English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / She's not in

She's not in Çeviri Türkçe

3,306 parallel translation
So she's not gonna turn them in?
Yani vermeyecek mi?
She's responsible for your mother's death she is not my sister-in-law...
Annenin ölümünden sorumlu kişi benim yengem değil, pisliktir!
She's not in her room.
Odasında da yok.
She's not going to get in trouble, sweetheart.
Ona bir şey olmayacak, tatlım.
She's not there, but they put an officer out front just in case she comes back.
Evde değilmiş ama olur da dönerse diye ön tarafa bir polis koymuşlar.
She's his daughter, not yours... In case you've forgotten, hmm?
Juliette onun kızı, senin değil şayet unutmadıysan.
And she figures he's not in a position to say no and decides she wants more than her medical bills paid.
Ve ona hayır diyebilecek bir pozisyonda olmadığını biliyordu tabio da tedavi faturalarından fazlasını talep etti.
Well, she's not in the house now, so she must have gotten out.
Pekala, evde değil, yani bir şekilde gitmiş olmalı.
She's been very specific about not wanting anyone with baggage or- - Or weird stuff in their past.
Kesin kuralları var yükü olan yada- - garip geçmişi olan kimseyi istemiyor.
Talk about her like she's not even in the room.
Odada bile değilmiş gibi onun hakkında konuşuyorsun.
Ms. Angelis'future as a journalist may be in doubt, but she's not done investigating.
Bayan Angelis'in bir gazeteci olarak geleceği karanlık olsa da araştırmayı bırakmıyor.
$ 2 million up front, $ 2 million in a trust she controls until he's 25, and 2 more in a trust in his name, which will be released on his 30th birthday, given that he agrees not to go public.
İki milyon peşin, iki milyon oğlu 25 yaşına gelene kadar Anna'nın başında olacağı bir vakfa kalan iki milyon da konuşmamayı kabul etmesi durumunda 30 yaşına geldiğinde oğlunun olacak.
She's always not in the mood to talk with anybody.
Asla biriyle konuşacak modta olmuyor.
But not in the recommendation she wrote for Pelant.
Ama Pelant için yazılmış mektupta değil.
Now Serena is an adult, and she's not missing her curfew and she's not in high school.
Serena bir yetişkin, ve liseye gitmiyor.
She says she's Jake's aunt, but she's not on the approved visitors list.
Jake'in teyzesi olduğunu söylüyor ama ziyaretçi listesinde adı yok.
Obviously she's not as beautiful as she is in real life.
Tabiki gerçek hayattaki kadar güzel değil ama.
But we got a flat in the mountains, and I didn't have a signal to call Ade and now she's not answering her phone.
Dağların orda lastiğimiz patladı ve Ade'i aramaya çalışırken şebeke yoktu. Şimdide telefonuna cevap vermiyor.
Make sure she's not left on her own in there.
Kutuphanede yalniz kalmadigindan emin ol.
She's not in immediate danger.
Acil tehlike altinda degil.
- She's not in.
- Hanımım burada değil.
- Oh... She's not in.
- Burada olmayabilir.
She lived in a shelter and had a part-time job, so she was a street kid, but not necessarily the reckless type.
Barınakta kalıyor ve part-time bir işte çalışıyordu, yani evsizdi, ama bu, sorumsuz olduğunu göstermez.
She said you found her in your apartment bathroom, hiding, and you told her not to worry about sleeping with Peter because you have an open marriage... just so long as it's not at your apartment.
Dediğine göre, onu banyoda saklanırken bulmuşsun,... ona Peter ile yatması konusunda endişe etmemesini çünkü açık evlilik anlaşmanız olduğunu belirtmişsin. Ama dairende olmasın yeter demişsin.
She's not in her office yet.
Ofisinde değil.
I Iove her more than anything I've ever loved in my Iife and I'm not gonna sit in here while she's out there on her own.
Onu hayatımdaki her şeyden daha çok seviyorum ve orada kendi başınayken ben burada öylece oturmayacağım.
CAROLINE : In fact, I hear she's a real ball buster. - Oh, you did not hear that.
Aslına bakarsan, onun gerçek bir taşak düşmanı duydum.
She's not gonna be in the shadows alone.
Karanlıkta tek başına kalmayacak.
