So that's a Çeviri Türkçe
14,107 parallel translation
I believed in that light that was in you so much that, uh, I let a lot of things slip by.
inanıyordum ki içindeki ışık o kadar fazlaydı ki bir sürü şeyi kaçırıyordum.
Okay, so State tells us that someone in Moscow broke the bank at a casino betting on the roulette wheel.
Dışışlerine göre Moskova'da biri bir rulet tekerinde kumar oynayarak bir kumarhaneden epey para kaldırmış.
Okay, so you asked me to look for evidence that would link shady parties to buying up shipping and construction stocks that would benefit from the opening of a new Northwest Passage.
Yeni Kuzeybatı Hattının açılışı ile çok miktarda sevkiyat ve yapı hisselerinden faydalanacak gizli örgütleri araştırmamı istemiştin.
They want people to think the treaty's gonna go through, so that they can create a market bubble.
İnsanların antlaşmanın gerçekleşeceğine inanmalarını istiyorlar ki böylece bir borsa yükselişi sağlayabilsinler.
You know, you've worked in my E.R. a couple of times now, and you've never gotten that chippy with me, and I've deserved it, so what's up?
Şimdiye kadar acil servisimde birkaç kez çalıştın ama hiç bu kadar sinir bozucu şekilde konuştuğunu görmedim. Üstelik hak ettiğim halde. Neler oluyor?
What? Carl told her a secret, and then she told me the secret knowing that I can't keep any secrets, so now I'm gonna tell you the secret.
Carl ona bir sır verdi, o da bu sırrı tutamayacağımı bilerek bana söyledi.
You know, so it's a little hard for me to buy into all that holistic crap.
O tür bütünsel tıp saçmalıklarına pek inanmıyorum yani.
We are grateful that you took down a corrupt lord, so...
Yozlaşmış bir Tanrıyı yok ettiğiniz için size minnettarız, yani...
So you feel that after less than a year of marriage, while your client was openly in relationships with other men, she's entitled to half of our client's net worth, including inheritance, future royalties,
Yani bir yıl bile sürmeyen evlilikten sonra o sürede müvekkilinizin başka biriyle ilişki yaşamasına rağmen müvekkilimin miras hakları, gelecekteki telif hakları ve arabası dahil..
Well, I planned on giving you those before you took Angela's gun, so what was once a gift is something that you're now gonna have to earn.
Bunları sen Angela'nın silahını almadan önce hediye olarak verecektim ama bir zamanların hediyesi şimdi hak etmen gereken bir şey oldu.
So, either you pay for that man's injury with a dozen free fights, or you're banished for good.
Kısacası ya o adamın yaralanması için bir düzine ücretsiz dövüş yaparsın... -... ya da temelli olarak sürgün edilirsin.
That's right, so a little respect.
Benim, o yüzden saygı göstermelisin.
So what can be the reason that even after a fierce struggle. ... Vikram Makhija's towel stayed on his body?
Peki onca kavgadan sonra acaba neden Vikram Makhija'nın havlusu hala üzerindeydi?
We will get you a consent form, but we need to act now, so if there's anybody that you need to call...
İzin formlarını doldurman gerek ama acele etmeliyiz. Arayabileceğimiz birileri varsa tam zamanı.
It has been an unusually cold winter, and there are only so many things that I, as Prime Minister, am prepared to inflict on your subjects as a reward for winning a World War and prevailing over fascism, evil and tyranny.
Olağandışı derece soğuk bir kış geçirdik ve Başbakan olarak halkınıza Dünya Savaşı'nı kazanıp faşizmi, kötülüğü ve gaddarlığı yenmenin hediyesi olarak verebileceğim pek az şey var.
Okay, it's just the whole point of Fost and Found is so that kids have a place to tell their stories uncensored.
- Tabii ki. Tamam da, Fost ve Found'un asıl amacı, çocukların hikayelerini sansürsüz olarak anlatabilecekleri bir yerdi.
Louis, so help me God, if you turn your back on Mike and you claim that this has nothing to do with you...
Louis, eğer Mike'a sırtını dönersen ve bunun seninle bir alakası olmadığını iddia edersen...
