Send Çeviri Türkçe
50,822 parallel translation
Mother, did you send for me?
Anne beni mi çağırdın?
One ornament is not worn again for a whole year... send caskets with varied jewelry as gifts to Devsena.
takılar bütün yıl takılmayacak artık Devsena'ya bir fıçı dolusu mücevher gönderin..
Send clothes spun in gold to the royal family of Kuntal kingdom. As you command.
Kuntal krallığının kraliyet ailesine altına bürünmüş elbiseler gönderin.
'Send your sister Devsena as our daughter-in-law to our kingdom.'
'Kızkardeşiniz Devsena'yı gelinimiz olarak krallığımıza gönderin.'
You send a befitting reply, Devsena.
Mektupla cevap yazın, Devsena.
'Without appraising me of your son's appearance and character...''... you send me these gifts and expect me to think high of him.'
'Oğlunun görünüşüne yada karakterini bana övmeden...' 'Bana bu armağanları gönderip onu taktir etmemi bekliyorsunuz.'
'Send him to Kuntal kingdom.'
'Sonra onu Kuntal krallığına gönderin.'
If you send word to him, he will crush that kingdom to pieces single-handedly.
Ona haber gönderin, o krallığı tek eliyle parçalara bölecektir..
Send word to him as Queen Mother's command.
Ona Ana Kraliçe'nin emrettiğini söyleyin.
Send word to our kingdom, grandfather.
Krallığımıza haber yolayın, büyükbaba.
I wonder why Stiles would send us here.
Stiles'ın bizi neden buraya gönderdiğini merak ediyorum.
Send him back.
Onu geri gönderelim.
Send him back.
Onu geri gönderlim.
If Theo tries anything, we'll send him back to the skinwalkers.
Eğer Theo bişey denerse, onu skinwalkerlara geri göndeririz.
We can't send him directly in because the cage neutralizes electromagnetism.
Onu direk olarak içeriye alamayız çünkü kafes elektromanyetik alanı etkisiz hale getirir.
Did she send you to kill me?
Beni öldürmek için mi gönderdi seni?
So when something does, we try to send it back in pieces.
Bir şey geldiğinde, parçalar halinde geri göndermeye çalışıyoruz.
To send her back.
Onu geri göndermek için.
Did she send you to hurt me?
Zarar vermen için mi gönderdi?
She's gonna send us home.
Bizi eve gönderecek.
This one here... can send you home.
İşte buradaki... seni eve gönderebilir.
This vortex chamber can send you home.
Bu girdap odası seni eve gönderebilir.
I'd send you home if I could, but it's not possible.
Yapabilsem seni eve gönderirdim ama mümkün değil.
Did you even think I could, or did you just send me there because you thought I'd never come back?
Başarabileceğimi düşünüyor muydun, yoksa beni bir daha geri gelemeyeceğimi düşündüğün için mi oraya yolladın?
And I will send you home!
Ve seni eve göndereceğim!
I'm not gonna send you home.
Seni eve göndermeyeceğim.
Whatever you did to get here, tell me, so I can send you back.
Buraya gelmek için her ne yaptıysan söyle ki seni geri gönderebileyim.
This just might send me home.
Bu beni eve gönderebilir de.
I'll send for you as soon as I'm satisfied the street is secure.
Sokakların güvenli olduğuna emin olduğumda seni göndereceğim.
He was supposed to send word to you not to enter the harbor.
Limana gitmemeni söylemesi gerekiyordu.
Set a course for Nassau... to send a message when we return... that this can all end... if the governor turns over the one thing he wants.
Vali istediği tek şeyi verirse döndüğümüz zaman bunların hepsinin bitebileceği mesajını vermek için rotasını Nassau'ya çevirdi.
If you're the best they could send, we're in trouble.
Ellerindeki en iyi eleman sensen işimiz var.
Send patrols to look for her and tell her parents.
Aramaya devriye çıkar ve ailesine bildir.
You can send your squire to collect it.
Adamını gönder alsın.
And send someone to take Ángel Ostolaza's statement.
Birini gönderip Ángel Ostolaza'nın ifadesini de aldır.
I offered to send money for the clinic.
Klinik için para teklif ettim.
We just have to send you the results of the last sample, the one we received later.
Sadece son örneğin sonucunu göndermek kaldı, geç gelen örneğin.
Don't send that clown, please.
Lütfen o palyaçoyu gönderme.
Send me the address.
Bana adres yolla.
And we need to send people over to get him in custody ASAP.
Hemen gözaltına almak için adam yollamalıyız.
I'm going to send his description to the Military Police.
Raporu askeri polise göndereceğim.
Right. Well, I'll... just send the file.
Sana dosyayı gönderirim.
Get on to the SS guard commander at Cannon Row, tell him to send a sentry and half-a-dozen men to clear this furniture out.
Cannon Row'daki SS Muhafızları komutanına ulaş... ve mobilyaları temizlemeleri için yardım düzine nöbetçi göndermesini söyle.
Send that to me.
- Bana gönder.
Did Ed send you?
Ed mi gönderdi sizi?
I'm gonna send someone right now.
Hemen birini göndereceğim.
When they set off, they dreamt of the riches they would accumulate, the fat-breasted women they would send for.
Yola çıktıklarında, toplayabilecekleri zenginliklerin ısmarlayacakları koca memeli kadınların hayalini kurmuşlardı.
Now I have to send back to store to make enough for tonight for supper.
Şimdi yeteri kadar akşam yemeği yapabilmem için tekrar markete göndermem gerek.
Why would you send that?
Bunu neden gönderdin?
Surprisingly, they don't send a complete explanation.
İlginçtir ki bir açıklama yollamıyorlar.
They send a summons.
Çağrı kâğıdı yolluyorlar.
sending 19
send it 64
send it to me 23
send me back 30
send me a postcard 25
send it back 24
send a message 26
send him back 23
send her up 20
send him in 206
send it 64
send it to me 23
send me back 30
send me a postcard 25
send it back 24
send a message 26
send him back 23
send her up 20
send him in 206