Self Çeviri Türkçe
19,569 parallel translation
Self preservation, was Les's purview as head of the Stitchers Program the reason
Kendini koruma, Les'in İlmekçiler porgramının başkanı olmasından dolayı
Wallowing in self pity.
- Kendine acımak.
But now, phase three, self improvement.
Ama artık 3. aşamadayım, öz gelişim.
It's not even self loathing,'cause that would be to obvious.
Bu kendinden nefret etmek değil, öyle olsaydı belli olurdu.
I helped her to understand that helping us is in Leila's best self-interest.
Bize yardım etmesinin Leila'nın çıkarına olduğunu anlamasına yardım ettim.
- You have one more attempt before the drive will self-delete.
- Disk kendini formatlamadan önce bir giriş hakkınız kaldı.
Self-delete?
Kendini formatlama mı?
And if we guess one more time and we're wrong, this thing self-destructs?
Bir kere daha yanlış girersek kendini mi yok edecek?
I've worked for ZOMO for seven years, and that self-portrait is the closest I've ever come to meeting him.
ZOMO ile 7 yıl çalıştım ve şimdiye kadar onu gördüğüm haline en yakın olan otoportre bu.
This is a self-portrait, right?
Bu bir otoportre, değil mi?
We ran this photograph from ZOMO's self-portrait painting through Bing street view, and we got a match.
ZOMO'nun otoportresindeki sokak görüntüsünü Bing'den arattık ve bir eşleşme bulduk.
I have enough self-control to read the sports pages.
Spor sayfalarını okumak için yeterince irade gücüm var.
Some fun facts... he's a former amateur boxer and a self-proclaimed adrenaline junkie.
Eskiden amatör boksörmüş kendisinin adrenalin bağımlısı olduğunu ilan etmiş.
Panic attacks, insecurity, insubordination, exasperation, crippling self-doubt...
Panik ataklar, güvensizlik, başkaldırı, öfke, kendinden şüphe duyma...
He hid his true self from you.
Kendisiyle ilgili gerçeği sakladı.
Her usual upbeat self.
Her zamanki gibi iyimserdi.
I understand... human nature, self-preservation.
Anlıyorum... insan doğası, kendini koruması.
- Self modification?
Bu onun... - Kendi yaptırmış.
You are so self-righteous, you know that? !
Kendini haklı çıkarmasını ne kadar da iyi biliyorsun?
Hm! The self-aware biology student?
Klon olduğunu bilen bir biyoloji öğrencisi mi?
'Cause they're very self-centered, you know? Oh, yeah.
- Çünkü çok ben merkezciler, anlıyor musun?
- Self-made.
- Kendi buldu.
I'm taking self-defense classes,
Kendimi savunma dersleri alıyorum.
However, Sarah and her self-aware sisters are still a threat.
Öte yandan Sarah ve kendinden haberdar kardeşleri hâlâ tehlike teşkil ediyor.
However, Sarah and her self-aware sisters are still a threat.
Öte yandan Sarah ve kendinden haberdar kardeşleri hâlâ tehlike teşkil ediyor.
Sarah and her self-aware sisters won't get such humane treatment.
Sarah ve kendinden haberdar kardeşleri hâlâ tehlike teşkil ediyor. İnsanca muamele görmeyecekler.
But your self-pity is repugnant.
Ancak kendine acıman çok çirkin.
Feels like I'm back to my old self.
Yani?
A fucking bitch who borrowed a car to come and get your ungrateful, old-school, low self-esteem ass from upstate and bring her to my home?
Araba ödünç alıp, gelip senin nankör, eski kafalı düşük özgüvenli kıçını şehir dışından alıp evine götüren bir orospu mu?
I'll stick a self-addressed stamped envelope in there.
Gönderenin adına mühürletirim.
And self-addressed stamped envelopes?
Gönderenin adına mühürlü zarf, ciddi misin?
And you can tell her your damn self.
Ve ona kendin söyleyeceksin.
Everyone's more concerned with self-preservation than they are with gathering real intelligence.
Herkes istihbarat toplamak yerine, koltuğunu korumayı dert ediyor.
Your behavior is reckless and self-serving, and I swear to God, if this shit continues, Steven, I'll...
Davranışın pervasız ve bencilce! Yemin ederim, böyle devam ederse- -
Were you this self-righteous when you were alive?
Peki sen hayattayken o kadar fedakar mıydın?
You don't think he's a little self-righteous, do you?
Biraz kendini beğenmiş biri değil mi?
I see what you mean about self-righteous.
Kendini beğenmiş demekle ne dediğini anlıyorum.
You get your fine self ready, while I freshen up in the little girl's room.
Sen hazırlan, ben de tuvalette kendime çekidüzen vereyim.
I'm just saying, like, it's just a matter of pride and, like, self-respect.
Biraz gurur ve özsaygı meselesi diyorum sadece.
They're gonna be so self-righteous that another group of people will eventually find those people totally annoying!
O kadar sağduyulu ve doğrucu olacaklar ki öteki grup onları sonunda sinir bozucu bulacak!
Big Head, you can insult me all you want by involving your self-described shylocks, but to insult Richard and humiliate him, that's like kicking a child who's done nothing to deserve it.
Koca Kafa beni kendini tefeci olarak tanımlayan adamları işin içine katarak aşağılayabilirsin. Ama Richard'ı aşağılayıp yerin dibine sokman hak edecek hiçbir şey yapmayan çocuğu tekmelemek gibi.
And I'm sorry that your father was a self-serving son of a bitch.
Baban başlı başına bir orospu çocuğu olduğu için de üzgünüm.
These feelings you have, your self-destructive behavior.
Bu kendi kendine zarar verme davranışınla ilgili.
I no longer have to lug your talentless, self-centered, self-sabotaging, dead-weight carcass of faded talent around my neck.
Artık senin yeteneksiz, bencil, kendi kendini sabote eden kabiliyetsiz yükünü taşımak zorunda değilim.
Please, you're such a self-pitying masochist, I could say ten nice things and one mean thing, you would only hear the one mean thing.
Sen o kadar zavallı bir mazoşistsin ki sana on tane iyi bir tane kötü söz söylesem sen o kötü sözü duyarsın.
Does self-pitying masochist count, or are we starting from scratch?
Zavallı mazoşist sayılır mı yoksa baştan mı alalım?
There is no good and evil, there's only self.
İyi ve kötü diye bir şey yoktur. Sadece benlik vardır.
who's overreaction and self-righteousness will elicit a reaction from persons "D" through "F," who weren't trolls but can't help rip on person "C."
Ki bu kişi egosundan ötürü aşırı tepki verir ve şahıs "D" den "F" ye kadar zincirleme reaksiyon oluşturur, onlarda gidip şahıs "C" ye bulaşırlar.
- Well, I suppose I was hoping that given complete self-knowledge and free will, you would have chosen to be my partner once again.
- Sanırım sana tam olarak kendini tanıma fırsatı ve özgür irade vererek bir kez daha ortağım olmayı seçmeni umuyordum.
This is why I self-park. How many more rounds of ammo do we have left?
- İşte bu yüzden kendim park ederim.
If she had to leave to survive, she went. She's self-reliant. Yeah.
- Kendi işini kendi gören bir kız.