I never even thought for a second that you would even consider an idea so disgusting as turning on Harvey.
Harvey'e sırtımı dönmem kadar iğrenç... bir fikri aklından geçireceğini.. asla düşünmezdim.
Never even thought for a second that you would even consider an idea so disgusting as turning on Harvey.
- Bitti. Ben artık yokum. Harvey'e sırtımı dönmem kadar iğrenç bir fikri aklından geçireceğini asla düşünmezdim.
It just so happens that one of my colleagues is going after him on a completely unrelated matter.
Tesadüfe bak ki iş arkadaşlarımdan biri ilgisiz bir konuyla ona dava açmış.
No, see, I came to see why, when the woman that's been protecting you for so long asks you for a simple gesture of trust, you seem to think that all she's doing is protecting herself.
Hayır, bak, kadın seni uzun zamandır böyle korurken, şimdi de senden küçük bir güven jesti isterken neden tek yaptığının yalnızca kendisini korumak olduğunu düşünüyorsun onu sormaya geldim.
So if you don't wanna go outside of Harvard to do that, then I suggest you go up to Cambridge, and convince Sheila to start feeding us some worthy goddamn applicants.
Bunu yapmak için Harvard dışına çıkmak istemiyorsan o zaman Cambridge'a gidip... Sheila'yı bize dişe dokunur bir kaç başvuru yollaması için ikna etmelisin.
So if you want to have a chance at representing yourself, get out of my face and go work on your defense'cause I got a lot more where that came from.
Eğer kendini savunman için hala bir şans istiyorsan gözümün önünden kaybol ve davan üzerinde çalış. Çünkü benim geldiğim yerde bundan daha fazlası var. Senin için ne yapabilirim Louis?
So now we've established that Mr. Ross is a liar.
Bay Ross'un yalancı olduğunu kanıtlamış olduk.
You really think it's possible that he had Christopher's fiancée killed so Christopher would be available to marry a Vacarro?
Gerçekten Christoper'in nişanlısını Vacarro ile evlensin diye öldürdüklerine inanıyor musun?
You're gonna go with Miss Sickler now, and she's gonna take you to a place that is so safe.
Bayan Sickler ile gideceksin ve seni güvende olacağın bir yere götürecek.
So, let's get you bandaged up, not that you aren't even lovelier with a little blood trickling down your arm.
Hadi şu kolunu sargıya alalım. Gerçi kanlar içindeyken bile güzel gözükmüyorsun değil.
And I said, that's alright. So, I let her take a shower here.
Ben de olur deyip burada banyo yapmasına izin verdim.
It's about to take off, and, uh... I have a lot of clients looking in that area, so I've been beating the bushes.
Şu an tam zamanı, o bölgede ev arayan bir çok müşterim var ve ben de felik fellik ev arıyorum.
So let's all take a breath... and try and figure out a way that we can work together to get these missiles back before the cartel hits whatever they're trying to hit today.
Derin bir nefes alalım ve Cartel bugün bir yeri patlatmadan füzeleri almanın bir yolunu bulalım.
So that's a no?
Yani bu bir hayır mı?
Now they asking for an extra hour on Thursday so that they can watch something called Bones, which is about a lady named Bones, apparently?
Şimdi de Perşembe günü ekstra bir saat istiyorlar. Bones diye bir şey izleyebilsinler diye. Bones adında bir kadın hakkındaymış anlaşılan.
- It was a threat. - So, someone was making Ronnie take the fall for Paloma's murder or they'd kill more people that he loved.
- Yani Roonie, Paloma cinayeti için suçu üstlenmezse sevdiklerini öldürmeye devam edeceklerini söylediler.
So it might not just be a truckload of sarin that's missing.
Yani sadece bir kamyon dolusu sarin gazı kaybolmuş olmayabilir.
- This thing is the culmination of over a year spent collecting partial prints from door handles, coffee mugs, chairs, so that my right hand perfectly replicates Turner's.
- Bu yıllar süren kısmi izlerin toplamanın bir sonucu. Kapı kolları, kahve kupaları, sandalyeler... Bu sayede sağ elim Turner'ınki ile bire bir aynı olacak.
