress.
Gelinliğini mahvettiğim için özür dilerim.
That I don't want to be the one to blame for ruining Lanie's night out? Oh, yeah.
Lanie'nin çıkacağı akşamı mahveden kişi olmamak konusunda mı?
I didn't mean it when I said that you were ruining my life.
Hayatımı mahvettiğini söylediğimde öyle demek istememiştim.
Okay, you are ruining my pre-game mix.
Pekâlâ, karışık müzik CD'min içine ediyorsun.
No, you are not coming in here and ruining all this.
Hayır, buraya gelip hepsini mahvetmeyeceksin.
That would be the worst, most life-ruining thing you could possibly...
Bu hayat mahvetmede yapabileceğin en kötü şey olur...
You're ruining our operation.
Operasyonumuzu mahvedeceksiniz.
Hey, coach, I just wanted to say goodbye and thank you for ruining my career.
Baksana koç veda etmeye ve kariyerimi mahvettiğin için teşekkür etmeye geldim.
- It's all ruining the look, isn't it?
- Görüntüyü bozmuyor mu sence?
This marriage is ruining our friendship.
Bu evlilik arkadaşlığımızı mahvediyor.
Do you see how she is ruining my life?
Hayatımı nasıl mahvettiğini görüyor musun?
I made a mistake, and now it's gonna end up ruining my life.
Bir hata yaptım ve şimdi bu tüm hayatımı mahvedecek.
He's ruining my sign.
Reklamımın içine ediyor.
Well... you know, I'm kind of a sweet guy when I'm not in douchey Intersect brain-melting, life-ruining phase.
Bilirsin, beynimi eritip, hayatımı mahveden o Bilgisayar beynimde olmadığı zaman çok tatlı birisiyimdir ben.
My wife has been kidnapped, and I'm officially ruining Christmas for the children of Burbank.
Karım kaçırıldı ve ben resmi olarak Burbank'teki çocukların Noel'ini rezil ediyorum.
I say you people need to stop ruining my mom's visit with your sushi, and your sadness and your slutty shirts.
Annemin ziyaretini suşinizle, üzüntünüzle ve fahişe bluzlarınızla mahvetmeye artık bir son vermeniz lazım derim. Kesin artık!
And you are a psycho who is ruining our lives.
- Hayır. Ve sen hayatımızı mahveden psikopatın tekisin.
That a psycho's fucking around and ruining the school atmosphere.
Lanet bir psikopatın okulun çevresinde karışıklık çıkardığını söylediler.
I'll stop using your face cream when you stop ruining my good razor on them wiry-ass chin whiskers.
Benim güzel tıraş bıçağımı çenendeki odun gibi kıllarını kesmek için kullanmayı bıraktığında ben de senin yüz kremini kullanmayı bırakacağım.
Not to mention ruining our hopes of flying this mission.
Bu uçuş görevime olan ümitlerimizi yok etmekten bahsetmiyorum bile.
- No! She's ruining it!
Her şeyi mahvediyor!
And Kuno Daggfeldt has been charged with fraud after ruining former partner Unkas Storm.
Kuno Daggfeldt de eski ortağı Unkas Storm'u batırdıktan sonra dolandırıcılıkla suçlanmış.
Thank you very much for ruining Christmas.
Noel'i berbat ettiğiniz için teşekkürler.
All this work is ruining your skin tone!
Sürekli çalışmaktan rengin solmuş!
And his bitch of a sister is ruining our country's resources?
Kaltak ablası da ülkemizin kaynaklarını mı mahvediyor?
You thought of ruining Thor's affection for me.
Thor'un bana olan düşkünlüğünü yıkacağını sandın.
But ruining the child's life cruelly like that isn't something a human should do.
Ama o çocuğun hayatına umursamadan karışmak... bir insanın yapamayacağı bir şey.
She can't! Why are you ruining my present?
Armağanımı neden mahvediyorsunuz?
I was going to say, "He's ruining the mood," but...
Tam da, "Tüm havayı bozuyor" diyecektim...
It's ruining my aim!
Nişan alamıyorum!
You know, we gotta leave a trail of bread crumbs so that he can live his life without ruining it.
Hayatını mahvetmeden yaşayabilmesi için ona rehber olmalıyız.
You are ruining all the romance for me.
Romantizmi mahvettin
Okay, you're ruining the moment. I'm just got to cut you off right now.
Anın büyüsünü bozuyorsun.
I'm trying to show a good time, not ruining their fucking life..
Onların eğlencesini mahvetmekten çok iyi bir zaman geçirdiğimizi göstermeye çalışıyorum,
You're ruining this.
Ortamı bozuyorsun.
Quit ruining my Iife.
Hayatimi mahvetmeyi birak.
All right, this is why we're ruining my party.
İşte bu yüzden benim partimi mahvediyoruz.
If I say I'm sorry, then I'm worried that you'll just get all mad and yell at me for ruining your life.
Üzgünüm diyorsam bu, bana kızıp, hayatını mahvettiğimi söylemenden endişelendiğim için.
The judge was mad at me for ruining his summer vacation.
Yargıç, tatilini mahvettim diye kızdı.
I mean, they were ruining the jacket.
Ceketi mahvediyordu.
He's ruining our daughter.
Kızımızı mahvediyor.
- They're ruining it for us.
- Bize zarar veriyorlar.
Pedro, you ruining'my shit.
Pedro, lanet şeyimi mahvediyorsun.
Your drama is ruining this whole fucking weekend.
Dramatikliğin bütün bu lanet haftasonunu mahvediyor.
I ain't about to fuck up my own luck ruining things for somebody else.
Bir başkası için kendi şansımı sikecek değilim.
Have you started ruining the table?
Masadakileri yemeye başladınız mı?