English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / So i'll go

So i'll go Çeviri Türkçe

1,423 parallel translation
Listen, I have to go borrow Marie's roasting pan, so I'll be back in a minute.
Dinleyin, Marie'nin kızartma tavasını almam gerekiyor. Birazdan gelirim.
Go make me a pill that cures madness or I'll kick your ass so hard you'll be able to build a pool in the footprint. Understood?
Git bana bir ilaç yap, deliliği iyileştiren aksi takdirde senin kıçına çok fena bir tekme atıcam, öyle ki kıçının üstüne 10 gün oturamazsın.Anladın mı?
So, I'm gonna make a phone call, and then I'll go. Okay.
Bir telefon açıp gideceğim.
He's having a little time out in the interrogation room, so when you're ready I'll go over all my notes with you.
Şu anda sorgu odasında. Hazır olunca notlarımın üstünden geçeriz.
I know Dr. McNamara needs some private exam time... so I'll see you tomorrow morning before I go to work, okay?
Dr. McNamara'nın muayene için seninle yalnız kalması gerektiğini biliyorum bu yüzden de seninle yarın sabah, işe gitmeden önce görüşürüz, tamam mı?
I guess I'll go put my... eyes in, since it disturbs you so much.
Gözlerimi geri taksam daha iyi olacak, madem seni bu kadar rahatsız ediyor.
So I guess I'll go.
Sanırım gitsem iyi olacak.
So, you know what, just go home, and I'll see you in the morning.
Sabah görüşürüz.
Obviously, that's not good enough for you, so I'll go to Vegas.
Görünüşe göre bu senin için yeterli değil, o hâlde ben Vegas'a gidiyorum.
But I'll eat light, so we can go out then, okay?
Ama hafif yerim, sonra dışarı çıkarız, tamam mı?
So what'll it be? You wanna go out in a blaze of glory, or should I just shoot you?
Parıl parıl yanarak mı ölmek istersin, yoksa seni vurayım mı?
But last night you told me that- - l was desperate. I am so fucking scared that you're gonna go back to Brenda that I'll do or say anything to stop it.
Dur. Ama dün gece bana... Çaresizdim.
So, I'll come back home and we'll go back to being ourselves again, okay?
Eve döneceğim ve yeniden eski halimize döneceğiz. Oldu mu?
And I'm gonna need some more string so I can go on believing I'll be a real boy someday... -... without being manipulated... - No, no, no, I got it.
İplerin biraz daha uzaması gerekiyor ki bir gün, önemli biri olacağımı sanmaya devam edeyim şerefsizin teki tarafından...
I think you'll just saying that so I'll let you go.
- Sana inanmıyorum. Bunu seni bırakmam için söylemediğini nereden bileyim?
Excuse me, Miss I'm-So-Smart - l-Can't-Wait-to-Go-to-The-Island.
O kadar akıllısın ki Ada'ya gitmek için sabırsızlanan sen değildin çünkü.
So, I'll go finish the dinner.
Gidip yemeği hazırlayayım, tamam mı çocuklar?
She wasn't feeling well today, so I'll go see her tomorrow.
Bugün iyi değilmiş. O nedenle yarın gideceğim.
That'll get you sent away, Dickens. " So I can't go there with you.
"Bu seni hapse attırır Dickens." O yüzden ben seninle gelemem.
So I'll go, okay?
O yüzden gideceğim, tamam mı?
I didn't knock, so I'll go, okay?
Kapıyı çalmadım o yüzden gideceğim.
So if you get lonely at night and you want to talk you can just go like, knock on the wall and then I'll know it's you and I can come out and we can talk.
Yani gece, yalnız hissedip konuşmak istersen sadece duvara şöyle vurabilirsin. Ben de sen olduğunu anlarım. Sonra odamdan çıkıp gelirim ve konuşuruz.
When you're ready I'll be ready So you let me know Any way you want to go, girl I'm down to go
Sen hazır olunca ben de olacağım Bana haber ver nasıl yapalım istersen kızım Ben hepsine varım
When you're ready I'll be ready So you let me know Any way you wanna go, girl I'm down to go
Sen hazır olunca ben de olacağım Bana haber ver nasıl yapalım istersen kızım Ben varım
I'll go, so you can sleep.
Ben gideyim de, sen de uyu.
So you'd go for that classica I style, wh ich a ll d ictators use a nd you create someth i ng that says, "I own th is place."
- Tatmin edici mi? - Pembe olanlar nerede? Gıda katkılı.
I can't let him go so I'll make things easy.
Gitmesine izin veremem bu yüzden herşeyi kolaylaştıracağım.
