Stabbed Çeviri Türkçe
4,422 parallel translation
So judging by the angle and the depth of the wound, I would guess that it was you that stabbed Tyler in the back to stop him from throttling Barry here.
Bu açıdan ve yaranın da derinliğine bakılırsa Barry'yi boğmaya çalışan Tyler'ı durdurmak için arkasından kılıcı saplayan sendin.
The second was the honor of America, that we would not be seen at the final agony of South Vietnam as having stabbed it in the back.
İkincisi ise Amerika'nın itibarıydı, sırtından bıçaklandığında Güney Vietnam'ın son çırpınışı olarak görünmüyordu.
Yeah, apparently he was stabbed with a poison spike.
Vücuduna zehirli keskin bir nesne saplanmış.
Murderers, not "I stabbed my husband of 20 years with a letter opener"
"20 yıllık kocamı bir mektup açacağı ile bıçakladım" olmaz
- My father was stabbed.
- Babam bıçaklandı.
When she stabbed you, I was scared.
Seni bıçaklayınca çok korktum.
He got stabbed by Liv's mom when he lured her here.
Buraya gelip Liv'in babasını bıçaklamış.
He's stabbed.
Bıçaklanmış.
He got stabbed in the back of the head at a strip club, is what happened to him.
Bir striptiz kulübünde başının arkasından bıçağı yedi, olan bu.
Okay, so they had a confrontation, and Gordon stabbed Jake?
Pekâlâ, kavga ettiler ve Gordon Jake'i bıçakladı mı?
Then you stabbed him.
Sonrasında onu bıçakladın.
I still can't believe I stabbed my own father.
Babamı bıçakladığıma hala inanamıyorum.
After all, wasn't it you who then stabbed your sister?
Demem o ki, sonradan kardeşini bıçaklayan sen değil misin?
They were stabbed themselves.
Kendilerini bıçakladılar.
In a tragic scene described by one investigator... as reminiscent of a horrific occult ritual... a man and his wife were brutally stabbed to death... by their estranged daughter, Annabelle Higgins, and her unidentified boyfriend.
Bir müfettişin korkunç bir tarikat ayinini andırdığını söylediği trajik bir olayda bir adam ve karısı, onlardan uzak yaşayan kızları Annabelle Higgins ve kimliği belirsiz erkek arkadaşınca bıçaklanarak öldürüldü.
They stabbed me in the back, and now you're- -
- Beni zamanında sırtımdan vurdular, şimdi de...
He told us Anderson stabbed Yamada to death with his own knife. Mm-hmm.
Bize, Anderson'un, Yamada'yı onun kendi bıçağıyla öldürdüğünü söylemişti.
Water, hairy spiders, being stabbed in the head, and, uh, raisins.
Su, kıllı örümcekler, kafadan bıçaklanmak, ve uh kuru üzüm.
Jafar... he stabbed her right in front of me, put me heart back in me chest, and made me watch her die right there on the ground.
Jafar... onu gözümün önünde bıçakladı kalbimi yerine koydu ve onun can çekişini izletti.
A few months ago this little girl... 12-year-old girl... She got stabbed in front of me.
Birkaç ay önce 12 yaşında küçük bir kız gözlerimin önünde bıçaklandı.
She was stabbed to death, her throat slit, just like the other women that you killed.
Ölümüne bıçaklanmış, ve onun boğazı öldürdüğün diğer kadınlar gibi kesilmiş.
Did he mention he only fell down the stairs after he stabbed me in the chest 47 times?
Benim yüzümden düştüğünü mü? Bunun, beni göğsümden 47 defa bıçakladıktan sonra gerçekleştiğini de anlattı mı sana?
And she told me that you, like, stabbed her in the chest 47 times.
Evet, tamam, onunla tanıştım, tamam mı?
Is that what she told you? I stabbed her?
Ve bana onu göğsünden 47 defa bıçakladığını anlattı.
I'm sorry I stabbed you in the chest a couple of times.
Seni zehirlemeye çalıştığım için üzgünüm.
Maybe it had something to do with what stabbed her.
- Belki onu bıçaklayan şeyle ilgisi vardır.
You stabbed our truck!
- Kamyonetimizi bıçakladın!
Then you stabbed our truck!
Sonra sen de bizim kamyonetimizi bıçakladın.
Odin hung himself from a tree and a pagan servant stabbed him in his side with a spear, just like the Romans did to Christ.
* Odin hung himself from a tree * and a pagan servant stabbed him in his side with a spear, * just like the Romans did to Christ.
And the devil that murdered her, I stabbed him with the same knife
Onu öldüren iblisi buldum ve aynı bıçakla onu öldürdüm.
Aah! He just stabbed me.
O şeyi bana sapladı.
Was it my word or the violent psychopath who stabbed me with a syringe?
Benim sözlerim mi yoksa bana şırıngayı saplayan o saldırgan psikopat mı?
One of our people was stabbed by a Grounder.
Bir kişi dünyalı biri tarafından bıçaklandı.
According to his case file, did five months for robbery, then he was found on a tennis court in the valley stabbed to death and rolled in a plastic couch cover two days after he was released from County jail.
Dava dosyasına bakılırsa, soygundan beş ay yatmış. İlçe hapishanesinden salındıktan iki gün sonra vadideki bir tenis kortunda bıçaklanarak öldürülmüş ve plastik bir kanepe kılıfına sarılmış halde bulunmuş.
Jackson was stabbed three times?
Jackson üç kez mi bıçaklanmış?
You think these guys were stabbed to death as some kind of signal?
Bu adamların bir çeşit işaret olsun diye mi bıçaklanarak öldürüldüğünü düşünüyorsunuz?
Something to make me not feel like I'm being stabbed repeatedly by a small army of knife-wielding Neo-Nazis. Yeah.
- Evet.
Cas... Castor stabbed me with a blade... coated in Atrian poison.
Castor beni bir hançerle bıçakladı üzerinde Atrian zehri olan bir bıçak.
Stabbed the mayor.
Belediye başkanını bıçakladı.
and then they snuck up on him, and then they stabbed him, dead!
* and then they snuck up on him, * and then they stabbed him, dead!
- Anyone get stabbed?
- Biçaklanan oldu mu?
What are you saying? He actually stabbed someone?
Birisine mi sapladı?
The evidence Mr. Bray discovered suggests that Colin was stabbed in the heart.
Bay Bray'in bulduğu kanıta göre Colin kalbinden bıçaklandı.
He stabbed a goddamn crippled guy in the leg.
Sakat bir adamı bacağından bıçakladı.
4 of the prostitutes were stabbed and 4 were strangled, and the unsub alternated between kills.
4 fahişe bıçaklanmış ve 4 fahişe boğulmuştu ve şüpheli cinâyetleri değişimli işledi.
One stabbed, one strangled.
Biri bıçaklanmış, biri boğulmuş.
Only one victim, but he strangled her and then stabbed her.
- Tek kurban ama onu boğup bıçaklamış.
- I stabbed you.
- Seni bıçakladım.
Both stabbed to death.
İkisi de bıçaklanarak öldürülmüş.
- Did she mention that I only stabbed her after she tried to poison me?
Onu göğsünden bıçakladığımı mı anlattı? - Evet, öyle.
- She stabbed me in the brain.
- Beni beynimden...