You're not gonna get a chance to do that because that whole immunity deal, That's just a trap to get you onto American soil so you can be prosecuted for... I don't know... a dozen different federal laws that you've broken.
Buna şansın olmayacak çünkü tüm bu dokunulmazlık işi sizi Amerikan topraklarına getirip bir düzine federal suçtan yakalanmanız için bir dümen.
True. Back when I was in uniform, a defense attorney got my head so turned around that I testified the defendant actually kicked my ass when I tried to arrest her.
Memurken bir savunma avukatı beni öyle bir köşee sıkıştırmıştı ki tutuklamaya çalıştığım sanığı savunmaya başlamıştım.
Okay, so, obviously that's not an option, so buy him a boyfriend.
Peki belli ki bu bir seçenek değil ona sevişebileceği bir erkek arkadaş ver kapansın. Burası Berlin.
Losing a job that's brought you so little happiness.
Sana çok az mutluluk getiren bir işi kaybetmiş olacaksın.
Well, that's going to weigh a ton. So we'll need wedges to lift it.
Kurşun gibi ağır olacağından kaldırmak için takozlara ihtiyacımız var.
So, I'm trying to figure out a way to use that.
Bunu kullanarak bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorum.
So, I just got word that a witness places you at a bar across the street minutes before the murder.
Görgü tanığına göre cinayetten dakikalar önce yolun karşısındaki bardaymışsınız.
He's such a big star now that he was trying to get the show moved down to L.A. so he could pursue his movie career.
Yıldızı parlayınca Los Angeles'a kapak atıp film kariyerine başlamaya çalıştı.
We're building a timeline of that day, so any details could help.
O güne ait zaman çizgisi oluşturmaya çalışıyoruz, her detayın yardımı olabilir.
I'll die before she does, and I hope that's a long time from now so I can... raise her and protect her and teach her how to survive.
Ondan once olecegim ve umarim buna daha cok vardir cunku onu buyutmek, korumak ve nasil hayatta kalacagini ogretmek istiyorum daha.
So... that's a freebie.
Bu da cabası.
So I wouldn't be talking from a selfish point of view when I tell you that if you run away and I had to kill you,
Yani bencil bir bakış açısıyla bakıp konuşmayacağım. Eğer kaçarsan ve seni öldürmek zorunda kalırsam çok büyük hayal kırıklığına uğrarım.
There aren't a lot of people in my life like that, especially men so thank you.
Hayatımda seninde gibi insanlardan fazla yok özellikle de erkekler açısından, bu yüzden teşekkür ederim.
It's about pushing people's buttons so that they'll react in a way that pushes other people's buttons!
Olay, insanların düğmesine basıp zincirleme reaksiyon başlatıp diğer insanların da düğmelerine bastırmak!
See, when a civilization has become so big, it starts to get lazy, and that's when you get Memberberries.
Gördüğün gibi, bir uygarlık çok büyüdüğünde tembelleşmeye başlıyor. İşte burada da Hatırladudular devreye giriyor.
Cause that's, like, what Hitler did, you know, he just, like, killed so many people, so tragic, such a tragic time.
Çünkü Hitler aynen böyle yaptı. Bir sürü insanı öldürdü. Ne kadar trajik bir durum.
so that's a yes 42
so that's a no 42
so that's it 702
so that's how it is 38
so that's it then 31
so that's good 117
so that's something 28
so that's why 41
so that's why you're here 22
so that's that 41
so that's a no 42
so that's it 702
so that's how it is 38
so that's it then 31
so that's good 117
so that's something 28
so that's why 41
so that's why you're here 22
so that's that 41
so that's 181
so that's what happened 22
so that's what i did 29
so that's what this is about 48
so that's what we're gonna do 16
so that's what 16
so that's what this is all about 17
that's all 8171
that's all i got 169
that's awesome 830
so that's what happened 22
so that's what i did 29
so that's what this is about 48
so that's what we're gonna do 16
so that's what 16
so that's what this is all about 17
that's all 8171
that's all i got 169
that's awesome 830
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all i can say 75
that's all i need 222
that's all i know 422
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all i can say 75
that's all i need 222
that's all i know 422