Stretch Çeviri Türkçe
3,832 parallel translation
Okay, that is a stretch, Frodo.
Bu biraz abartı oldu, Frodo.
That's still over a 10-mile stretch.
Ama yine de 16 kilometrelik bir yol eder.
I just needed to stretch, but I liked the sound of that...
Aslında ben de uyumak istiyordum ama bunu bir de senden duymak istedim.
You can stretch, toss and turn, you do anything you want.
Gerinebilir, yatakta dönüp durabilir,... istediğin her şeyi yapabilirsin.
Come on, stretch'er down now ladies.
Şimdi esneyelim hanımlar.
Go stretch your legs, get a coffee.
Gidin bacaklarınızı açın, kahve filan alın.
I want to stretch my legs.
Bacaklarımı açmak istiyorum.
Twenty-block stretch in the Lower West Side.
Lower West Side'da 20 blok boyunca.
Now, I know full well that gender confusion is the liberal media's new darling, bored with drowning the nation's airwaves with tinny sitcoms so gay that you have to stretch a dental dam over your television set
Şimdi, kendini karşı cins gibi hissedenlerin liberal medyanın yeni bebeği olduğu biliyorum. Ulusal yayını öyle homo komedi dizileriyle doldurdular ki, güvenli bir şekilde izleyebilmek için televizyonumuzun üstüne prezervatif takmamız gerekiyor.
Stretch it out.
Kolları uzatın.
See, they stretch.
Görüyor musun nasıl esnekler.
Back off, stretch, I saw her first.
Hop bakalım, deve. Önce ben gördüm.
Uh... that's a stretch.
Bu biraz abartılı oldu.
Right, right, so, maybe... the buyer offers to drive the victim to the hospital, kills him along this deserted stretch of road.
Doğru, doğru, bu yüzden belki de..... alıcı, kurbanı hastaneye götürmeyi teklif etmiş, yolun ıssız bölümünde öldürmüştür.
No, you can't stretch this crap into a three-parter.
Hayır, böyle bir saçmalığı üç bölüme uzatamazsınız.
Don't stretch out the sleeves.
Kollarını çekiştirme.
And you won't have any stretch marks.
Ayrıca, sende doğum izi olmayacak.
Most of that is Siberia, the vast stretch of forests and mountains once known as "Sib Ir" - "the sleeping land".
Büyük bölümü, göz alabildiğine uzanan geniş ormanları ve bir tanesi "Sib Ir" yani "Uyuyan Toprak" olarak bilinen dağlarıyla Sibirya'dır.
We all need to stretch sometimes.
Zaman zaman hepimizin esnemesi gerekir.
What makes you so sure that Riley's manager staged the shooting? Seems like a bit of a stretch.
Riley'nin menajerinin ateş etme olayını tezgâhladığına inanmanı sağlayan şey ne?
And get this, he just did a six-year stretch for burning down his apartment in an insurance fraud scheme.
Ayrıca adam evini yakıp sigorta sahtekarlığından altı sene içeride yatmış.
Okay, I know this is a total stretch, But what else do we have to do?
Tamam, oldukça abarttığımızın farkındayım, ama yapmamız gereken başka ne var ki?
Whatever stretch the almighty has in mind for you to now lead this great land... Be it a week, a month, or longer... You were put here for a purpose, sure as he made the world.
Bu büyük ülkeyi bir hafta mı, bir ay mı yoksa daha uzun süre mi yönetirsiniz bilmem ama yüce Tanrım sizi bu konuma belli bir amaç için getirdi.
"How to make him love your stretch marks."
"Çatlaklarınıza nasıl aşık edersiniz"
Snotlout comes down the final stretch.
Snotlout final bölümüne geliyor.
Now that we're in the home stretch, I'll be switching to hourly updates.
Evdeki hatırlatmaları her saat güncelleyeceğim.
Stretch it out.
Esnet bakalım.
Boundless and bare, the lone and level sands stretch far away.
Sınırsız ve çırılçıplak... Yalnız ve sahil çok uzaklara uzanıyor.
We'd stick a D notice on it and you'd be looking at a nice long stretch for breaching official secrets.
Üstüne D etiketi koyardık. Sen de uzun, güzel bir sansür bandına bakar dururdun.
Hey you bastards! I didn't stretch beforehand so I got hit a few times.
Güzel yüzünü gördüğümde kalbim, kalbim küt küt atıyor.
You're getting far away from me as much as I stretch my hands out.
~ Ellerimi ne kadar uzatsam da benden uzaklaşıyorsun. ~
Gellhorn's a real thoroughbred, but she's skittish in the stretch.
Gellhorn gerçek bir safkan ama düzlükte ürkek.
Stretch your arms out for me, sir.
Kollarınızı kaldırır mısınız, lütfen?
You're on, Stretch.
Varım sırık.
See, Slim Jay and me, we done assigned ourselves protection this here stretch of the border.
Sıska Jay ve ben kendimizi bu sınırları korumaya adadık.
I seem to do quite well for a stretch, and then at the end of the sentence, I say the wrong cranberry.
Bir süreliğine gayet iyi gidiyordum. Ama cümle sonunda yanlış kelimeyi hopluyorum.
Tomorrow we will run faster, stretch out our arms farther...
Yarın gelir daha hızlı koşarız, kollarımızı daha ileri uzatırız.
If I stretch any further, I feel like bones will poke out of my fingertips.
Biraz daha esnetebilirsem eğer,... kemiklerim parmak uçlarımdan çıkacakmış gibi hissediyorum.
Let's stretch.
Esneyin.
Yep, don't want any stretch marks.
Evet, çatlaklarınız olsun istemezsiniz.
You know, a place you can really stretch your legs.
Bilirsin işte ayaklarını gerecek bir yer.
"that we have covered a stretch of our life,..."
"... hayatımıza sahnelik eden bir yere gittiğimizde... "
"that we have covered a stretch of our life,"
"... hayatımıza sahnelik eden bir yere gittiğimizde... "
Look at her stretch.
Bak nasıl geriniyor.
Right here, this stretch of Northwood, where it used to be called the street-racing capital of the world.
Burası, Northwood'un ıssız yerleri eskiden sokak yarışlarında dünyanın merkeziydi..
This will not stretch to another season.
Bu diğer mevsime dayanmaz.
We're in the home stretch.
Son düzlüğe girdik.
Stretch out the tube, end to end. 13 football fields.
Boruyu düzleştirirsen boydan boya 12 futbol sahası ediyor.
Hey, Stretch, get your own slimy rock.
Hey, uza, git kendi yosunlu taşını bul.
Eggs! Wreck em and stretch em!
Thomas, Büyük boy rakun porsiyonu!
"Wreck em" means scrambled, and "stretch em" means... add an extra egg.
Büyük boy rakun tabağı nedir? Yumurtayla yapılır.