Spoke Çeviri Türkçe
14,178 parallel translation
When was the last time you spoke to him?
Onunla en son ne zaman konuştun?
I spoke to a friend in Dade County.
Dade County'deki bir arkadaşımla konuştum.
He spoke to me.
- Benimle konuştu.
He spoke to me.
Benimle konuştu.
Spoke to you when, Agent Mulder?
Sizinle ne zaman konuştu Ajan Mulder?
He spoke to me. In Arabic.
Benimle Arapça konuştu.
All the witnesses I spoke to have consistent accounts.
Konuştuğum tüm tanıklar tutarlı ifadeler verdi.
I dumped him because he licked his lips too much and I didn't like how he spoke to waiters.
Dudaklarını çok yalıyordu ve garsonlarla konuşma şekli hoşuma gitmiyordu.
You spoke well today.
* You spoke well today.
- And he spoke both?
- İki dili de bilir miydi?
I spoke to my lieutenant.
Teğmenimle konuştum.
I spoke with the man this morning.
Adamla bu sabah konuştum.
I spoke to a witness, gave me a new lead.
Görgü tanığıyla konuştum, bana yeni bir ipucu verdi.
Think of how many science fiction stories in that decade and the decades preceding where you'd meet aliens, and the aliens spoke English.
O yıllarda ve öncesinde kaç bilim kurgu hikayesinde karşılaşılan uzaylıların İngilizce konuştuğunu düşünsenize.
Presumed boyfriend hopeful Josh Greenberg spoke out about the controversy this morning while on a fact-finding trip in Iowa.
Erkek arkadaş adayı umut dolu Josh Greenberg bugün gerçekleşen Iowa mitingi sırasında bazı önemli açıklamalar yaptı.
He spoke last night.
Dün gece konuştu.
At the EEOC, I saw women have their lives ruined because they spoke out against a manager at a diner.
EEOC'de ( Eşit İstihdam Fırsat Komisyonu ) yöneticileri aleyhinde konuştukları için, hayatları karartılmış kadınlar gördüm
I just spoke with Mrs. Thomas. He's writing an affidavit.
Bayan Thomas ile az önce görüştüm, Yeminli ifadesini yazıyormuş.
He spoke about acts that he had seen in pornographic films involving such matters as women having sex with animals and films showing group sex or rape scenes.
Porno filmlerde gördüğü, kadınların hayvanlarla yaptığı, cinsel ilişkiler, grup seks ya da tecavüz gibi konulardan bahsediyordu.
And he also spoke of the pleasures he had given two women with oral sex.
Ve iki kadınla yaptığı ilişkiden bahsetti Oral seks yaparak.
- uninvited, spoke in general terms, but then tried to move the conversation over to the prospect of me dating him.
- davet edilmeden, genel anlamda konuşurken, konuyu bir anda, onunla çıkmaya getirirdi.
We spoke earlier.
Daha önce aramıştım.
I spoke with Peter Gramercy, off the record.
Peter Gramercy ile konuştum, gizli olarak.
- We spoke on the phone.
- Telefonda konuşmuştuk.
We spoke for 30 minutes, they seem like reasonable folks.
Yarım saat konuştuk, mantıklı insanlar gibi görünüyor.
I spoke to the judge, no judicial psych hospital, no jail, but no more mischief!
Hakimle konuştum akıl hastanesi yok, hapis yok, ama yaramazlık yapmak da yok!
You spoke with passion about the rights of all men today, but your words fell on deaf ears.
Bugün bütün insan hakları hakkında tutkulu bir konuşma yaptın ama sözleriniz bir kulaktan girdi diğer kulaktan çıktı.
I don't think we ever spoke before.
Daha önce konuştuğumuzu sanmıyorum
Barely spoke to anyone, except the hosts.
Ev sahipleri dışında kimseyle konuşmazdı.
We spoke on the phone, I'm Amanda.
Telefonda konuşmuştuk, ben Amanda.
- She spoke French?
- Fransızca biliyor muydu?
We spoke earlier.
Konuşmuştuk.
We spoke on the phone.
Telefonda görüşmüştük.
Just to me when we spoke, it did sound like a guy crying out for help.
Konuştuğumuzda bana yardım için ağlayan bir adam gibi geliyor.
Thorn will never know we spoke.
Thorn konuştuğumuzu bilmeyecek.
I spoke to the vic earlier that day.
Kurbanla o günün sabahı konuşmuştum.
I also spoke to a Charles Powell.
Aynı zamanda Charles Powell'la da konuştum.
- He spoke to that detective about you.
- Dedektife senden bahsetti.
And they, uh, they spoke in unison, but like it was coming from one mind.
Hep bir ağızdan konuştular, ancak sanki tek bir zihinden geliyor gibiydi.
- You spoke to the butterfly?
- Kelebekle mi konuştun?
Spoke with his head up his ass.
Tam bir pislikti.
You spoke with him?
Onunla konuştun mu?
Hey, uh, we spoke today at Club Neolution.
Bugün Neoevrim Kulübünde konuşmuştuk.
He spoke smoothly, and I didn't speak at all.
O güzelce konuşurdu, bense tek kelime etmezdim.
Well, we only spoke briefly on the phone, but, in essence...
Telefonda kısaca konuştuk ama kısaca anlatırsak...
I just spoke with my mom.
Şimdi annemle konuştum
I heard you spoke to Cornell earlier.
Öncesinde Cornell ile konuştuğunu duydum.
Taylor's counselor, Ms. Reid, and I spoke with him.
Taylor'ın danışmanı, Bayan Reid, onunla konuştum.
At least now I understand why we never spoke after she returned from this... dreadful place.
O korkunç yerden... Döndükten sonra neden... Hiç konuşmadığımızı sonunda anladım.
I didn't get a chance to say the words you spoke at Abbie's service were quite lovely...
Sen konuşurken, söylemeye fırsat bulamadım. Abbie'nin hizmeti oldukça iyiydi...
What do you mean he spoke to you?
Seninle konuştu da ne demek?