English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / Sliding

Sliding Çeviri Türkçe

686 parallel translation
- are sliding beneath the crust of Alaska.
- Alaska labuğunun altına kayıyor.
Because this trench circled virtually the whole Pacific margin, it suggested that the entire floor of the Pacific Ocean was sliding beneath the surrounding continents, sinking back into the Earth's interior.
Zira bu hendek, gerçekten tüm Pasifik kenarını çevreliyordu ve Pasifik Okyanusu'nun tüm tabanının çevredeki kıtaların altına kayarak yeniden Dünya'nın içine daldığını gösteriyordu.
- I wonder how they kept from sliding off.
- Acaba nasıl kaymadan durmuşlar.
- Don't you like sliding, son?
- Sen kaymayı sevmiyor musun evlat?
Sliding in front of the church?
Kilisenin önünde mi kayıyorsunuz?
- Oh, boy, what banisters for sliding!
Üzerinde kaymak için ne güzel bir tırabzan!
Twenty ton of ore slipping and sliding in that shale on a narrow road... with only a prayer between you and a drop of 5,000 feet?
Yirmi ton cevher kayalıkta ve şeytanın üzerinde dar bir yoldan kaydı... Seninle 5000 feet'lik bir damla arasında sadece bir dua mı var?
Say, how long a wait do you suppose before Brad comes sliding down the banister?
Brad merdivenin tırabzanından kayarak inmeden önce ne kadar bekleriz dersin?
The bottle shape apparently was caused by the craft first making contact with the earth out at the neck of the bottle sliding toward us and forming that larger area as it came to rest.
Görünüşe göre aracın yüzeyle ilk temasından sonra şişe şeklini almış, şişenin boynu da bize doğru kayarak gelip geniş bir alan oluşturmuş.
Now, there's no sliding back now.
Geri çekilmek yok.
Think how easy it'll be sliding down the other side.
Karşı yakaya kayarak inmenin ne kadar kolay olacağını bir düşünsene.
Battlewagons sliding along, dead quiet.
Yanlarında ölüm sessizliğinde savaş gemileri vardı.
Of a sudden, she can see Wicked Simon of Legree... sliding cross the river fast with his bloodhounds and his slaves.
Görür bir anda kötü kalpli Simon Legree'yi geçiyordur nehri, yanında av köpekleri ve esirleri.
He's walking, sliding on a tight rope. He's following a curve on the right, a spot on the left.
Gergin ipte dengeli bir şekilde yürüyorken kayarken Bir kavis onu sağa götürüyor.
A sliding panel?
Sürme kapı mı?
I always preferred sliding down the snakes to climbing up the ladders.
Ben hep yılanlardan kayıp düşmeyi merdivenlere tırmanmaya tercih etmişimdir.
Then, out of the corner of my eye, I saw this little krait sliding over my pajamas.
Göz ucuyla bir baktım ki,... küçük bir yılan pijamamın arasından sıvışıyor.
Then he spears this hot line drive, runs over and touches second... then dives over and tags the runner sliding in.
Sonra blok yapıp koşuyor ve ikinci depara dokunuyor, sıçrıyor... koşucuya topla dokunup depar dışı bırakıyor.
I keep sliding off.
Kayar dururum.
- Thats without the sliding scale. - Sos our deal.
- Diferansiyel değeri olmadan.
She had a feeling of sliding down an incline... of going down... of being always about to drown... with no one to help.
Eğimli bir yerden aşağıya doğru kayıyor gibi hissediyormuş neredeyse boğulacakmış gibi oluyormuş sanki kimse yardım etmeyecekmiş gibi.
It can be overloaded... but by increasing the power output... and sliding through radar frequencies as fast as possible... what happens is the firing mechanism... reads the higher amperage as proximity to the target... and detonates the warhead.
Aşırı yüklenebilir... fakat çıkış gücündeki artış... ve radar frekansındaki yüksek değişim,... hedefe yaklaştıkça yükselen akımın... ateşleme mekanizmasını faaliyete geçirip... başlığı patlatmasından kaynaklanıyor.
