Subtle Çeviri Türkçe
1,965 parallel translation
Much more subtle.
Daha zekice.
- You're real subtle.
- Çok kurnazsın.
Yeah, yeah, she's more subtle at it.
Evet, evet, o daha hoş.
That was subtle, but I like what we did there.
O gizli bir mesajdı ama bence çok iyi oldu.
I'm just saying you could try to be more alluring and subtle.
Diyorum ki biraz daha kendine güven.
Oh yeah. I'm the mysterious type all right. Nothing says subtle like an infected toenail in your Chapstick.
Güzel... gizemli olanı bulalım, ayak parmaklarıma bakmayacak bir salağı.
- Hey, never mind being subtle.
Utanmana hiç gerek yok
"The universe is full of obscure and subtle manifestations of energy."
"Evren karanlıklarla dolu ve zekice yapılmış bir enerji tezahürü var."
An understated ensemble that puts the "b" in subtle.
Olduğundan az gösterilen bir topluluk, zekalının ince söylenişi.
There's a "b" in subtle?
Zekada "k" ince miymiş?
A veteran reporter, quiet, subtle, discreet, good with details, careful to cover his tracks...
Eski bir muhabire, sessiz, ağzı sıkı, detayları iyi gören izlerini kaybetmekte dikkatli...
Be subtle about it.
Usturuplu davran.
There are subtle variations in even the simplest surgical...
En basit cerrahi müdahalede bile ufak farklılıklar...
What would a subtle variation be in my case, for example?
Benim durumumdaki ufak farklılık ne olabilir mesela?
A subtle, fragile harmony that is easily shattered.
Kolaylıkla kırılabilecek ince bir ahenge sahiptir.
Now I'll concede that it's subtle, it's clever.
Ustaca, akıllıca olduğunu şimdi kabul edebilirim.
And sometimes, it's not even that subtle.
Her zaman bu kadar ustaca yapılmış da olmuyor.
This woman's about as subtle as a gun.
Bu kadın, bir tilki kadar kurnaz.
I've been dropping all these subtle hints that I like you.
Senden hoşlandığımı gösteren küçük ipuçları verip durdum.
It's not very subtle either.
Hatta bu, gizli bile değil.
Subtle.
Kurnazca.
A more subtle device is the wireless key logger circuit.
Daha sinsi olan aygıt ise kablosuz klavye tarayıcısıdır.
After that, the search gets a little more subtle.
bu durumda, arayış biraz kurnazlıklara kaçar.
- Well, that was subtle.
- Bu akıllıcaydı.
The Lonely Maiden is marked by the subtle use of tone and mood to create a striking image of desperate longing and overwhelming passion.
Yalnız Bakire, ümitsiz hasret ve karşı konulmaz bir tutkunun çarpıcı bir resmini yaratmak için hafif ton ve ruh hali kullanımıyla ortaya çıkmıştır.
You whisk them together, and the acid in the vinegar works on the milk solids in the butter so that the butter, instead of melting, becomes this creamy, light, frothy, with kind of a fantastic subtle kind of...
İkisini çırpıyorsun bu arada sirkenin asiti tereyağdaki süt katmanını eritiyor. Böylece tereyağı pelteleşmek yerine, bu şekilde hafif, köpüklü bir kremaya... Nasıl desem?
Subtle.
- Kurnazca.
and Island : it's subtle, unknown.
Ve ada : Hoş ve meçhul.
Subtle distinction, but I'm a bit of a stickler.
Güzel ayrım, ama ben biraz titizimdir.
The odour of sanctity - that wondrous subtle scent rendered by the innocent and the saintly.
Masumluk ve azizliğin harikûlade kokusu olarak yorumlanmış, kutsallığın saygınlığı.
Now, the subtle but vital difference is that this epigram translates as "lies buried", as in "dead".
Şimdi küçük ama hayati fark, bu söz "gömülü olarak yatar" diye çevrilir, ölü gibi.
There's a subtle difference in each one.
Son derece güç algılanan bir fark.
It's subtle, but it's there.
Zor farkedilir ama vardır.
Then be a Iittle less subtle.
Az biraz nazik olacağım. Yaylan bakalım.
Nice. Very subtle.
Güzel, çok ince.
I was... only the spotter a subtle movement like that could only be perceived by the sniper, not the spotter.
Ben sadece gözcüydüm. Bu kadar ince bir hareket sadece keskin nişancı tarafından algılanabilirdi, gözcü tarafından değil.
I don't think it's very subtle.
Çok derin değil, değil mi?
So much for subtle wit, Gage.
- Yeter bu kadar konuşma.
Very subtle.
Çok akıllıca.
Subtle.
Zor.
And he's usually more subtle than that.
Genelde daha ince biridir.
All right, fine, so it's not exactly subtle,
Tamam, iyi, bu pek zekice değil.
You. Okay, next time, don't be so subtle, all right, Kitty?
- Gelecek sefer bukadar ince düşünme tamam mı Kitty?
subtle as always, I see.
Her zamanki gibi kurnazsın.
Two subtle clues, six years apart, that's hardly compelling evidence.
Aralarında altı yıl olan iki zayıf ipucu-Bu biraz zorlama bir kanıt.
Argentina was just a bit less subtle.
Arjantin'dekiler biraz daha az nazikti.
Between you and me, I could use a little work on that subtle thing.
Aramızda kalsın ama bunun üzerinde biraz daha çalışmalıyım.
I got it. I need to mention the park and in a very subtle way,
Parktan bahsetmeliyim ama bunu kurnazca yapmam lazım.
Its taste is elegant and subtle.
Tadı çok güzel ve tatlı olur.
Not very subtle.
Pek zekice olmaz.
- Maybe you were too subtle.
Öyle mi dersin?