Saying that Çeviri Türkçe
25,587 parallel translation
You're saying that gravity waves are responsible for all this physical stuff?
Diyorsun ki yerçekimi dalgaları Tüm bu fiziksel şeylerden sorumlu muydun?
Are you saying that I didn't love Ruben?
Ruben'i sevmediğimi mi söylüyorsun?
And I said, " Ruben, you've been saying that all day.
Ben de "Ruben, tüm gün bunu söyleyip durdun."
Are you saying that you knew he was thieving drugs? Uh, yes.
İlaç çaldığını biliyor musunuz yani?
Steffan, are you saying that this is why Angela was killed?
Steffan, Angela'nın bu yüzden öldürüldüğünü mü söylüyorsun?
- There was no stopping him. - "Care in the community." - Why was he saying that?
O "Toplum içinde tedavi." diye tekrarlayıp durdu.
I'm not saying that that person will start loving you.
Onun sizi sevmeye başlayacağını söylemiyorum.
Now, in saying that, I hate Muslims.
Bu arada, Müslümanlardan nefret ederim.
If you're saying that, you're a man.
Bunu söyleyenler erkeklerdir.
You sure like saying that, don't you?
- Bu söylediğinden eminsin, değil mi?
Stop saying that.
Deme öyle.
So are you saying that I can't use marijuana medicinally, even though it's legal in this state?
Bir saniye, bu eyalette yasal olmasına rağmen marihuanayı sağlık sorunum için kullanamayacağımı mı söylüyorsunuz?
Thank you for saying that.
Bunu söylediğin için teşekkürler.
- Are you now saying that this case needs to be reopened based on Leonard Bailey having inadequate representation?
Şimdi de Leonard Bailey'nin doğru temsil edilmemesinden mi davayı açmak istiyorsunuz?
- Are you saying that this case needs to be re-opened based on Leonard Bailey having inadequate representation?
Leonard Bailey'nin doğru temsil edilmemesinden mi davayı açmak istiyorsunuz?
How's it gonna look if I start a trial saying that my business is more important than a man's life?
- İdam davası Harvey. İşimin bir adamın canından daha önemli olduğunu söylersem nasıl görünürüm?
- What if she's saying that because she can't decided what she's gonna do?
Ya daha ne yapacağına karar veremediği için böyle söylüyorsa?
You keep saying that.
- Bunu söyleyip duruyorsun.
I want to be clear, because I'm not just saying that white people believe this, right?
Açıkça ifade edeyim. Sadece beyazlar buna inanıyor demiyorum.
Bush won the election by creating fear around black men as criminal, without saying that's what he was doing.
Bush, öyle yaptığını söylemeden, suçlu siyah adamlar korkusu yaratarak seçimleri kazandı.
So instead of yelling at me for saying that it's gonna take a couple days, why don't you just give me a couple of days?
Birkaç gün sürecek dedim diye bana bağırmak yerine neden bana birkaç gün vermiyorsun?
You got a lot of balls saying that to me when the entire time we were working together, you knew the kid was a fraud.
Birlikte çalıştığımız süre boyunca onun sahtekar olduğunu bildiğin halde benden bunu isteyecek yüzün var mı?
So I took it, but now they're saying that it doesn't qualify.
Ben kabul ettim ama şartları sağlamadığını söylediler.
- Stop saying that.
- Şunu söylemeyi kes.
I got a phone call from a guard saying that my husband wanted to see me, and I want to know what's going on.
Kocamın beni görmek istediğine dair bir gardiyandan telefon aldım. Neler olup bittiğini bilmek istiyorum.
I'm saying that offering Jill a deal doesn't just get her out of prison.
Jill ile anlaşma yapmak sadece onu hapisten kurtarmıyor diyorum.
And I can take it when it's lawyers saying that about me.
Bunu avukatlar söylediğinde kaldırabilirim.
If that's really what you believe, why are you only saying it now?
Eğer gerçekten inandığın buysa, neden bunu sadece sen söylüyorsun?
I think you're just saying anything that comes to mind in hopes of having sex with me.
Ben benimle sevişmeyi umarak aklına gelen ilk şeyi söylüyorsun.
That's exactly what I'm saying right now, you know?
Şu an söylediğim tam olarak bu biliyor musunuz?
Oh, you're just saying that to get rid of me.
Sırf benden kurtulmak için diyorsun.
He's saying he'll use that.
Bir insanın hayatının tüm detaylarını.
That's what they kept saying to me.
Bana bunu söyleyip durdular.
He was saying it, because I told him that they wouldn't take him to Lowtree, because it's been shut down.
Jacob Appley. Belki Jacob'ın dairesine gitmiştir.
It's always upset me that no matter how hard I try, I'll never write anything as funny as a man putting his cock and balls between his legs... and saying,'I'm a lady, I'm a lady.'
Hep üzülürüm, ne kadar uğraşsam da yazacağım şey çüküyle taşaklarını bacaklarının arasına yerleştirip'Ben kadın oldum'diyen bir adam kadar komik olmuyor.
That's just saying shit.
Saçmalık bu.
If you're saying we don't care, that's fine.
Umursamadığımızı söylüyorsan, bana uyar.
- That's what I'm saying.
- Ben de onu diyorum.
- That's what he's saying.
- O da onu diyor.
Instead of building on the technology that had gotten us to the Moon, and saying okay, let's go to Mars, we ended up to a shuttle which was going nowhere.
Bizi Ay'a götüren teknolojinin üstüne inşa edip "tamam, hadi Mars'a gidelim" demek yerine hiçbir yere gitmeyen bir mekiğe yönelmiştik.
- That's what I've been saying!
- Ben de bunu söyleyip duruyorum.
- I'm saying I think we need to pay that man a visit.
- Bu adamı ziyaret edelim diyorum.
That's true. Saying you had a wonderful childhood - does not make it so.
Harika bir çocukluk geçirdiğini söyleyen birisi öyle davranmaz.
What you're saying is, despite all that gnarly damage to the front of his eye, the cable at the back of his eye can still transmit visual data.
Demek istediğin gözün ön kısmında hasar olmasına rağmen gözün arkasındaki bağlantılar görsel veriyi iletebiliyor.
[Turner] Everyone pointed out that he was saying,
Herkes şu sözlerine dikkat çekti,
I'm saying the SEC thinks William's firm, the one that you worked for, is breaking the law.
SPK, senin de çalıştığın, William'ın şirketinin yasaları çiğnediğini düşünüyor.
I'm saying I hope it doesn't turn out even worse than that.
- Umarım ondan daha kötü olmaz diyorum.
I'm saying, Cahill claims that you can't make the returns you do.
Diyorum ki, Cahill ettiğin kârların senin işin olmadığını söylüyor.
That's what I've been saying.
Ben de bunu söylüyorum.
That's what I've been saying.
Ben de bunu söyleyip duruyorum.
No, you got a phone call from someone saying they were calling from Danbury, which is exactly where that call was made.
Danbury'den aradığını söyleyen birinden telefon aldınız ve arama da buradan yapıldı.
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16