Poor Riley. I hope she's not in too much trouble.
Zavallı Riley, umarım başı büyük belada değildir.
I didn't want her here in the first place. She's not well.
Onun burada kalmasını istemiyorum.
I'm not creeping'around in the dark. - What if she's hurt? - She's not hurt.
- Ya bişey olduysa?
- She's not in the barn?
- Ahırda değil mi o?
And she's not going in until she finds James.
Audrey, James'i bulana kadar da gitmeyecek.
I suppose she could have spent the night at a hotel, but, you know, it's not like her not to keep in touch.
Geceyi bir otelde geçirmiş olabileceğini düşünürdüm ama bu şekilde irtibatı koparmak ona göre bir davranış değil. - İyi misin sen?
Hell, she's not even in Haven.
Haven'da bile değil.
Your answers match what Rita said and what she claims she entered in the file but it's not there.
- Cevabınız Rita'nınkiyle uyuşuyor ve Rita dosyaya işlediğini söylemişti, ancak böyle bir bilgi yok.
I highly doubt that S. is enrolled at Vassar, and she's certainly not signed for a taste testing at the Culinary Institute.
S.'in Vassar'a üye olduğundan kuşkulanıyorum ve Culinary Enstitütüsüne tat testi yaptırmak için imza atmadığına eminim.
So, you might want to be on the lookout, just in case she's not going to slice a cake and you're her target.
Yani eğer hedefi sensen ve kek kesmeyecekse gözünü dört açsan iyi olur.
Yep, it's lucky she's not in my taxes'cause I underestimated her.
Memnunum, vergisini de ödememem şansıma çünkü onu küçümsemişim.
Once Cooper handed Stephanie Ritter the note, she became his connection to us.
Cooper, Stephanie Ritter'in eline bir not sıkıştırdığında Stephanie onun bizimle bağlantısı oldu.
She's not in the bedroom.
Burada kimse yok.
And with everything that's happened and this lawsuit keeping it all alive, maybe she just... worried that the slightest little thing is gonna make you run off to that trailer and leave her alone in the house you gave her, not sleeping at night because whichever room she lays down in, she just can't get away from the fact that you're just not there.
Tüm bu olanlar yüzünden ve bu dava onları taze tuttuğu için belki de en ufak bir şey, onu geceleri hangi odada yatarsa yatsın orada olmadığın gerçeğinden kaçamadığı için uyuyamayacağı o evde bir başına bırakıp karavanına kaçmana neden olur diye korkuyordur.
She's clearly not in her right mind.
Besbelli aklı başında değil.
- She's not there. - They're looking in local hospitals.
- Yerel hastaneleri araştırıyorlar.
Suddenly she's not decent? You want me to hide in the closet or go out the back?
Dolaba mi saklanayim, yoksa arkadan mi çikayim?
Not any more, since Julia got the boat in the divorce and then sold it to a scrapyard because she's terrible.
Artık değil, Julia boşanmamızda tekneyi aldı ve onu bir hurdacıya sattı. Çünkü o berbat biri.
Coop. In a year, she's gone from not being a mother to being a mother of a 9 year old and 3 babies.
Kadın bir yıl içinde asla anne olmak istemezken 9 yaşında bir çocuğa sahip oldu, şimdi de üçüzlere hamile.
My mom- - she's not well, and... she has no money, so she can't just come, and Sam's parents are no help.
Annem... iyi değil ve hiç parası yok bu yüzden gelemiyor Sam'in ailesinden de hayır yok.
First of all, she's a patient in a mental institution, so what she saw is not likely to convince a lot of people.
İlk olarak kız, bir akıl hastanesindeki bir hasta. Bu nedenle gördüklerinin pek fazla kişiyi ikna edeceğin sanmam.
You told me not to think about Eun Gyul in front of you. If she realized that she's been caught by you too... how do you think Jae Hee will react?
Senin önünde Eun Kyul'dan bahsetmememi söylemiştin.
She sees you, our cover's blown... not just with her but with the Graysons, which would never have happened if you hadn't gone to see her in the first place.
Seni görürse, oyunumuz açığa çıkar sadece ona oynadığımız değil, Grayson'lara oynadığımız da. Tabii sen en başta gidip onu görmeseydi bütün bunlar olmazdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]