Sayid Çeviri Türkçe
605 parallel translation
Sayid
Sayid
Well, Sayid...
Neyse, Sayid...
Sayid, good luck to you!
Sayid, sana da iyi şanslar!
Why did you kill my men, Sayid?
Adamlarımı neden öldürdün, ha Sayid?
I counted on you, Sayid.
Sana güvenmiştim, Sayid.
It's me, Sayid, speaking!
Benim, Sayid!
Chill, Sayid.
Üşütmüş o, Said.
Shut up, Sayid.
Bi sus, Sayid.
Chill, Sayid!
Üşütmüşsün, Said!
Don't bogart, Sayid.
Dalaşma be, Said.
I'll make you cry, Sayid!
Açtırırım, Said!
Sayid!
Said!
I'll bust your nose, Sayid!
Burnunu kırarım ha Said!
Cut it out, Sayid!
Kes şunu, Said!
- He means Sayid.
- Said'i diyor.
Sayid, let him split!
Said, bırak gitsin!
Sayid, check out the cow.
Said, ineğe baksana.
But I'm not bullshitting about this, Sayid.
Ama bunu ben uydurmuyorum, Said.
Look at me, Sayid!
Baksana lan, Said!
Give us a kiss, Sayid.
Bir öpücük ver, Said.
Who cut your hair, Sayid?
Saçlarını kim kesti, Said?
Sayid?
Said?
Sayid, get him out!
Said, çıkar şunu!
He's French, he's Sayid.
Bu, Fransız, bu da Said.
Sayid?
Said mi?
Is Sayid a French name?
Said, Fransız adı mı?
Where's Sayid and Hubert?
Said ve Hubert nerde?
Let'em through, Sayid!
Yol var şunlara, Said!
C'mon Sayid!
Hadi Said!
I'm Sayid.
Ben, Said.
Sayid's right.
Said, haklı.
Sayid, watch it!
Said, bi baksana!
Help me, Sayid!
Yardım et bana, Said!
Don't bug me, Sayid.
Beni uyuz etme, Said.
Sayid, in his sickness, your brother, the Sultan, planned to kill his bride after the wedding. You see, he's mad!
Efendim, Sultan evlendikten sonra karısını öldürmeyi planlamıştı.
Thank you, Sayid. Thank you.
Eksik olmayın, ya seydi.
So would you, Sayid, if you'd spent all night in a privy.
Bütün bir geceyi kenef deliğinde geçirseniz siz de kokarsınız.
Sayid, your brother's army is only two days away.
Ya seydi, kardeşinizin ordusu iki günlük mesafede.
What are you going to do, Sayid?
- Ne yapacaksınız, ya seydi? - Bekleyeceğim.
Are you all right, Sayid?
- Siz iyi misiniz efendim?
- Yes, Sayid, but...
Sakın itiraz etmeye kalkma, sakın!
- In the palace, Sayid.
- Sarayda, ya seydi.
You were up drinking late last night, Sayid.
- Gece geç saate kadar içtiniz, ya seydi.
I know me, don't I? It's the wine, Sayid.
Şaraptan, ya seydi.
- But, Sayid... we must consult and ponder this matter.
Efendim, bana sorarsanız bu konuyu düşünmenizde yarar var.
- But, Sayid, the Treasury...
Ya seydi, nasıl olur?
What will you do with him now, Sayid?
Şimdi onu ne yapacaksınız, efendim?
A good jest is worth repeating. But Sayid, it could send him mad for the rest of his life.
- Efendim, ama ömrü boyunca deli kalabilir.
Sayid, your brother's army is camped outside the city.
Ya seydi, kardeşinizin orduları şehrin dışına kadar geldi.
Stay on, Sayid.
Sen de burada kal, Sayid.
Calm yourself, Sayid.
Sakin olun efendim.