A sliding noise.
Yırtıcı bir ses.
Wobble, sliding once again.
bir kez daha kayar.
Slipping and sliding.
Kaygansa kayacağız.
Who cares about an aging actress, sliding downhill?
Yaşlanan, tepe aşağı yuvarlanan bir aktrisi kim umursar?
No, Bannister as in "sliding down the."
Hayır, Bannister.
What tin does is to add to the pure material a kind of atomic grit, points of a different roughness which stick in the crystal lattice and stop it from sliding.
Kalay saf metale bir tür atomik dayanıklılık verir,... kristal yapıya parçalanmayı engelleyen bir sağlamlık katar.
Lean forward, you're sliding too far back. That's it!
Biraz öne doğru gelin!
All I had left were stumps and I'm sliding around in soft sand.
Dirseklerden budanmış bir çift kolum var. O anda yumuşak kumlarda yürür gibi yürüyorum.
Are we sliding downhill and don't know what to do?
Yokuştan aşağıya yuvarlandığımızı gizlice farkediyoruz da, ne yapacağımızı bilmiyoruz?
Who cares about an aging actress, sliding downhill?
Yokuş aşağı kayan, yaşlanan bir aktris, Kimin umurunda?
The snare : the dangerous illusion of being impenetrable, of offering no purchase to the outside world, of silently sliding, inaccessible, just two open eyes looking forward, perceiving everything, retaining nothing.
Tuzak : anlaşılmaz olmanın, dış dünyaya bir şey sunmamanın, her şeyi algılayan ama hafızasında tutmayan yalnızca önüne bakan iki gözle erişilemez şekilde sürüklenmenin tehlikeli illüzyonu.
I started sliding down.
Aşağı kaymaya başladım.
With sliding blades.
Oynar başlıklı.
Who opened the sliding door?
Kim açmış bu kapıyı?
You see how he's slowly sliding into the water?
Suya yavaşça kaydığını görüyor musun?
You're living with me now... and you're not gonna go sliding around with your white hoodlum friends.
Benimle yasiyorsun su anda... ve sende su sokak serserisi arkadaslarinla artik takilmiyorsun.
When I came out of Tegel, the houses seemed to sway, and the roofs came sliding down.
Tegel'den çıktığımda, evler sallanıyor ve çatılar kayıp düşecekmiş gibi gelmişti.
Sliding down my cellar door
Beni bodruma kayarken görünce
Sliding down our cellar door
Beni bodruma kayarken görünce
So Billy comes sliding into second base to break up the double play and the second baseman thought that Billy was trying to hurt him.
Ve Billy ikinci kaleye doğru geldi çifte oyunu bozmak için ve ikinci kaleci Billy'nin ona zarar vereceğini düşündü.
You also notice that the right side of your face feels like it's sliding off of your skull.
Yüzünün sağ tarafının, aşağı kayıyormuş gibi olduğunu fark edersin. Sanki kafatasını terk edecekmiş gibi.
You might catch yourself sliding in and out... of a hallucinatory state after this is all over.
Sonradan halüsinasyonlara girip çıkabilirsin.
It has to do with a lousy lock on a sliding door and massive unemployment.
Bunun sürgülü kapıdaki dandik bir kilitle ve kitlesel işsizlikle ilgisi var.
I'm 35, sliding into 40.
35 yaşındayım, 40'a doğru gidiyorum.
Is that just a statement or are you sliding mud?
Peki bu bir rapor mu yoksa iftira mı?
I rather think I'm sliding mud.
İftira olduğunu düşünüyorum.
Try sliding it down.
Şöyle deneyelim.
Intruder entered through kitchen sliding door. Used a glass cutter anchored to a suction cup.
Katil, mutfaktaki sürgülü kapıdan, bir cam kesici kullanarak girdi.
- Sliding scale differential.
- Kayan diferansiyel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]