English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / Should i go on

Should i go on Çeviri Türkçe

557 parallel translation
Why should I go on?
Niye devam edeyim?
Should I go on?
Devam edeyim mi?
Yes, he said I should go and see my wife and thank you on his behalf for making you the artist I am today
Evet, dedi ki gidip karımı görmeli ve bugünkü aktörlüğüme kavuşturduğun için onun adına sana teşekkür etmeliymişim.
No, I think we should go on with our investigation.
- Hayır bence devam edelim artık.
I can't see why a man as rich as you should go on pressing the trousers of the British Ambassador.
Senin gibi zengin bir adamın neden İngiliz Büyükelçisi'nin pantolonlarını ütülemeye devam ettiğini anlayamıyorum.
I think you should go tell him face-to-face before he blames it on 20 other guys.
Aynı şey yüzünden yirmi kişiyi daha suçlamadan önce gidip yüz yüze konuşmalısın bence.
Should I go easy on the regular workers too?
Normal işçilere de mi bakmayayım?
Do you realize that every time you talk to me like this... I should go down on my knees before my sisters and proclaim my fault?
Benimle ne zaman böyle konuşsanız rahibelerimin önünde diz çöküp... hatalarımı beyan etmem gerektiğinin farkında mısınız?
It's a very fine morning, and I think you should go on up and take a short walk.
Güzel bir sabah. Sanırım kısa bir yürüyüş yapmalısınız.
No, I think the trials should go on.
Sanırım davalar devam etmeli.
I'm the one ; I should go down on my knees to you.
Senin önünde benim diz çökmem gerekirdi, Deanie.
Should I go easier on them?
Daha ılımlı mı?
I think we should get out and go on to Spain.
Bence buradan ayrılıp İspanya'ya gitmeliyiz.
- I don't think you should go on.
- Devam etmeseniz diyorum, bayım.
Why should a person go on living with unbearable memories if there's no... I feel quite sure that you'd concur with me, Doctor...
Gerekli değilse neden kişi dayanılmaz hatıralarla yaşasın... Eminim, benimle aynı fikirdesinizdir, Doktor...
Should I go down on my knees?
# Dizlerine mi kapanayım? #
In that case, why should I, as chairman... go on spilling blood?
O hâlde, ben, Başkan olarak niye kan dökmeye devam edeyim?
I should've let her go on thinking I had a wife.
Bir karım olduğu düşüncesine devam etmesine izin vermeliydim.
I saw the swastikas on their helmets, and I thought I should go no further.
Miğferleri üzerinde gamalı haç işaretini gördüm ve daha ileri gitmemem gerektiğini düşündüm.
Well, I think that if Ken keeps his right up, gets in with the left jab and takes the fight to his man, well, he should go for a cut eye in the 3rd and put Wilcox on the canvas by 6th.
Ken sağını düşürmez sol direk çıkarsa ve rakibine saldırırsa üçüncü rauntta kaşını patlatır altıncı rauntta Wilcox'u yere serer.
I should just go on... What, alone? I can travel a lot faster alone and then I'd come back here for you...
- yalnız gitmeliyim - yalnız yalnız hdaha hızlı gidebilirim, geceleri gıda, bir at ve temiz çorap ile sana birini yollarım
Everyone's waiting... for you to go back on stage I should head back I'm fine
iyiyim!
Having gone into Salerno with not enough troops - no commander ever has what he thinks he ought to have - l was determined that if I was to be the commander going into Anzio, or be the overall commander, that we should not go in on a shoestring.
Salerno'ya yetersiz sayıda birlikle giderken ki hiçbir komutan elinde yeterli asker olduğunu düşünmez eğer Anzio'ya girecek komutan ben olacaksam ya da genel olarak da oraya ucu ucuna yeterli bir kuvvetle gidilmemesi konusunda kararlıydım.
Um, on that note, I should definitely go.
Kendime verdiğim nota göre, kesinlikle gitmem gerek.
Well, then, I think we should go out on a Sunday night.
O zaman bence bir pazar akşamı çıkmalıyız.
Well, something has sure started in my thinking, and I don't know why we should go on if you're just gonna end up dead.
