So how do you feel Çeviri Türkçe
246 parallel translation
So how do you feel about all this?
- Peki bu konuda kendini nasıl hissediyorsun?
So how do you feel?
Nasıl hissediyorsun?
Listen, so how do you feel about her now, when you see her after all these years?
Peki baksana, bunca yıl sonra onu burada görünce neler hissediyorsun?
So how do you feel?
Kendini nasıl hissediyorsun?
- So how do you feel? - Your first night on the job?
İşinde ilk gecen nasıldı?
So how do you feel about wrapping the rest of the presents?
Öteki hediyeleri de paketlemeye ne dersin?
So how do you feel about....
Peki nasıl hissediyorsun....
Yeah, so how do you feel having given yourself up?
Evet, peki teslim olduktan sonra kendini nasıl hissediyorsun.
So how do you feel about her?
Sen onun hakkında ne hissediyorsun?
So how do you feel about having your life portrayed on TV week after week?
Hayatının her hafta televizyonda canlandırılması sence nasıl bir his?
- So how do you feel about all this?
- Sen bu konuda nasıl hissediyorsun?
- So how do you feel about Lynne?
- Lynne hakkında ne hissediyorsun?
SO HOW DO YOU FEEL ABOUT YOUR FIRST CONCERT APPEARANCE?
İlk konserin konusunda ne hissediyorsun?
So how do you feel about us having, you know, sex?
Seks yapmamız konusunda ne düşünüyorsun?
So you'll take and own me like you do everything else no matter how I feel.
Beni alıp sahipleneceksin tıpkı diğer her şey gibi ne hissettiğimi önemsemeden.
Tell me, how do you feel now, when you killed the man who resembled you so?
Sana benzeyen bir adamı öldürmek nasıl bir duygu, söylermisin?
So, how do you feel? I'm fine.
Eee, kendini nasıl hissediyorsun?
How do you feel about what went down? About the so-called accident?
Bu sözde kaza yüzünden içeri düştüğünde ne hissettin?
So, how do you feel?
Nasıl gidiyor?
So, how do you feel?
Eee, nasıl hissediyorsun?
I've asked the grandpas to tidy up this place, so you can recuperate here ; how do you feel?
Dedelerden burayı toplamasını istedim! Böylece daha rahat dinlenirsin, nasılsın?
Tell me. And remember, this is for posterity, so be honest. How do you feel?
Bunun gelecek kuşaklar için olduğunu unutma bu yüzden dürüst ol, kendini nasıl hissediyorsun?
So you see, I do know how you feel.
Gördün mü, nasıl hissettiğini anlıyorum.
So, how do you feel now that the thing's over?
Pekala, artık bittiğine göre şimdi nasıl hissediyorsun?
Do me a favor. Sing us a song today. So we know how you feel.
Bana bir iyilik yap. bugün bize bir sarki söyle.Bu nedenle nasil hissettigini bize göster.
So how do you feel right now?
Peki şimdi nasıl hissediyorsun?
So, Michael, how do you feel?
Evet Michael nasıl hissediyorsun?
So, how do you feel right now?
Peki şimdi nasıl hissediyorsun?
So how do you figure you feel sorry for me?
Benim adıma üzüldüğünü nereden anladın?
- So tell us, how do you feel?
Nasılsın bakalım?
- So, how do you feel?
— Nasıl hissediyorsun?
So, um, how do you feel, you know, about what I said?
Ee, söylediklerim hakkında ne hissediyorsun?
So, how do you feel?
Kendini nasıl hissediyorsun?
So, how do you feel?
Nasıl hissediyorsun?
So, how do you feel about getting that coffee?
Peki, şu kahveyi içme konusunda nasıl hissediyorsun?
So how do you feel?
Sen ne hissediyorsun?
So, how do you feel?
Nasıl hissediyorsunuz?
But you don't do anything about it, you don't tell her how you feel... so I feel like an idiot for listening to your advice.
Hiçbir şey yapmıyorsun, ona ne hissettiğini söylemiyorsun ve ben de tavsiyeni dinlediğim için kendimi aptal gibi hissediyorum.
So, Michael, how do you feel about piercings?
Ee Michael, piercing hakkında ne düşünüyorsun?
So. in the dream. how do you feel?
Rüyanızda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
So you see, I do care about how you feel.
Görüyorsun ya, bak işte duyguların benim umurumda.
So, how do you feel?
- Nasıl hissediyorsun?
How you think I feel, you laid up with this thug-ass nigga you don't know, who wants to kick me out so he can do whatever.
İstediğini yapabiImek için beni kapı dıŞarı etmek isteyen... bu tanımadığın zenciyIe yaŞarken ben ne hissediyorum, biIiyor musun?
I didn't call, so you wouldn't have to get up. How do you feel?
Ve arayacaktım ama seni uyandırıp telefona bakmak zorunda bırakmak istemedim.
So, how do you feel it went this morning?
- Bu sabah nasıI geçti?
So it protects the upholstery, but how do you think it makes people feel?
Tamam, minderleri koruyor ama insanlar nasıl hissediyor dersin?
So, Ben, how do you feel about being a benchwarmer?
Evet. Kıyıda ısınmak nasıl bir duygu?
So, how do you feel about it?
Peki ne hissediyorsun?
So, Arthur, how do you feel about being here?
Evet, Arthur. Burada olmakla ilgili hislerin nedir?
"So, how do you feel about me?"
Peki sen bana karşı neler hissediyorsun?
So while we're on the subject how do you feel about me?
Bu yüzden bu konuda ise Hakkımda ne hissediyorsunuz?