Skeleton Çeviri Türkçe
1,388 parallel translation
It looks like a mushed up skeleton.
- Ezilmiş iskelete benziyor.
Look, a skeleton.
Bak bir iskelet!
What's the intel on Operation Living Skeleton?
Yaşayan Sır Operasyonuyla ilgili ne bilgi edindin?
So, anyway, this skeleton walks into a bar.
Her neyse, bu iskelet bardan içeri girer.
Skeleton goes to the bartender and says, "Give me a pitcher of beer... and a mop."
İskelet barmene gider ve der ki, "Bana bir sürahi bira ve tahta bezi ver."
The Skeleton Men, and even the dreaded Pterodactyl Ghost.
İskelet Adamlar, hatta korkunç Pterodactyl Hayaleti.
The Skeleton Men.
İskelet Adamlar.
Skeleton man from Africa. Skeleton man... what did we say about that?
Afrikalı bir iskelet adam.
One day, I looked at Sa-sung He was as skinny as a skeleton
Bir gün, Sa-sung'a baktım. Zayıflıktan kemikleri görünüyordu.
Skeleton key...
Maymuncuklar.
He didn't die a skeleton, did he?
Adam öldüğünde iskelet değildi ya.
Alongside the super-light skeleton, these bladders provide the key to flight... provided you know how to use them.
Çok hafif olan iskeletle birlikte bu keseler uçmanın anahtarını sağlıyordu. Onları nasıl kullanacağınızı bildiğiniz taktirde.
We can still see Old Skeleton, getting screwed by young men in the back of cars.
Arabaların arkasında genç erkekler tarafından düzülen ihtiyar iskeleti hala görebiliriz.
Let go, Skeleton!
Bırak beni İskelet!
Skeleton...
İskelet...
Rays are closely related to sharks, with the same rough skin and a skeleton made of lightweight, flexible cartilage.
Vatozlar köpek balıklarıyla yakından ilişkilidir. Derileri onlarınki gibi kalın, iskelet yapısı hafif ve esnek kıkırdaktandır.
I brought my skeleton key, just in case.
Ne olur ne olmaz diye maymuncuk getirmiştim yanımda.
Our Danbeetle skeleton? GUNN :
- Böcek iskeletimiz nerede?
I recovered DNA from your Jane Doe skeleton, clean samples from the molar and femur.
Kimliği belirsiz iskeletten DNA çıkarmayı başardım. Azı diş ve kalça kemiğinde temiz örnekler vardı.
The adult human skeleton contains 206 bones.
Yetişkin insan iskeletinde 206 kemik vardır.
Somebody was trying to scare the tourists and used a prop shop skeleton, huh?
Biri turistleri korkutmaya çalışmış. Dekor mağazalarında satılan iskeletlerden kullanmış.?
Whoever assembled your skeleton never took an anatomy class.
İskeletinizi kim bir araya getirdiyse, hiç anatomi dersine girmemiş.
Skeleton on a tour bus in Times Square.
Times Meydanı'nda bir tur otobüsünde iskelet.
We have to find the rest of his skeleton first.
Önce iskeletin gerisi bulunmalı.
Autopsy revealed the skeleton's a homicide victim.
Otopsi, iskeletin cinayet kurbanı olduğunu ortaya çıkardı.
Got a full skeleton now.
Artık tam bir iskeletimiz var.
This is a reconstruction of what the skeleton would look like.
Bu, iskeletin benzediği kişinin canlandırması.
I got 117 arrest records for people charged with crimes that were committed within three blocks of where our skeleton was found.
İskeletimizin bulunduğu yerin üç blok etrafında haklarında suçlama bulunan 117 kişinin tutuklama kaydını çıkardım.
Guess we found the skeleton in her closet.
En önemli sırrını öğrendik.
- What, did you really find a skeleton?
- Tanrım. - İskelet mi buldun?
He's a skeleton. Get it?
O bir iskelet... anlıyor musun?
If he was a skeleton, he'd munch them and they'd crumble through his rib cage.
İskelette olsa bisküvileri çiğneyebilir ve kemiklerinin arasından taşar.
- l'm running a skeleton crew. - ( Both laugh )
Ben, iskeletler ekibinin başında kalmalıyım.
Hear the one about the skeleton who couldn't go to the party?
Teksas'da ne yoktur?
Means a skeleton crew in the Barn all day and night.
Ahırda kimse kalmayacak.
Skeleton crew, security personnel only.
Sadece ana ekip ve güvenlik personeli.
- If you're a PI with a password... this is the gateway to many a skeleton-filled closet.
- Eğer şifre sahibi bir dedektifsen bir sürü kirli sırrı burada bulabilirsin.
But come tomorrow morning... they gonna scale back down to a three-man skeleton crew, you feel me?
Yarın sabah geliriz, onlarda koruma olarak üç kişi falan bırakırlar, çaktın mı?
That hobo skeleton is not a toy!
O serseri iskelet bir oyuncak değil!
At least those of you Who still got an ear i'll tell you a story Make a skeleton cry
Tabi dinleyecek bir kulağınız Hala kalmışsa eğer Size anlatacağım bir hikaye Ağlatır iskeletleri bile
His rigid skeleton is now a handicap.
Sert iskeleti şimdi bir sorun.
Regularly flexible but put a current through it molecules realign, it becomes rigid. - What kind of shapes can you make? Can be tailored to fit any structure based on a rigid skeleton.
Esnek ama içinden akım geçince moleküller diziliyor ve katılaşıyor.
Give it here, you avaricious old skeleton.
Ver şunu, seni aç gözlü ihtiyar.
For the owner, they made a skeleton key.
Ev sahibi için ise, umumi bir anahtar.
After all, we've all got a skeleton in the closet.
Ne de olsa, hepimiz dolaplarımızda bazı gizli şeyler saklarız.
You can see for yourself, we only have a skeleton staff.
Senin de görebileceğin gibi sadece ortopedist kadromuz var.
Hey, between us, everyone has a skeleton in the closet!
Hey, bizim aramızda... Nasıl böyle bir omurgasız olur?
Anyone trapped here would be a skeleton by now.
Kısılıp kalan geberip gitmiştir.
I'll get X-rays and 3-D imaging of the entire skeleton.
Ben de iskelet röntgenlerini ve 3 boyutlu görüntülemesini yapayım.
The skeleton is complete, but the skull is in fragments.
İskelet tam ancak kafatası parçalanmış..
- Every skeleton in your closet. - Oh, boy.
Aman Tanrım!