English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / Snacks

Snacks Çeviri Türkçe

1,579 parallel translation
He must be eating potato snacks..
Doktor Tarachand'ın kliniğinin yakınında..
Do you want some snacks?
Atıştırmalık bir şey ister misin?
We've got all kinds of snacks and cold drinks in here.
Her çeşit atıştırmamız ve soğuk içeceğimiz var.
And oh, I wanted to get you snacks, because movies without snacks suck, but I didn't know if you like sweet or salty, so I got you pretzels and.
Ve ohh, sana çerez almayı düşündüm, Çünkü çerez olmadan film berbat olurdu fakat tatlı ya da tuzlu mu seversin bilmiyorum, o yüzden Pretzel aldım ve... çikolata aldım.
All right, don't do drugs, stay in school, and nanny deb has all the snacks.
Pekâlâ, uyuşturucuya bulaşmayın, okuladan ayrılmayın ve Bakıcı Deb'den abur cuburlarınızı alın.
Get snacks for Topher, or get yelled at when I try to do something more.
Topher'a atıştırmalık getirip başka bir şey yapmaya çalıştığımda azar işitiyorum.
Mike's bringing snacks.
Mike çerezleri getiriyor.
The passenger controls the snacks.
Yolcu da yiyecekleri.
Enjoy some snacks on the road!
Tıkalı yollar için, kalamar!
Mr. Lee isn't bringing me any snacks.
Kahya Lee, şu ihtiyar yok mu... Bana atıştıracak bir şeyler bile getirmedi.
Until you tell Derek, our relationship continues to consist of hiding in the attic and me smuggling snacks past Mer.
Sen olanları Derek'e anlatana kadar, ilişkimiz senin tavan arasında saklanman benim de Mer'in odasından yiyecek aşırmamdan ibaret olacak.
We could get you some yummy snacks.
Size lezzetli yiyecekler getirebiliriz.
Can we at least get some snacks?
En azından biraz çerez alabilir miyiz?
Look, these small snacks aren't satisfying at all.
Bak, bu ıvır zıvır hiç doyurucu değil.
Brought you some snacks.
Sana atıştırmalık bişeyler aldım.
Now I have to spend the entire night walking around with these troglodytes demanding to see my tits every time I walk by with these fuckin idiotic cock snacks.
Ve şimdi de tüm geceyi bu aptal penisvari atıştırmalıklarla önlerinden geçerken göğüslerimi görmek istediklerini söyleyen ilk çağ insanlarıyla geçirmek zorundayım.
Grab some snacks on the way!
Atıştırmalık bir şeyler getir!
Coffee, snacks, whores.
Kahve, abur cubur, fahişe.
Brought some snacky-snacks in case we get hungry.
Belki acıkırız diye biraz atıştırmalık getirmiştim.
Look, fruit snacks. They're my favorite.
Meyveli gevreklerden buldum.
- What kind of snacks do you like?
Ne tür çerezleri seviyorsun?
- Because I like snacks...
- Çünkü ben çerez severim. - Ne biliyor musun?
You get the booze, I'll get the snacks.
Sen alkolü al. Ben de çerezleri.
We got firearms, and we got snacks.
Ateşli silahlarımız ve atıştırmalıklarımız var.
Sorry, sorry, sorry, daddy needed snacks.
İzninizle, izninizle, izninizle. Babanın abur cubura ihtiyacı vardı.
- What kind of snacks do you have?
- Evde atıştırmalık neler var?
I get them snacks.
Onlar için abur cubur yaparım.
You get half the snacks, you fight a lot, and the very sight of them annoys you!
Birbirinizin yemeklerini çalsanız da her gün kavga etseniz de birbirinizin yüzünü görmekten bıksanız da, kötü değildir.
Who puts cheesy snacks and chocolate in a designer bag?
Nasıl bir insan özel dizaynlı bir çantaya peynirli cips doldurur?
And any snacks you can find.
Bir de bulabilirsen biraz atıştırmalık.
Step away from the snacks.
Yiyecekleri kaldırır mısın?
I thought that when we got divorced I would finally be able to enjoy my night snacks without you ruining it.
- Sanıyordum ki boşanınca, nihayet geceleri sen mahvetmeden abur cubur yiyebilirim.
- Snacks!
- Abur cubur!
I have some snacks for you guys, but please don't fill up.
Size atıştırmalık bir şeyler hazırladım ama sakın bunlarla doyurmayın kendinizi.
Hands and feet inside the car! No snacks, and certainly no feeding the animals! Grr!
El ve ayaklarınızı arabadan çıkarmayın, Abur cubur yemek yok... ve hayvanlara yiyecek şeyler vermeyin.
Thought I'd make... Some snacks for you young ladies.
Siz genç bayanlara hafif bir şeyler hazırladım.
A cold drink? Some snacks?
Soğuk içecek, atıştırmalık bir şeyler?
That would be a great place for snacks in the rec room.
Bu kayıt odamızdaki abur cuburlar için güzel bir kutu olurdu.
In addition to promoting a righteous cause... the pro-leggers have better snacks.
Erdemli bir davayı desteklemenin yanında bacak taraftarlarının daha iyi yiyecekleri var.
I'm gonna go outside... and get some, uh, snacks.
Şimdi dışarı çıkacağım ve biraz aperatif alacağım.
I don't say big words... eat some snacks...
Büyük laflar edemem... Biraz çerez ye...
Just put out some snacks!
Sadece biraz abur cubur ver!
I prepared some snacks for you.
Sizin için atıştıracak bir şeyler hazırladım.
Sherapan always savoured Big Ben's'dhokla'( snacks ).'
Sherapan'a hep Big Ben çerez yedirir.
Tell me, if you want to take out the'Toonasurs'by feeding them'dhokla'or'undhiyo'( snacks )...
Toonasur'lara çerez yedirmek istediğinde bana haber ver.
Just like sister's'dhokla'and'khamand'( snacks ).
Çerezler kadar.
Snacks.
Atıştırmalık.
Should have brought some snacks.
Yanıma çerez almalıydım. Uzun süreceğe benziyor.
- Canned coffee and snacks! - Cuttlefish!
Pirinç kekleri!
- Oh, dick snacks.
Sik atıştırmalıklar.
Some snacks...
- Başka?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]