Softer Çeviri Türkçe
499 parallel translation
Hey, hey. Maloney : The tougher, the softer.
- Ne kadar sert o kadar yumuşak.
- Softer than that store cot I've been sleeping on for the last three years.
- Üç yıldır yattığım branda bezinden daha yumuşak.
Those sweet, mysterious eyes, darker and softer... than the bluest dusk of August violets.
En koyu Ağustos menekşesinden bile daha karanlık ve yumuşak tatlı ve gizemli gözler.
An Oregon woodpecker makes a much softer sound.
Oregon ağaçkakanını sesi daha yumuşaktır.
- Ain't there something softer to lay on?
- Bu yerden daha yumusak yer yok mu
Your voice seems softer.
Sesin daha yumuşak geliyor.
- Grey is softer and not as prone to stains.
- Gri daha yumuşak ve lekelere karşı dayanıksız değil.
Now softer.
Daha hafifçe.
Perhaps greater than a lion's and softer than a dove's.
Belki aslanınkinden fazla, güvercininkinden az.
This is a little softer than the ground!
Bu yerden biraz daha yumuşak.
OK. Remember to lighten her hair to make it a softer shade
Saçlarının rengini açmayı unutmayın, yumuşak bir gölge oluştursun.
She looks softer. She moves easier.
Daha yumuşak, Daha sakin...
It's softer cooked.
Pişmişi daha yumuşak.
We can draw back here to softer ground too soft for cavalry and make our stand against their infantry.
Süvarileri karadan çok hafif hareket ettirip piyadeleriyle dövüştürebiliriz.
Now I can buy you some softer diapers, kid.
Artık sana daha yumuşak bezler alabilirim, bebecik.
Only in much softer ground.
Yalnızca zemin çok daha yumuşak.
But by candlelight it's softer.
Ama mum ışığında daha yumuşak.
No, softer.
Hayir, daha yumusak.
Sure is a softer line than what I've got.
Sen benden çok daha yumuşaksın ha.
Yeah, well, don't do anything to make it any softer.
Evet, öyle, onu kolaylaştırmak için hiçbir şey yapma.
Your hair is even softer.
Saçların hala yumuşak.
It's softer.
O daha yumuşak.
Is this the hat I used to own, except grown softer of skin and fatter?
Bu benim eski sapkam m? Biraz esneyip yumusams sanki.
I'll make his head softer than his arse.
Aklını başına getirmenin yolunu bilirim.
Softer than mine.
Benimkinden bile yumuşak.
When, to copper, you add an even softer metal, tin, you make an alloy which is harder than iron. You make bronze.
Bakıra kalay gibi daha yumuşak bir metali karıştırdığınızda, demirden de sert bir alaşım çıkar.
Our new bed is way bigger than our other one, and softer too!
Yeni yataklarımızı öncekinden çok daha büyük, ve çok daha yumuşak! Bu sahip olduğumuz en iyi ev!
" l love thee not because thou art fair, softer than down, smoother than air, nor for the cupids that do lie in either corner of thine eye.
" Sizi ne saçlarınız kuş tüyünden daha yumuşak,... havadan daha berrak olduğu için... ne de güzel gözleriniz için... sevmiyorum.
Sure enough this pile is much softer, much gentler.
elbette bu çok daha yumuşak, çok daha güzel.
Much whiter, the gods do their washing with Olympus which washes whiter... and leaves your hands much softer.
Çok daha beyaz, Tanrılar en beyaz yapan ve ellerinizi yumuşacık bırakan... Olympus ile çamaşırlarını yıkarlar.
You gonna have to walk softer when you're up there in the big house.
Büyük evdeyken kendini biraz daha ağırdan alman gerekecek.
I'm here a week now... waiting for a mission, getting softer.
Bir haftadir burdayim... gorev bekliyorum, yumusuyorum.
You're better with the softer stuff.
Bu türde daha başarılı olursun.
I thought the kid would be a little softer.
O çocuk daha yumuşak olur sandım.
Of course, that's a bit softer
Tabii burası daha yumuşak.
Now, my heart is made of softer stuff, it melts at each warm glance
Benim kalbim daha yumuşak bir malzemeden yapılmış, sıcak bir bakışla hemen erir
And nothing softer could have ripped and ravaged like this.
Bu şekilde parçalayıp kesebilmesi için ancak daha yumuşak bir şey olması lazım.
Softer please
Daha yavaş lütfen.
Softer please
Daha yavaş.
My love makes me softer.
Aşkım beni daha yumuşak başlı yapıyor.
I look in the mirror and... Maybe I can just get a softer hair or something, because she deserves it.
Aynaya baktigimda saçlarim filan daha yumusak olsaydi, çünkü o bunu hak ediyor.
'There's noise, too, like a far-off thunder, only softer.'
Ve ayrıca bir ses var sanki gök gürültüsü gibi, ama biraz daha yumuşak.
The older, softer ones don't squeak.
Eski, yumuşak olanlar gıcırdamaz.
Then softer than a piper man
Then softer than a piper man
You know, the longer you use them, the softer they get.
Biliyor musun, kullandıkça daha çok yumuşuyorlar.
♪ Whoa-whoa-whoa ♪ Softer than satin was the light
# Yıldızlardan gelen ışıktan #
♪ Softer than satin was the light
# Yıldızlardan gelen ışıktan #
Maybe if you talked a little slower, a little softer...
Biraz daha yavaş ve yumuşak konuşsan...
But it's softer.
Ama daha yumuşak.
You're much softer now.
Şimdi çok daha yumuşaksın.
Well, not so much like you was ironing a shirt, it was a little softer.
- Bilirsin Holly. Bilirsin. - Hayır.