Sniffling Çeviri Türkçe
119 parallel translation
What the devil are you sniffling about?
Hangi nedenle, burnunu çekip duruyorsun?
[Sniffling]
[Burun Çekme]
Blast your eyes, Abby, if you start sniffling now!
Abby, eğer burnunu çekmeye başlarsan.
[Sniffling] You know he would too.
Biliyorsunuz isterdi.
[Beth Sniffling] Oh.
- Oh.
[Sniffling] Well, I was half asleep... because I'd taken a sleeping pill.
- Yarı uykuluydum... -... çünkü : Uyku hapı almıştım.
What are you sniffling about?
Sen niye zırlıyorsun?
- Who's sniffling?
- Kim zırlıyor?
[sniffling] I saw him changing right in front of my eyes.
Onun gözlerimin önünde değiştiğini gördüm.
Quit goin'on about it. [Sniffling]
Bırak şunu düşünmeyi.
Neville would still be here today, sniffling his little nose and going "Eek!"
Neville bugün hala burada olacak, küçük burnuyla havayı koklayıp "İyk!" diyecekti.
- If you hear that I'm dead... - don't come to my funeral. [Sniffling]
ÖIdüğümü duyarsan... cenazeme gelme.
Another's sniffling.
Ya burnunu çeken?
- [TV Off ] - Oh, that's sweet. [ Sniffling]
Çok şirinsin.
- Hello. - [Continues Sniffling]
Merhaba.
I'm supposed to be euphoric! - [Sniffling]
Moralimin yerinde olması lazım.
[Sniffling] I miss you... when you go.
Seni özlüyorum... gidince.
I'm sniffling, and I'm not really awake.
Burnum akıyor ve kendimde değilim.
Nighttime sniffling, sneezing, aching, fever... so-you-don't-wake-up-for-three-days medicine.
Gece vakti burun çekme, hapşırma, ağrı, ateş... "Üç gün için uyanma" ilacı.
Oh, come on. What's with the sniffling'over there?
Ne o burun çekmeler falan?
§ The very only § [Sniffles ] last, lonely, single, [ Sniffling] solitary... one.
# Tek olmamdır. # Tek, yalnız, tek başına, kimsesiz.
( Sniffling ) All these issues with my mother.
Annemle olan tüm bu meseleler.
[Sniffling] IF THAT'S WHAT YOU WANT, THEN GO AND FIND YOURSELF A PRETTY, LITTLE GIRL...
Bu sebepler yeterli.
[Sniffling] NO.
Hayır.
( sniffling )
( burun çekiş )
Stop sniffling like a faggot!
Bir fagot gibi burnunu çekmekten vazgeç!
NO. NO. [Sniffling]
Hayır, hayır.
And another thing... do you realize that you are always sniffling?
Bir diğer şey de... sürekli burnunu çektiğinin farkında mısın?
I'm sniffling?
Ben- - Burnumu mu çekiyorum?
- But... ( SNIFFLING ) But...
- Ama... - Ama...
We can test your blood for POP... ( sniffling ) Chuck brought the weed, not me.
Kanını Pcp için test edebiliriz... Otu Chuck getirdi, ben değil.
I'm gonna reduce my parents to sniffling, quaking masses of...
- Onları burunlarını çekmek, titreye titreye ağlamak zorunda bırakacağım.
What're you doing sniffling in my cupboard? - Not in your cupboard. That's from the old clothes collection.
Dolabımda ne arıyorsun?
What're you doing sniffling in my cupboard?
- Bu senin değil.
[Sniffling]
Adım Ted Schmidt.
MY NAME IS, UH, TED SCHMIDT [Sniffling] AND, UH...
Ve yardıma ihtiyacım var.
( Sniffling ) bart : Since he's been back, milhouse has had three bloody noses and stepped in dog doo.
Döndüğünden beri Milhouse üç kere burnunu parçaladı ve köpek kakasına bastı.
Oh, God. [Sniffling]
Tanrım.
- Don't you start sniffling.
- Ağlamaya başlama.
One pen? [Sniffling]
Bir kalem mi?
Like lots of sniffling, I don't know.
Burnunu çekip duruyordu, ne bileyim işte.
[Layla exclaiming ] [ sniffling] Please, Cray...
Lütfen, Cray.
[Grunting, Sniffling] Thank you.
Almayayım.
[Sniffling] I'm gonna come back next Tuesday, okay? - Yeah.
- Gelecek Salı geleceğim, tamam mı?
( sniffling )
Çevirmenler : beregost, ladyas, Hkncim trigger, mermaid52, zeyra88, Fraghera.
[Sniffling] Want another hamburger?
Biraz daha hamburger ister misiniz?
[Sniffling] YEAH, WELL YOU KNOW, I MEAN, I DID...
Aslında ben bir badminton turnuvasına kaydolmuştum.
[Sniffling]
Tamam.
Apart from the sniffling.
Burun çekmeler dışında.
( Susan sniffling ) Susan?
- Susan?
( sniffling ) bart, honey, it's a nice day.
Bart, tatlım, hava çok güzel.