English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / She doesn't like it

She doesn't like it Çeviri Türkçe

448 parallel translation
Lydia doesn't react to the bite. She's, like, immune to it.
Lydia ısırığa tepki göstermiyor sanki bir bağışıklığı var gibi.
Even if she doesn't like it... what can she do about it?
Çoktan reklam parasını ödedik.
- l gave it to my little sister, so she doesn't end up like me.
Sonu benim gibi olmasın diye hepsini küçük kardeşime verdim.
It's not that she doesn't like you.
Senden hoşlanmadığından değil.
I don't want to insist, but I think you're wrong lt doesn't start in that way, it starts with her saying she has had enough lt starts like that.
İnatlaşmak istemem ama bence yanılıyorsunuz. Öyle başlamıyor, başında kadın artık bıktığını söylüyor.
She doesn't like it because it's classic.
Klasik olmasını beğenmedi.
We thought you'd put it like how you were lonely and why doesn't she live with you.
Yalnızlık hissettiğini ve yanına taşınmasını istediğini ona söyleyebilirsin diye düşündük.
She herself doesn't like it.
O hoşlanmamıştı.
If I say something it's like talking to the wall. She doesn't listen at all. Woman means that she waits for you at home.
Ama ben bir şey isteyince sanki bir duvarla konuşur gibi olurum.
She doesn't like it, but I do.
O yağlı süt sevmez ama ben severim.
Perhaps she doesn't feel like it.
Belki canı istemiyor. Sinirlisin.
She sure doesn't act like she enjoys it.
Hiç hoşuna gidiyor gibi görünmüyor.
Ten taels for one charm, it doesn't seem like something she'd do.
Mesela orda 10 gümüşe tılsım satıyorlardı Bu hiç Sufi Hanıma göre bir şey değil
It doesn't look very neat, and she doesn't even like the neighborhood.
Pek zarif görünmüyor, hatta muhitten bile hoşlanmadı.
She doesn't like it when I'm brutally honest.
Vahsi dürüstlügümden hoslanmïyor.
But if she doesn't like it, you can't force her.
İstemiyorsa, onu zorlayamazsın.
It too, like the platypus, lives in Australia, and it too lays eggs, but the female doesn't deposit them in a nest, she carries them around with her.
O da platipus gibi Avustralya'da yaşar ve o da yumurtlar ama dişi onları bir yuvada bırakmaz, yanında taşır.
- She doesn't like it.
- Istemiyor.
she doesn't like it
Bu onun hoşuna gitmiyor.
If she doesn't like it, you can bring it back.
Hanımefendi hoşlanmazsa, geri getirebilirsiniz.
Sounds like she's laughing, doesn't it?
Sanki gülüyormuş gibi, değil mi?
Scope it out. She doesn't look like a freshman.
- Yeniye benzemiyor.
- What if she doesn't like it there?
- Ya sevmezse orayı?
And this way, if she doesn't like it... she'll never even know who wrote it.
Ve böylece, eğer hoşuna gitmezse kimin yazdığını bilmez bile.
She doesn't like it.
Bundan hoşlanmıyor.
YEAH, BUT SHE DOESN'T LIKE ME TO TALK ABOUT IT.
Evet, tabiki ama konuşmaktan pek hoşlanmaz.
You know as long as she doesn't break the law... she can dress up like Baby Doll or King Kong. It's a free country!
Biliyorsun ki kanunu çiğneyene kadar... ister Baby Doll gibi giyinir ister King Kong gibi.
It doesn't look like she's hurt.
Yaralanmış gibi görünmüyor.
She doesn't like it here.
Eve gitmek istiyor.
If she doesn't like us, it wasn't meant to be.
Bizi sevmezse olacagi yokmus.
It's like she doesn't live here anymore.
Sanki burada bir daha yaşamıyor.
It doesn't sound like she liked you very much.
Senden pek hoşlanmışa benzemiyor.
Honey, now that you're here, it's like she doesn't even exist.
Hayır sevgilim. Sen burada olduğun için o artık mevcut değil.
I can't believe it. She doesn't go to people like that.
Kimseye böyle gitmiyor.
What if I could find a way to break up with her so she'll still like me, and it doesn't affect the deal?
Benden nefret etmeyeceği bir şekilde ondan ayrılmanın başka bir yolunu bulsam, böylelikle anlaşmamızı etkilemese?
My wife wouldn't like it, but she doesn't like anything I like.
Karım bundan hoşlanmaz ama zaten benim hoşlandığım hiçbir şeyden hoşlanmaz.
She doesn't like it here.
Buradan hoşlanmıyor.
What if she doesn't like it?
İyidir. Ya beğenmezse?
You can see that she really doesn't like it.
Bundan hoşlanmadığını görebiliyorsun.
I mean, it's just, I know, if she doesn't want to be in yearbook... she should, like, quit...
Yani demek istediğim... eğer yıllık kulübünde olmak istemiyorsa bırakması lazım.
It's not like she doesn't know I have sex.
Seks yaptığımı biliyor gibi.
She doesn ´ t like it!
Hoşuna gitmiyor.
It doesn't seem like she's eager to leave.
O da gitmeye pek hevesli değil.
- It doesn't look like she wants your company.
Sana eşlik etmeyi istiyormuş gibi görünmüyor.
I can bag her, but it doesn't do me any good, I remember what she looks like.
Götürebilirim ama bunun bana faydası yok, nasıl gözüktüğünü hatırlıyorum.
She doesn't understand what it's like to make love to a congressman.
Bir senatörle aşk yapmanın nasıl bir şey olabileceğini bilmiyor.
It doesn't matter what she looks like.
Onun neye benzediği umrumda değil.
She doesn't like Marla, so it's just me and Donald.
Marla'yı sevmez. Donald'la ben vardık.
She doesn't like orange juice but she'll drink it.
Portakal suyunu sevmiyor ama içiyor.
It's like she doesn't wanna be seen with me.
Sanki benle görünmek istemiyor.
Did it ever occur to you that she just doesn't like you?
Sadece seni bu şekilde sevmediğini, hiç düşündün mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]