Sadece düşünmeye başladım, eğer bir kanunsuzsan, o zaman neden bu ilişkiye devam ediyoruz, Eğer sonu ayrılıkla bitecekse?
Your dad and I aren't sure you and Kristen should go on the convention.
Sen ve Kristen'in toplantıya gitmeniz gerektiğinden emin değiliz.
If we don't go it will be a sign of weakness I think we should capitalise on their plan
Eğer gitmezsek, korkak olduğumuz sanılır! Bence başta onların dediği gibi hareket edelim!
Then I think you should go on the cruise.
O zaman bence bu yolculuğa çıkman gerek.
JUST BECAUSE OF THAT I THINK WE SHOULD GO ON DOWNSTAIRS AND WE'LL HAVE A LITTLE DESSERT.
Bu yüzden de bence sen ve ben aşağıya inip tatlımızı yiyebiliriz.
Maybe I should go in first, turn some lights on.
Belki de önce ben girmeliyim, ışıkları açayım.
- Maybe I should just go on ahead.
- Belki de ben biraz yürümeliyim.
you know, maybe i should go... just to be on the safe side.
Gece yapıyorum. Ve saçbandı giyiyorum.
Tess, I can't decide... if I should take my vacation on a cruise... or go to the mountains.
Tess, tatilde deniz yolculuğuna mı çıkayım yoksa dağa mı gideyim karar veremiyorum.
Maybe we should just go on and do imagine, then.
Haydi gidip Imagine'i yapalım.
I think you should go on this tour.
Bence bu turneye çıkmalısın.
Now, before somebody falls off a roof or sets themselves on fire... I think we should go over there, knock on their door... and invite ourselves in for a nice, neighbourly chat.
Birisi çatıdan aşağı düşmeden önce... ya da kendini ateşe atmadan önce... bence oraya gidip kapılarını çalıp ve... dostça bir komşu ziyaretine gitmeliyiz.
Peter I don't think we should go on a date.
- Çıkmanın doğru olacağını sanmam.
Since I'm up I suppose I'll wash up and put a face on, we can go out for a nice brunch somewhere, and after that you can take me to the cinema if I should happen to be in the mood.
Hazır kalkmışken, elimi yüzümü yıkayıp makyaj yapayım. Gidip bir yerlerde güzel bir kahvaltı edelim. Sonra da canım isterse beni sinemaya götürebilirsin.
I don't know why God takes someone like her, who should still have many years in front of her, and lets an old fart like me go on and on.
Tanrı neden onun gibi birini alıyor bilmiyorum, önünde daha uzun yıllar vardı ve benim gibi bir ihtiyarı tek başına bıraktı.
I think we should go on a little vacation, just you and me.
Bence küçük bir tatile çıkmalıyız. Sadece sen ve ben.
I don't know anything anymore. Sometimes I think I should just get on my bike and go.
Bazen motoruma atlayıp uzaklaşasım geliyor.
Your breath should go on... And I will pray for this
Nefesin tükeniyor..... bunun için dua etmek istiyorum.
- I should go on home.
- Eve gitmeliyim.
Hey, I should go and slip on my silk tuxedo and then we can trot out the champagne and the escargots.
Hey, gidip ipek geceliğimi giyeyim ve sonra şampanya patlatırız.
Should I not go on this trip?
Bu yolculuğa çıkmamalı mıyım?
If that's all it was, I should mourn him and go on.
Tüm mesele bu olsaydı, onun yasını tutar ve hayatıma devam ederdim.
Unless anyone objects, Bud... I think we should go back to at least two on the lower post for now.
Kimsenin itirazı yoksa, Bud bundan böyle aşağıdaki nöbet mahallinde en azından iki kişi bulunmalı.
I don't know if you should go gunning for Kane on your first night.
İlk geceden Kane'i vurmaya gitmesen iyi olur bence.
You and I should go out on a date someday.
Bir gün senle dışarı yıkmalıyız.
I should tell you the system will be compiling for 18 to 20 minutes, so some of the minor systems, they might go on and off for a while, but it's nothing to worry about.
18-20 dakika sürer. Bu yüzden bazı minör sistemler... arada sırada gidip gelebilir. Endişelenmenize gerek yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]