Saving Çeviri Türkçe
10,429 parallel translation
How is that a saving grace?
Bu nasıl iyi bir özellik oluyor?
I was saving my life.
Hayatımı kurtardım.
Did you use the money you were saving to go down south?
Güneye gitmek için biriktirdiğin parayı mı kullandın?
My father says I'm to thank you for saving my life.
Babam hayatımı kurtardığın için sana minnettar olmam gerektiğini söylüyor.
But in that moment of truth, they're more concerned about saving their own skin.
Ama gerçek anında kendi canlarını kurtarmakla daha endişelidirler.
Don't let me keep you from saving the world from the evil energy companies.
Dünyayı şeytani enerji firmalarından kurtarmana engel olmayayım ben.
Saving JFK is a theory.
JFK'yi kurtarmak bir teoriden ibaret.
Saving up for a VX2000.
- VX2000 kamera almak için biriktiriyorum.
You're not saving anyone.
Kimseyi kurtardığın yok.
It is possible that we could have established a more secure cordon in the forest, but everything that was done was for the sole aim of saving, if possible, the life of Rose Stagg.
Ormanda daha güvenlikli bir şerit oluşturabilirdik belki de. Ama yaptığımız her şey, Rose Stagg'ın hayatını kurtarabilmek içindi.
Everything that I did was done for the sole purpose of saving her life... which is, as you know, the first duty of a police officer.
Yaptığım her şey, sadece onun hayatını kurtarmak içindi. Bu da bildiğiniz üzere bir polis memurunun ilk görevidir.
Now... Well, you tell me, Bruce... were we hurting those patients, or were we saving them?
Şimdi söyle bana Bruce biz o hastaları incitiyor muyduk yoksa onları kutarıyor muyduk?
So, what, we're turning the screw, and saving money at the same time?
Ne yani, vidayı çeviriyoruz, Ve aynı zamanda tasarruf muaftır?
You think bringing those people on board this ship is saving them?
O insanları bu gemiye getirmek onları kurtaracak mıydı sanıyorsun?
Yeah, I was saving it for a rainy day.
Evet, kötü gün için saklıyordum.
I've been saving it for a special occasion.
Özel bir an için saklıyordum.
- You're welcome for saving your life.
- Hayatını kurtardığım için "bir şey değil."
And you feel you have to see it through because he died saving you.
Sen de, seni kurtarırken öldüğü için işini tamamlaman gerektiğini düşünüyorsun.
I wasn't saving enough for my retirement.
Emeklilik için yeterli birikimim yoktu.
You know, saving things that will eventually die.
Söylenen sözler eninde sonunda yitip gider.
To saving the world.
Dünyayı kurtarmaya.
" let's get out in a blaze of glory saving the Enterprise.
Atılgan'ı kurtararak görkemli bir sonla bitireyim.
Saving lives.
Hayat kurtarmayı.
Do you think you're saving me?
beni kurtardığını mı sanıyorsun?
- And I salute you for saving my face.
- Yüzümü kurtardığın için sağ olasın.
- Saving your neck may not be so easy.
- Enseni kurtarmak öyle kolay olmayabilir.
What, no "thank you" for saving your life?
Ne yani, hayatını kurtardığım için teşekkür etmeyecek misin?
I'm all for saving lives and kicking ass and stuff, but... come on, man, they got an army out there.
Dostum, bak, hayat kurtarma ve göt tekmeleme işine falan varım ama hadi ama, dostum, bir ordu var orada.
I'm saving this seat.
Bu koltuğu tutuyorum.
I'm saving it for something else.
Başka bir şey için saklıyorum.
Maybe she's saving it for a rainy day.
- Belki zor zamanlar için saklıyordur.
I checked our saving's.
Birikimlerimize baktım da.
I'm saving us, not you.
Kendimizi kurtarıyorum, seni değil.
He was saving my life.
Hayatımı kurtarıyordu.
Thank you for saving the life of my beloved!
Sevgilimin hayatını kurtardığın için teşekkürler!
I want to thank you properly for saving my life, Agent Carter.
Hayatımı kurtardığınız için size doğru dürüst teşekkür etmek istedim Ajan Carter.
Got to get him back to his kingdom. I've got to return to saving my one true love.
Onun krallığını geri almamız ve tek aşkımı kurtarmam gerek.
Saving the world?
Dünyayı kurtarmak değil mi?
Saving Shaw?
Shaw'ı kurtarmak değil mi?
But this action... saving lives... it is a pure good.
Ama bu hayat kurtarma eylemi saf bir iyiliktir.
- I can't thank you guys enough, not just for saving me, but for helping me find my brother.
- Ne kadar teşekkür etsem az. Sadece beni kurtarmadınız, kardeşimi bulmama da yardım ettiniz.
That is, when you're not risking your life saving people.
Tabii insanları kurtarmak için hayatınızı riske atmadığınız zamanlar.
Saving his airline money.
Şirketinin tasarruf etmesini sağlıyor.
For this... and for saving my life.
Hem bunun için hem de hayatımı kurtardığın için.
Thanks for saving my ass.
Kıçımı kurtardığın için sağ ol.
Thank you for saving my life.
Hayatımı kurtardığınız için teşekkür ederim.
Hey, you know what? I never got a chance to thank you for saving my life.
Hayatımı kurtardığın için sana teşekkür edememiştim.
Saving your sorry ass, again.
Bir kez daha kıçını kurtarıyorum.
So while you were busy saving the president...
Siz Başkan'ı kurtarmakla meşgulken...
I loved that cowboy. Far as I was concerned, I was saving up for that horse.
O kovboya bayılırdım.
Oh, I'm saving you.
Pat!