Starving Çeviri Türkçe
5,064 parallel translation
God i am starving.
tanrı açlıktan ölüyorum.
I'm starving!
- Açlıktan ölüyorum.
I'm starving.
Açlıktan ölüyorum.
My people were starving while you were growing fat.
Siz şişmanlarken benim insanlarım açlıktan ölüyordu.
Problem is your brain thinks you're starving.
Problem ise beyninizin açlıktan öldüğünüzü sanması.
I'm fucking starving.
çok acıktım.
Hungry? Why don't you try "starving."
Aç mısın? "Karnım kazınıyor" desek daha doğru olur.
They're starving.
Çok açlar.
The kids whose fathers are in prison, whose mothers now taken to drinking a moonshiney-type palm wine, so they're alcoholics, they're out of the picture, and these kids are starving.
Çocuklar. Babaları hapsi boylayan,... anneleri kaçak palmiye şarabı içmek zorunda kalan çocuklar. Bu yüzden alkolik oluyorlar, hayattan kopuyorlar, ve çocukları açlıktan ölüyor.
I'm starving.
Çok acıktım.
Then I realized there's not much heroic about sitting in a raft and starving to death.
Salda oturup açlıktan ölmenin pek kahramanca bir tarafı olmadığını sonradan anladım.
"The starving and the thirsty hold their breaths."
# Açlıktan ve susuzluktan nefesi kesilmiş. #
Even if you were starving.
- Açlıktan ölsen bile.
Starving.
Açlıktan.
- I'm starving.
- Açlıktan ölüyorum.
Oh, God, was I starving.
Tanrım, acıkmıştım.
I smell pizza, I'm starving...
Açlıktan ölüyorum.
Hey, I'm starving.
Açlıktan öldüm.
Yeah, Val, I'm starving.
Evet, Val, çok acıktım.
Come on, you gotta be done starving yourself. The wedding's over. Good point.
hadi ama, kendini açlıktan öldürtmeyi bırak düğün artık bitti iyi yakaladın.
I'm starving.
- Açlıktan geberiyorum.
I'm starving...
Açlıktan ölüyorum...
I just had to leave because I'm starving.
Ama çok acıktım, o yüzden erken çıktım.
I'm starving.
Kurt gibi acıktım ben ya.
I'm starving.
Açlıktan öldüm.
I'm starving.
- Çok açım.
I hear that absolutely everyone here is-is starving to death.
Duydum ki, İstisnasız buradaki herkes açlıktan ölüyormuş.
And you have 16 million people who are starving?
Ve 16 milyon insan açlıktan kırılıyor öyle mi?
I found them wandering the tunnels, starving.
Tünellerde aç bir şekilde dolanırlarken bulmuştum.
- I'm starving!
- çok acıktım!
When Storm's End was under siege and I was starving, Stannis boiled soup for me from books.
Fırtına Burnu kuşatma altındayken ve ben açlıktan ölürken Stannis kitaplardan çorba yapmıştı.
I'm fucking starving.
Açlıktan geberiyorum.
Are you the new cook? I'm starving.
- Yeni aşçı siz misiniz?
- It's not even 11 and I'm already starving.
Saat daha on bir bile değil ve çok acıktım.
How about I bring a starving African kid in here have him watch you take a picture of your gourmet burger with your fucking iPhone?
Sen telefonunla hamburgerinin resmini çekerken, buraya açlıktan ölen Afrikalı bir çocuk getirmeme ne dersin?
Your country is starving, Colonel and it's full of corrupt people.
Senin ülken aç ve ahlaksız insanlarla dolu Albay.
I'm starving.
Çok açım.
You poor kids must be starving.
Acıkmışsınızdır.
Fine. But I'm starving.
Tamam ama açlıktan ölüyorum ben.
Oh. I am starving.
- Açlıktan ölüyorum.
Well, it's harder to keep an active VP out of the press than in it, but it's possible if we give the media just enough to keep them from starving.
Tabii, aktif bir başkan yardımcısını basından uzak tutmak, içinde tutmaktan daha zor olacaktır, ama eğer medyaya onları aç bırakmayacak kadarını verirsek bu mümkün.
- Who else is fucking starving?
- Başka kim açlıktan ölüyor?
Oh, thank you. I'm starving.
- Teşekkür ederim.
You know, everyone I know here is starving.
Buradaki insanlar açlık içindeler.
While we were all starving, even while my brother was starving!
- Bu da ne demek? - Biz açlıktan ölürken, kardeşim bile açlıktan ölürken...
Romance wont'keep you from starving.
Romantizm seni açlıktan kurtaramaz.
Last time they were here, they said they had been starving for days.
Buraya son geldiklerinde açlıktan ölüyoruz demişlerdi.
You must be starving.
Kusura bakmayın canım.
I'm starving.
- Açlıktan ölüyorum.
How far is the hotel? I'm starving.
Çok acıktım.
I am starving.
Açlıktan geberiyorum.