Soirée Çeviri Türkçe
251 parallel translation
A candlelit dinner at the UK Embassy awaits the royal couple with dishes fit for a Queen washed down with the finest wines, and champagne to close the soirée.
İngiliz Elçiliği'nde mum ışığında akşam yemeği... Kraliçe'ye layık yemekler yanında en iyi şaraplar ve şampanya ile suareye yakın kraliyet çiftini bekliyor
You haven't forgotten our soirée?
bizim soirée'yi unutmamışın?
Charming, this soirée.
Ne güzel bir gece.
Welcome to this soirée.
Gece gösterimize hoşgeldiniz.
I'm afraid, Miss Gregg, that it would seem that our committee have always felt that your films are a little, how shall I say, risqué for our monthly soirée in the village hall.
Bayan Gregg, korkarım komitemiz sizin filmlerinize her zaman aylık suarelerimizde... riskli olarak bakmıştır.
[Hammering] I was planning a little merci soirée for the people in the building.
Bu binadakiler için küçük bir parti plânlıyordum.
Yeah, I vaguely recall something about the... nasty little soirée in the Everglades.
Evet, Hayal Meyal Birşeyler Duydum işte.. Everglades'de İğrenç Küçük Bir Gece Kulüpleri Olduğunu Duydum.
What person was at that dinner who was also at the soirée of Monsieur Hardman and on two other occasions where some jewels were stolen?
Bu yemekte kimler vardı? yani Mösyö Hardman'ın akşam partisinde kimler vardı? diğer soru ise kimin çaldığı?
My God, is it the Swedish or the Swiss Embassy holding this soirée?
Oh, Tanrım, bu suareyi İsveç mi, İsviçre Elçiliği mi düzenliyor?
What a wonderful soirée!
Ne hoş bir akşam!
The soirée is to make your stay less tiresome.
Bu baloyu senin için veriyorum
She's with the Civil Liberties Union and Save the Whales... and raises dough for the Whitney museum and the hospital... and she's always doing something... like throwing some chic soirée to help the N. Y. Philharmonic.
Sivil Libertinist'lerle birlikte sendika ve balinaları korumaya müze ve hastaneleri geliştirmeye uğraşıyor ve her zaman bir şeyler yapıyor. N.Y. filarmonisi ne yardım etmek gibi.
You never took me to La Soir Áe.
- Beni hiç La Soirée'ye götürmedin.
What brings you uptown to our little inbred soirée?
Seni böylesine ender bir geceye çeken ne oldu?
Who's attending this soirée?
Bu geceye kimler katılacak?
So, who else is coming to this little soirée?
Bu küçük suareye başka kim geliyor?
I'm not dressed for this sort of a soiree.
Bu tür bir akşam için giyinmedim.
A special soiree at LeMarchand's.
LeMarchand'da özel bir suare var
This is a very elegant soiree.
Bu çok zarif bir akşam.
Yeah Flo fiixed a soiree.
Evet, evet. Flo ayarladı görüşmeyi.
Ta gueule, Françoise, tu vas nous gâcher cette soirée.
Ta gueule, Françoise, tu vas nous gâcher cette soirée.
Remember, at the Andriyevskys soiree you literally won everybody's heart.
Hatırla, suarede Andriyevsky kelimenin tam anlamıyla herkesin kalbini kazandı.
Mrs. Townsend is having a soiree next week.
Bn. Townsend haftaya bir parti veriyor.
Excuse me, my dear Vicomte, but this unfortunate soiree at the Ambassador's deprives me of the pleasure to hear you out.
Affedin, sevgili Vikont, ama elçilikteki talihsiz davet, beni sizi dinleme zevkinden alıkoyuyor.
If you're not too busy, I shall need your help with the arrangements for the soiree tonight.
Meşgul değilseniz bu geceki suare için yardımınıza ihtiyacım olacak.
She'll be at the soiree too.
- O da suareye katılacak. - Öyle mi?
And I want to talk to you about the soiree tonight.
Bu geceki parti hakkında seninle konuşmak istiyorum.
And I won't until after the soiree.
Ve suare bitene kadar etmeyeceğim.
How very au fait of you to come to our little culinary soiree this evening.
Bu akşamki küçük... aşçılık suaremize gelmeniz ne büyük bilgelik.
... before the fish and goose soiree.
... ekabirlilerin aksam. yemeğinden önce.
King of the soirée.
Soiree'nin kralı.
I've whipped up this nasty little soiree over at his friend Wyatt's house.
Arkadaşı Wyatt'ın evinde bir suare ayarladım.
Soiree, honey.
- Suare.
You never know the quality you may encounter at a soiree.
Bir partide ne bulacağın belli olmaz.
Oh, Sammy, how'd you wrangle a ticket to that sea-going soiree?
- Sen açık denizdeki o partiye.. ... bileti nereden buldun, Sammy?
Mother's having a musical soiree. I'm picking up things for her. - When am I goxng t0 see your new apartment?
Annem birkaç şey almamı istedi onları kendi marketimde... bulamadığım için geldim, yeni evini ne zaman göreceğim?
A little party, a little soiree.
Küçük bir parti, bir gecelik eğlence.
And welcome to our oenophiliac soiree.
Şarap mütehassısları gecemize hoş geldiniz.
- Some sort of soiree.
- Bir çeşit akşam toplantısı mıydı?
and he would use this place to hold a soiree.
Yanında çalışan kişiler aptaldı, çocuklar aptaldı,... eğer insanlar bir işi onun gibi yapmıyorsa, onlar da aptaldı.
I gave a small soiree which Martha Paxton attended and she told me that this painting was not her work.
Sorunuma geri dönersek, geçenlerde Martha Paxton'un da katıldığı küçük fakat zarif bir davet verdim. Söylediğine göre bu tablo onun değilmiş.
We met him at Cadby's soiree.
Onunla Cadby'nin evinde karşılamıştık.
This seems like a nice soiree, but I've got a family situation.
Güzel bir parti ama bir sorunum var.
I heard you sent me the invite to this little soiree.
Beni bu akşam için davet ettirdiğini duydum.
Before we get this soiree started, I need to speak with you for a few ticks.
Şu partiye başlamadan önce seninle biraz konuşalım.
You'll have a nice soiree.
Güzel bir akşam olur. Aileler memnun kalır.
La Soir Áe.
- La Soirée.
Niles, what time is this little soiree of yours this evening?
Bu geceki balo saat kaçta başlıyor Niles? Evet.
Nothing would delight her more than report back to Maris that I threw a soiree with a cockatoo on my head.
Hiçbir şey onu Maris'e kafamda bir kuşla yemek verdiğimi söylemek kadar mutlu edemez.
He asked me to go to this little soiree with him on Saturday to the aquarium,'cause that's where he used to work, and then yesterday he drops, like he mentions that Rick hit on him last summer.
Cumartesi akşamı için, eskiden çalıştığı..... akvaryumdaki partiye beni davet etti. Dün de, belli belirsiz Rick'in geçen yaz ona asıldığını ima etti.
Well, actually, after an unusually protracted game of duelling date books, Niles and I have set upon a mutually acceptable evening for an intime soiree.
Ajandalarımızın düellosundan sonra Niles'la "intime soiroe" için ikimizin do boş olduğu bir akşam bulduk.