English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / Sharp

Sharp Çeviri Türkçe

6,933 parallel translation
These are deep cuts, a combination of sharp and blunt force trauma.
Bunlar keskin ve sert bir cismin neden olduğu derin kesikler.
Sharp, huh?
Güzel di mi?
I said 8 o'clock sharp.
Tam olarak saat 8 dedim.
"Schinderdiv use their brutal force to pin their victim, and razor sharp tusks to inflict damage."
"Schinderdiv kaba kuvvetle kurbanlarını ele geçirir ve keskin dişleriyle hasar bırakırlar."
It's just part-time, but it's kept my eye sharp...
Yarım zamanlı bir iş ama paslanmamamı sağlıyor.
You report to La Playa 5 : 00 a.m. sharp.
Saat tam 5'te La Playa'ya rapor vereceksin.
Well, based on preliminary observation, all the victims exhibit blunt force trauma to the head and multiple sharp force injuries to the torso.
Evet, ilk gözlemlerime göre, bütün kurbanlar kafalarına küt cisimle darbe almış ve göğüse keskin bir cisimle bir çok yara almışlar.
The others were always very sharp, Walter, but they were never us.
Diğerleri her zaman çok zekiydi Walter ama asla bizim gibi değillerdi.
my cute little bugs! Tear their flesh apart with your hard claws and sharp wings!
Sizin büyü gücünüz bu özelliği limitlerine kadar kullanmanızı mümkün kılan " Felaket.
He was struck by a blunt object with a sharp, scalloped edge.
O künt bir cisimle vuruldu keskin, taraklı kenar ile.
( gasps ) Do you like sharp cheddar?
Çedar peyniri sever misin?
You're just making small talk while you look around the room to see if there are any sharp objects in the vicinity.
Kesici alet var mı diye etrafa bakarken boş boş konuşuyorsun işte.
Quite sharp.
Oldukça keskin.
I just need something sharp and sterile.
Keskin ve temiz bir şey gerekli.
Stay sharp!
- Gözlerinizi dört açın.
So I need something sharp and pointy to...
Keskin ve delici bir şey lazım.
Find something sharp to penetrate his skull.
Kafatasını delmek için keskin bir şey bul.
Sharp enough to penetrate his skull.
Kafatasını delmek için keskin bir şey.
Okay, let's get you to the dance, Mr. Sharp!
Pekala, hadi seni dansa götürelim Bay Sharp!
Hey! There's Mr. sharp!
Merhaba Bay Sharp!
- You want a slug? - No, I got to stay sharp.
Bu öğleden sonra başka bir seçmem var.
The killer had a large, sharp object.
Katil büyük, keskin bir oje taşıyor.
You're that sharp shooter that saved my ass, aren't you?
Sen şu benim götümü kurtaran keskin nişancı değil misin?
Raw but sharp.
Ham ama keskin.
You're that sharp shooter that saved my ass, aren't you?
Sen şu benim kıçımı kurtaran keskin nişancı değil misin?
Careful, it is sharp.
Dikkat et, keskin.
He doesn't look that tall with sharp, intelligent features.
Çok uzun değil. Çok zeki birisi.
Sharp cheekbones.
Belirgin bir elmacık kemiği.
The small brow ridges and the sharp upper margins of the orbit suggest the victim is a female.
Göz çukuru üzerindeki dar kaş bölgesi ve keskin kenarlar maktulün kadın olduğuna işaret ediyor.
True, unless you were also handling razor-sharp strips of magnesium which cut the glove and, in this case, left traces of your DNA on the rubber.
Doğru ama aynı zamanda jilet gibi keskin magnezyum şeritleriyle uğraşıyordunuz. O da eldiveni kesti ve bu durumda kauçukta, DNA'nızın izini bıraktı.
Sharp tack, you are, luv.
Çok zekisin canım.
So if we keep a sharp eye out for landmines, trip wires...
- Yani mayınlara ve kablolara dikkat edip yürürsek...
Okay. Anyone see anything sharp?
Sivri bir şey gören var mı?
Oh, no, that's not sharp enough.
Bu yeterince sivri değil.
Sharp spikes open up on impact, deepening the wound and imbedding the bullet in the tissue.
Keskin uçlar etkiyle açılır, yarayı derinleştirir ve kurşun dokulara gömülür.
Smells like gumbo to me. Wolf now works for a group called Shade Corp. LASALLE :
Wolf şimdi Sharp A.Ş. denilen bir şirket için çalışıyormuş.
So what was that, a sharp exit, then?
Ne oldu sonra bıraktın mı?
We're having a family dinner tonight at the house at 6 : 30 sharp.
Bu akşam tam altı buçukta evde ailecek yemek yiyeceğiz.
Yep. They'll be here in the morning, 8 : 00 sharp.
Evet, sabah burada olacaklar, saat tam 8'de.
Not that there's anything sharp about eight. It's actually the roundest number except for zero...
8'in hiç öyle kesin bir yanı yok aslında, 0'dan sonraki en yuvarlak rakam.
Based on the U-shaped kerf floor, the weapon that was used to cause this wound was some sort of thin, cylindrical object that came to a sharp point.
U şeklindeki kertiğe bakılırsa bu yaraya sebep olan, uca doğru sivrilen,.. ... silindir şekilli bir obje.
Then maybe we'd have better luck looking for the sharp, spiky weapon that was used to create the teeny, tiny microscopic nick that I discovered.
O zaman belki bulduğum minicik, mikroskobik yaraya sebep olan keskin, sivri şeyi bulmak için daha fazla şansımız olur.
Coming in contact with a sharp piece of bone could definitely chip it.
Keskin bir kemik parçasına temas ettiyse, kolayca kırılmıştır.
Get Lillian Sharp in here.
Lillian Sharp'ı çağırın.
Look sharp.
Tetikte olun.
We'll see you at 9 : 00 A.M. sharp.
Saat tam 9'da görüşürüz..
In another, he spears you with his razor-sharp fingernails if you capture his reflection in a picture.
Bir diğerinde yansımasını fotoğraflarsan jilet gibi keskin tırnaklarını saplıyor.
Okay, look sharp.
Düzgün durun.
All we know is that they've got a sharp sixth sense.
Eğer 30 saniye içinde cevap veremezsen... 600 ) } - 30 saniye içinde cevap verememek -
Because if that knife ain't sharp enough,
- Emin misin?
And sharp.
Keskin bir şey.
sharpe 408

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]