Stains Çeviri Türkçe
1,019 parallel translation
What are those stains?
Şu lekeler ne?
Though I have waded through endless mires of battle dead, these blood stains never fail to chill my spine.
Savaş alanında birçok ceset gördüm fakat bu odadaki kan lekeleri iliklerimi donduruyor.
No stains, no fumes, no ugly splatter.
Leke yok, duman yok, ne de çirkin atışmalar.
First to determine if the stains were human blood, then to classify it by group or type.
İlk olarak, lekelere insan kanının sebep olup olmadığına bakıldı. Sonra grup ya da türüne göre sınıflandırıldı.
Inspector, when you questioned the prisoner as to the stains on his jacket, did he not show you a recently-healed scar on his wrist, - saying he had cut himself slicing bread?
Müfettiş, mahkumu ceketinde bulduğunuz kan lekeleri konusunda sorgularken size bileğindeki kısa süre önce iyileşmiş ve mutfakta ekmek keserken oluşan yarayı göstermedi mi acaba?
- However, if the prisoner's blood were also of this same group, then the stains on his jacket may well have resulted from the household accident he described to you.
- Ne var ki, eğer mahkumun kanı aynı şekilde, aynı gruptansa, ceketindeki kan lekeleri size anlattığı gibi evinde meydana gelen kazadan da kaynaklanmış olabilir.
Not for the poor. It stains a house to have these people.
Fakirlere değil.
" Are you bothered by unsightly blood stains?
" Hoş olmayan kan lekeleri sizi rahatsız mı ediyor?
" Are telltale stains hurting your social life
" dedikodu lekeleri sosyal yaşamınıza mı zarar veriyor
On reading the label, I discovered that actually Vampire does not claim to remove blood stains, it merely changes them into gravy stains.
Etiketi okuyunca, fark ettim ki, aslında Vampir kan lekelerini çıkardığı iddiasında değilmiş, kan lekelerini sadece sos lekelerine çeviriyormuş.
I'll show you the stains.
Lekeleri göstereyim.
Yes, to boil water to get the coffee stains out of my dress.
Evet. Elbisemdeki kahve lekesini çıkartmak için su kaynatacaktım.
Some peopΙe cope with stains better than others.
Bazı insanlar lekelerle başa çıkmayı diğerlerinden daha iyi beceriyor.
You do not clean stains on the clothes one is wearing.
Birinin kıyafetleri üzerindeyken leke temizlenmez.
Coffee stains must be cleaned right away, so go to your room and give the trousers to Rita.
Kahve lekesi hemen temizlenmelidir. Odana git ve pantolonunu Rita'ya ver.
You're cutting your feet, leaving blood stains on the floor.
Ayağını kesiyorsun, yerde kanlı lekeler bırakıyorsun.
Oh, Lord, you've got blood stains on it.
Tanrım, üzerinde kan lekesi var.
I gotta do something besides sit at a desk and count the ink stains on the blotter.
Masa başında oturup mürekkep lekelerini saymanın dışında bir şeyler yapmalıyım.
He couldn't stand having stains on his shoes.
Ayakkabısında leke olmasına dayanamıyordu.
Stains on your hands, carbon stains.
Elinizde lekeler var, karbon lekeleri.
Chocolate ice cream stains.
Çikolatalı dondurma lekesi.
Blood stains, group'O', rhesus-positive... identical with deceased.
Kan lekeleri,'O'grubu, rh-pozitif... ölen ile uyuşuyor.
And no sweat stains.
Ayrıca ter izi de yok.
* - The enzymes don't erase the stains, they devour them.
İçindeki enzimler lekeleri silmez, resmen yok eder.
* - Because the enzymes don't erase the stains, they devour them...
İçindeki enzimler lekeleri silmez, resmen yok eder.
On the ground floor an irregular trail of blood stains from the service door at the rear to within 10 feet the front window.
Zemin katta, arka servis kapısından ön pencereye kadar 3 metre boyunca düzensiz kan lekeleri var.
The blood stains are of the same group as Monica Ranieri's from which we deduce the murder was wearing it at the time.
Eldivendeki kan Monica Ranieri'ninki ile uyuşuyor. Buradan katilin cinayet esnasında bunları giydiğini çıkarabiliriz.
I'm so worried about my nicotine stains.
Nikotin lekelerim canımı çok sıkıyor.
Blood stains?
Kan lekeleri?
The German culture would be purged of it stains Jewish and bolchevista.
Alman kültürü, Yahudi-Bolşevizm illetinden derhal kurtulmalıydı.
Yes, she's dead. Red stains!
- Evet, ölmüş ; kırmızı lekeler.
- Yes for washing away the stains of the past, and for bringing new life.
- Evet geçmişin lekelerini yıkamak ve yeni bir hayata başlamak için.
We started checking out French restaurants... because we found garlic stains on Mr. Dudek's shirt.
Fransız lokantalarını araştırmağa başladık, çünkü Bay Dudek'in gömleğinde sarımsak lekeleri bulduk.
I hope there won't be any stains on the carpet.
Umarım halıda leke kalmaz.
- But it's making stains.
- Ama leke yapıyor.
It stains.
Leke yapar.
Water stains.
Su lekeleri.
No water stains on the muleta.
Şalda hiç su lekesi bulunmuyordu.
How is it with stains?
Lekeleri temizliyor mu?
We don't want any stains on it.
Üzerinde leke olmasını istemeyiz.
Physiological disaster... there'll be some reddish brown stains on the underpants yesterday.
Fizyolojik bir felaket. Dünkü iç çamaşırımda kırmızı kahverengi kan lekesi olacaktı.
Some stains don't come out.
Bu sana daha temiz olmayı öğretir.
But there might be semen stains.
Ama sperm lekesi olabilir.
Look at these stains.
Şu lekelere bakın.
Grass stains, I don't know all what kind of stains.
Çimen lekeleri ve daha bilmediğim her tür leke vardı üzerinde.
No stains, no...
Leke olmasın, olmasın...
It'll make stains.
Leke bırakacak.
You can tell by the stains in the back seat. Look at this.
Arka koltuktaki lekelerden anladım.
Red stains?
Kırmızı lekeler.
Same red stains.
- Aynı kırmızı lekeler.
This lair, this cupboard like garret which never loses your smell, with its bed into which you slip alone, its shelf its linoleum, its ceiling whose cracks you have counted a thousand times, the flakes, the stains,
Bu sığınak kokunu hiç kaybetmeyen yatağına yalnız başına sokulduğun bu yüklükten bozma çatı katı..