English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / Sente

Sente Çeviri Türkçe

374 parallel translation
You buy a 3-cent paper and get the same nickel back.
3 sente bir gazete alıyorsunuz ve aynı beşliği size geri veriyorlar.
You can get a phonograph record of Minnie the Moocher for 75 cents.
Minnie the Moocher'ın plağını 75 sente satın alabilirsiniz.
For $ 1.25, you can get Minnie.
1 dolar 25 sente Minnie'yi alabilirsiniz.
Then you won't need the 10 cents I was gonna give you.
O zaman sana vereceğim 10 sente ihtiyacın olmayacak.
- All right, a nickel I do.
- Beş sente vururum.
A lady friend of mine, she gets French lessons... at 18 pence an hour from a real French gentleman.
Baayan bir arkadaşım, Fransızca dersleri alıyo... hem de has bir Fransız'dan saati 18 sente.
Penny, we can make up a lot of these before the Fourth of July and sell them for 10 cents a string.
Penny, 4 Temmuz'dan önce bunlardan bir sürü yapıp... tanesini 10 sente satabiliriz.
I met her at the World's Fair in 1900, marked down from $ 19.40.
Onunla 1900'deki Dünya Fuarı'nda tanıştım, fiyatı 19 dolar 40 sente düşmüştü.
Who put your head on a nickel and then took the nickel away?
Beş sente resminizi basıp sonra onu elinizden alan kim?
You can't buy no loaf of bread for a dime.
On sente bir somun ekmek alamazsınız.
They'll get 2 and a half cents just the minute we're gone.
Biz gider gitmez, iki buçuk sente düşecekler.
And you, you...
Sayısı 15 sente. Ve sen, sen...
- I bought the stuff for 80 cents a box.
- Kasasını 80 sente aldım.
Why, that's 25 cents apiece.
Tanesi 25 sente geliyor demektir.
Eight shots, 10 cents.
Sekiz atış on sente.
I've been thinking, cigarettes sell for 60 cents a carton on the boat here.
Düşünüyorum da bu gemide 1 karton sigara 60 sente satılıyor.
Well, Mr. Dillinger, you don't need no 50 cents.
Bay Dillinger, sizin hiç 50 sente ihtiyacınız yok ki.
Or you can do it for a nickel in the subway under a train.
Ya da bu işi sadece 5 sente metroda bir trenin altında yapabilir.
It cost a dime, but we had a seltzer bottle top in the junk.
On sente mal oldu ama hurdaların içinde bir soda spreyi kapağı vardı.
Five cents a chance.
Beş sente bir şans.
We often play as high as 25 cents the game.
Biz bu oyunu genelde 25 sente oynarız.
Ten shots for a nickel.!
Beş sente on atış!
Ten shots for a nickel!
Beş sente on atış!
The ring cost me $ 83.95, which didn't include the two dollars for the engraving.
Yüzük bana 83 dolar 95 sente mâl oldu. İki dolar da oymalar için. - Aç hadi Frisbee.
Yes, sir, gentlemen, 15 sensational acts for 15 cents.
Evet, baylar, 15 müthiş sahne sadece 15 sente.
Buys stolen money here, 30c, 40c on the dollar.
Çalınmış parayı burada dolar başına 30-40 sente alıyor.
I fell in love with your daughter, so I get a year in a paper-box factory, where, since 1889, the Higgins Enterprises have made a paper box for 4 cents and sold it for 5.
Kızına âşık oldum ve bir yıl karton kutu fabrikasında geçirdim. 1889'dan beri Higgins Şirketleri karton kutular yapar. 4 sente yapar, 5 sente satar.
If only once we could have made it for 5 and sold it for 4. That would've been a welcome switch.
Bir kereliğine 5 sente yapıp 4'e verseydik işte bu beni burada tutardı.
Once they ran up to 70 cents... which was about the only cash money I ever got.
Bir kez 70 sente kadar yükseldiler ve elime geçen tek nakit bu oldu.
Two bits in the corral with grain feeding'!
İki sente ağılda buğdayla besleriz.
Four bits to stall'em!
Dört sente ahırda bakarız.
A show-stoppin'monster for a dime!
Sadece bir sente inanılmaz devin şovunu izleyin!
Rented for 50 cents from some rag picker with a crazy crown on.
Eskiciden 50 sente kiralanmış bu paçavralar ile... yaşlı bir Mardi Gras bozması gibisin!
I take 25 ¢ bets too.
25 sente ben yatırıyorum.
Beans are up to 3 cents.
Fasulye 3 sente çıktı.
Beans are up to 3.5 cents now.
Fasulye 3,5 sente çıktı.
I sold this year's crop for 5 cents before I even planted it.
Bu yılın mahsulünü daha ekmeden 5 sente sattım.
Yes, we bought futures at 5 cents... and the war came along and the price went sky-high.
Evet, mahsulü önceden 5 sente kapattık... savaş çıkınca fiyatlar tavana vurdu.
Only a quarter!
Sadece 25 sente.
"A" and "B" are hired to cut wood... at 50 cents a cord.
"A" ve "B" ağaç kesmek için işe alınmışlar. Ağaç başına 50 sente.
Sixty cents a shot.
Tanesi 60 sente.
For two cents I'd take me old man back to Junction City and be through with you.
İki sente Junction City'den ihtiyarı geri getirirdim ve senin işini bitirirdi.
$ 11.95.
Sadece 11.95 sente.
It was only 59 cents.
Sadece 59 sente.
It usually takes three cents.
Genellikle üç sente mal olur.
For 15 cents, I'd call that a bargain.
15 sente, ben buna bedava derim.
Three rings for one dime.
Üç halka on sente.
Only costs a dime, you know.
10 sente kiralanıyor, bilirsin.
I get it.
BÜYÜK ELMA'YI 10 SENTE ÖĞRENİN Kabul.
Oh, American money?
Günlük üç sente denk geliyor.
There ain't going to be any overtime.
Bana bu işleri üç sente yaptırabileceğinizi sanıyorsanız

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]