Sana Çeviri Türkçe
582,699 parallel translation
I even got you a username...
Sana kullanıcı adı bile aldım.
I even got you a username... 'Kermitfrog19'.
Sana kullanıcı adı bile aldım,'KurbağaKermit19'.
I'll take your word for it.
- Sana inanıyorum.
Ian, there are men coming and they wanna hurt you.
Sana zarar vermek isteyen insanlar geliyor Ian.
We can get you help.
Sana yardım edebiliriz.
What happened to you, Lucy?
Sana ne oldu Lucy?
That was someone else, and I wish that I could explain how or why, but I can't.
O başka biri, ve keşke sana bunun sebebini açıklayabilseydim, ama yapamam.
If I tell you,
Eğer sana söylersem,
Ethan Cahill, which means... honestly, I'm not sure what's going to happen to you, but whatever it is, it's probably not good.
Ethan Cahill, demek istediğim... gerçekten sana ne olacağını tam olarak bilmiyorum, ama ne olursa olsun büyük ihtimalle iyi bir şey olmayacak.
The man with the Eastern European accent told you I was the communist?
Doğu Avrupa aksanlı adam sana komünistin ben olduğumu mu söyledi?
Please, come with me, or let your family spend the rest of their lives wondering what happened to you.
Lütfen gel benimle, yoksa ailen bundan sonraki hayatlarını sana ne olduğunu merak ederek geçirirler.
Why should I believe you after everything you've done?
Bütün yaptıklarından sonra sana neden inanayım?
The journal... didn't it say that I was going to help you one day?
Günlük... bir gün sana yardım edeceğimi yazmıyor muydu?
- Rufus, he's not here to hurt you. - Capone?
- Rufus, sana zarar vermek için gelmedi.
That's why I look so familiar to you.
Bu yüzden sana tanıdık geldim.
I trusted you, Lucy.
Sana güvenmiştim Lucy.
I trusted you with my family.
Ailem için sana güvenmiştim.
- I trusted you with my child!
- Çocuğum için sana güvenmiştim!
You have my word.
Sana söz veriyorum.
Yeah, I was thinking about texting you the next time that I need a reckless hothead.
Evet ben de deli fişek birine ihtiyacım olursa sana mesaj atmayı düşünmüştüm.
- I have to tell you something.
- Sana bir şey anlatmam gerek.
And I am gonna do everything that I can to save you, but time travel is super unpredictable, and I don't know if I'm gonna be able to, so I just want to tell you that I...
Ve seni kurtarabilmek için elimden gelen her şeyi yapacağım, ama zaman yolculuğunun sağı solu belli olmuyor, ve bunu yapabilir miyim bilmiyorum, bu yüzden sana şunu söylemek istedim...
They're your problem now.
Al sana sorun.
I know this is all new, but you'll adjust.
Her şey sana yabancı, farkındayım. Ama alışacaksın.
I told you, rapunzel.
Sana söylemiştim, Rapunzel.
I can't make you tell me what happened, but obviously you're keeping something from me.
Ne olduğunu sana zorla anlatamam ama benden bir şeyler sakladığın açık.
And I must teach you how to carry it.
Bununla nasıl başa çıkacağını sana öğretmeliyim.
Until that burden is imposed on you, I'm asking that you trust me that I know how to keep danger as far away from you and this kingdom as is humanly possible.
Bu yük sana geçene kadar senden istediğim kötülükleri ailemizden ve krallığımızdan en insani şekilde uzak tutmaya çalıştığıma inanman.
You're father is right about one thing, you will be queen someday, but only you get to decide what kind of queen you'll be.
Baban bir konuda haklı. Bir gün kraliçe olacaksın. Ama ne tür bir kraliçe olacağın sana kalmış.
There's something i need to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
I haven't asked you anything.
Sana hiçbir şey sormadım.
What's it to you?
Sana ne?
Take a pen.
Al sana kalem.
I'm asking about you.
Ben sana soruyorum.
let the airport come to you.
Havaalanı sana gelsin.
Oh, no, Russ, they're just smiling.
Hayır Russ, sana gülümsüyorlar.
Especially once we get you some new clothes.
Sana yeni kıyafetler alalım da.
I'm just happy to have you back.
Sana kavuşmak çok güzel.
Listen... there's something I've been wanting to ask you.
Dinle, sana sormak istediğim bir şey var.
Who sent you a gift basket?
- Kim sana armağan sepeti yolladı?
Actually, it's for you from Andy Cohen at...
Aslında sana gelmiş. Bravo'dan Andy Cohen yollamış!
Yeah, that's what you think.
Sana öyle geliyor.
But I feel like all this attention is making you forget what we're trying to do here.
Bence bu kadar ilgi sana hedefimizi unutturuyor.
I know. Your brothers nearly punch-buggied you to death.
Biliyorum, ağabeyin sana ölümüne "Tosbağa Gördüm" oynattı.
I know. They tormented you.
Sana eziyet ediyorlardı.
I meant to bring Lappy for you.
Sana Kucak'ı getirecektim.
Paige's parents are gonna be gone, and she wants you to "come over"?
Paige'in ailesi evde olmayacak ve sana "Bize gel" mi dedi?
I specifically asked you not to call anyone.
- Sana kimseyi arama, demiştim.
The girls are not angry at you.
Kızlar sana kızgın değiller.
It's weird.
Her seferinde geri döndüğümde, sana nasıl hissettiğimi söyleyecektim, seni sevdiğimi. Biraz garip.
I said no throwing!
Fırlatma dedim sana.