So, I'll go.
Şey, ben gideyim.
Yoon-jin, I'll be helping Yoon-hye with her homework, so go to bed without me if you're tired.
Yoon-jin, ben Yoon-hye'ye ödevini yapmasında yardım edeceğim. Eğer yorgunsan benden önce yat sen.
She probably doesn't know where to go, so I'll take her.
Muhtemelen nereye gideceğini bilmiyordur, götüreyim onu.
This drink will make you so hot, hot she'll say,'I don't want to go home tonight.'
Bu içki sizi ateşleyecek. Ateş. 'Bu akşam eve gitmek istemiyorum'diyeceksiniz.
I'll take her. You can't run so you must go ahead
önceden gitmen en iyisi.
so do you think i'll ever go back to school?
Peki, okula tekrar dönebileceğimi düşünüyor musun?
I know it might be weird, but you know, Ann's my girlfriend, so I think I'll go buy some albums today.
Biliyorum biraz garip olabilir ama Ann benim kız arkadaşım o yüzden sanırım gidip birkaç albüm alacağım bugün.
I'll be waiting out here with my enlistment forms, so go in there and scare them right into my open arm!
Ordu kayıt başvuru formlarıyla dışarda bekliyorum gir içeri ve onları benim kollarıma doğru korkut!
So go home, watch a movie... don't think about things, and I'll see you tomorrow at the courthouse.
Bu yüzden evine gidip film falan seyret. Bunları düşünme. - Yarın mahkeme salonunda görüşürüz.
So you're gonna go, and if I see Death, I'll call ya.
Sen gideceksin ve Ölüm'ü görürsem seni ararım.
Now, I have a few questions that I have to ask, and then we'll let you go somewhere in private so you can grieve.
Sormam gereken birkaç soru var. Sonra sizi üzüntünüzle baş başa bırakacağım.
"Gimme a name, and i'll let you go, as long as all you did was look the other way." So, you put the butler on trial, hoping he would blab on which kid?
- Yani hangi çocuğun yaptığını, ağzından kaçırır umuduyla uşağı duruşmaya çıkarttın.
and you are now my obligation, so tomorrow morning, i'll pick you up, and we'll go to the pharmacy.
Ve şimdi siz benim mecburiyetimsiniz. Yarın sabah sizi alıp, eczaneye götüreceğim.
So we are going to go to my house, I made banana bread, and we'll put on a fresh pot and just talk about anything.
Bana gidiyoruz. Muzlu ekmek yaptım. Çay, kahve yapar her şeyden konuşuruz.
I also anticipate the words "Seventh-day Adventist College" will come up... so I'll go shopping for some Peter Pan collared shirts tomorrow.
Seventh Day Adventist College lafının da çıkacağını biliyorum. Yarın alışverişe çıkıp, Peter Pan yakalı gömlekler alırım.
So, I'll just go hang somewhere till you're done?
İşin bitene kadar ben bir yerlerde takılayım.
I just think I remember seeing a bank across the street... so I'll go catch Marty.
Hayır, ben iyiyim. Karşı kaldırımda bir banka gördüğümü hatırlıyorum. Marty'ye yetişeyim.
So, I guess... I'll go.
Ben gideyim öyleyse.
Um... I have to go say hello to some people, so I'll catch up with you guys later.
Benim insanları karşılamam gerek.
No, I thought, instead, that I'd try to find a wild boar to maul me... just enough that I'll need medical attention... so I won't be able to go to your parents'thing tomorrow... but after some stitches and a transfusion, I'll still be able to make you coffee.
Bunun yerine bir yabandomuzunun beni tıbbi yardıma ihtiyacım olacak ve annenlerin olayına gitmeme gerek kalmayacak ama yine de dikişlerden sonra hâlâ sana kahve yapabiliyor durumda olacak şekilde hırpalamasını düşündüm.
I'm a doctor, but I'm not Katie's doctor, so I'll go get him for you.
Yani doktorum ama Katie'nin doktoru değilim. Gidip onu bulayım.
Now, if you'll excuse me, I need to go buy a shirt identical to Kenny's so I can start a conversation with him.
Şimdi, müsaade edersen, Kenny'ninkiyle aynı olan bir tişört almam lazım ki onunla konuşmaya başlayabileyim.
Let me go, freak, or so help me I'll give you frostbite in places you didn't even know you had places.
Bırak beni, ucube. Burada donacağız... ve istediğin gücün bende olduğunu bile bilmiyorsun.
We'll let that one go. So, I own half the casino?
Göreceğiz bakalım.Yani, kumarhanenin yarısı benim mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]