Simon Çeviri Türkçe
10,198 parallel translation
Simon, think.
Simon düşün.
Simon.
Simon.
Nimah and Simon, since you found out that the assignments are related, you'll lead the briefing.
Nimah ve Simon, davaların bağlantılı olduğunu siz anladığınıza göre brifingi yöneteceksiniz.
Your sister and Simon seem to be working well together.
Kardeşin ve Simon iyi ekip oldular.
Simon told me it's a lead wire, and... and according to all the preliminary forensics, the only wiring that was used in the bomb was blasting wire.
Simon'un dediğine göre kurşun bir tel ve tüm ön analizlere göre bombada kullanılan tek tel patlatma teliymiş.
I'm not interested in surprising you... or doing anything else with you, Simon.
Seni şaşırtmakla ya da seninle bir şey yapmakla ilgilenmiyorum Simon.
Can I take one with you and Simon also?
Simon'la ikinizin fotoğrafını da çekebilir miyim?
I need details, Simon.
Detaylara ihtiyacım var, Simon, derhal.
You bugged my phone?
- Bu ne be, Simon?
What the hell, Simon? If you'd have kept in touch, that wouldn't have been necessary.
- Eğer bizimle iletişimde kalsaydın buna hiç gerek olmazdı.
The Simon brief is on your desk and I moved your Wednesday noon meeting to five.
Simon davasının özeti masanda ve Çarşamba günkü görüşmeni de 12 : 00'den 17 : 00'ye aldım.
Simon?
Simon?
Simon Willard had an easier time building his banjo clock than I am with this thing.
Simon Willard banço saatiyle uğraşırken bu kadar zorlanmamıştır.
- AKA Simon Kincaid.
- Diğer adıyla Simon Kincaid.
Maybe you've heard of Simon Kincaid.
Belki Simon Kincaid'i duymuşsundur.
You're Simon Kincaid, and we have fingerprints to prove it!
Simon Kincaid sensin ve parmak izlerin de bunu kanıtlıyor!
We got a hit on Simon Kincaid this morning.
Bu sabah Simon Kincaid'in izini yakaladık.
Honestly, Simon, I had no idea this was anything more than a small favor for a friend.
Açıkçası Simon, bunun bir arkadaş için yapılan küçük bir iyilikten fazlası olduğundan haberim yoktu.
I convinced Simon you can run Kate, but you have to stay out of sight.
Kate'in amirliğini yapabilmen için Simon'ı ikna ettim ama kimseye gözükmemen gerek.
- with Simon.
- Ama Simon'la iyi anlaşman gerek.
- To hell with Simon.
- Simon'ın canı cehenneme.
Simon and Gabi are taking a crack at him. Well, call them back, Nina.
Simon ve Gabi şu an şanslarını deniyorlar.
I'm Simon, this is Paul Garfunkel.
Ben Simon, bu da Paul Garfunkel.
Simon and Garfunkel.
Simon ve Garfunkel.
Simon would like to apologize for his odor.
Simon kokusu için özür diliyor.
Simon!
Simon!
Simon Moore's his name.
Adı : Simon Moore.
Simon, I found it.
Simon, buldum.
Simon says touch your toes.
Simon, ayak parmaklarına dokun diyor.
Simon says pat your belly.
Simon, karnını okşa diyor.
Simon says pull your ear.
Simon, kulağını çek diyor.
Simon says raise your hands.
Simon, ellerini kaldır diyor.
Simon says hands on your hips.
Simon, eller kalçaya diyor.
Simon says hands on knees.
Simon, eller dize diyor.
Simon says stand on one foot.
Simon, tek ayak üzerinde dur diyor.
Simon says cover your eyes.
Simon, gözünü kapat diyor.
Simon says cover your ears.
Simon, kulaklarını kapat diyor.
Simon says slap yourself.
Simon, kendini tokatla diyor.
Simon says again.
Simon, tekrar diyor.
Simon.
- Simon.
The man who just left was our confidential informant Simon Kahn.
Az önce çıkan kişi muhbirimiz Simon Kahn.
We made contact with Simon 5 months ago, who alerted us to the hybrid nature of Libertad.
Simon ile 5 ay önce iletişim kurduk ve bizi Libertad'ın melez yapısı konusunda uyardı.
Simon Kahn, our C.I., is dead.
Bir sorunumuz var. Muhbirimiz Simon Kahn öldü.
Someone called Simon Kahn from this number a half an hour before he was killed.
Biri Simon Kahn'ı ölümünden yarım saat önce bu numaradan aradı.
You need a static simon.
Patlatıcı tüfeğine ihtiyacımız var.
Simon Jaffee.
Simon Jaffee.
It's Andrew and Simon.
Andrew'la Simon bu.
I had spent enough of my day obsessing over Simon's job offer.
Zaten günün çoğunda Simon'ın iş teklifini kafama takıp durdum.
Nicknames like Screeches Herb, Simon God-awful, Nickelback.
Simon Kargafunkel Peaches Berb-at, Nickelback gibi lakaplar taktılar.
Simon will love it.
- Bunun neyi var ki? Simon buna bayılır.
Well, it's interesting actually, Simon.
Aslına bakarsan enteresan bir durum var Simon.