Sunshine Çeviri Türkçe
3,113 parallel translation
MORNING, SUNSHINE.
- Günaydın - Günaydın güneş ışığım.
I'd back up out of my face, sunshine.
Yüzüme parlamaktan vaz geç, günışığı.
You know, bring a little sunshine into her day.
Gününe neşe katmaya çalışmıştır işte.
The farmer, who depends directly on rain and sunshine and climate, must be a person of faith.
Yağmura, güneşe ve iklime güvenen bir çiftçi inanan birisiydi.
Hold your horses, sunshine.
Atlarının eyerlerini sıkı tut, gün ışığım.
A ray of sunshine.
Güneş ışığı gibiydi.
Morning, sunshine. Hey.
Günaydın güzelim.
I'll be a ball of sunshine once Damon gets a's stake back.
Damon Alaric'in kazığını geri alınca mutlu bir hâl takınırım.
Let her go... or little miss sunshine here gets it.
Onu bırak yoksa küçük kızın işi biter.
Hey. Heads up, Sunshine.
Buraya bak tatlım.
♪ And may sunshine and happiness surround you ♪
* Mutluluk ve neşe içinde olasın *
You all right, sunshine?
Sen iyi misin gün ışığı?
♪ Out came the sunshine and dried up all the rain... ♪
Güneş açmış Yağmuru kurutmuş
- Proper ray of sunshine.
- Güneş gibi sımsıcak.
Hello, sunshine.
Kalk bakalım, canım.
Damn it, man, we left a ray of Nigerian sunshine in here!
Lanet, burada Nijeryalı bir gün ışığı bıraktık!
Love comforteth like sunshine after rain.
Aşk, yağmurdan sonra gelen, güneş ışığı gibidir.
You're looking for the Sunshine Adult Day Care.
Günışığı Huzurevi'ni arıyorsanız kilisenin orada.
It's filled with sunshine.
Heryer günışığıyla dolu.
Aren't you a ray of sunshine.
Gün ışığı gibisin.
'Here's Heat's top tips to help you sizzle in the sunshine.
Heat'in tüyoları size nasıl bronzlaşacağınızı anlatıyor.
Plenty of sunshine.
Yeterince güneş ışığı var.
Mm. Morning, sunshine.
Günaydın, güzelim.
- Morning, sunshine.
- Günaydın tatlım.
Oh, you got that right, sunshine.
O konuda haklısın yakışıklı.
Hello, sunshine.
Selam ışığım.
Well, I'm sorry if I'm not all giggles and sunshine, But I am walking around with a pretty big secret. So what?
Peki, üzgünüm, fıkır fıkır, neşeli olamadıysam ama çok büyük bir sırrın yüküyle geziyorum.
Green grass, blue skies, sunshine.
Yemyeşil çimenler, mavi gökyüzü, güneşin parıltısı.
'I had entered a house in the dead of night,'and emerged into sunshine, leaving a new life behind,'and I wouldn't have changed my job for all the world.'
"Zifiri karanlıkta bir eve girdim,..." "... ve gerimde bir yaşam bırakarak gün ışığını çağırdım... " "... ve dünya için mesleğimi değiştirecek değildim. "
You must enjoy the sunshine, after living in India.
Hindistan'da yaşadıktan sonra gün ışığının tadını çıkarmalısınız.
You are my sunshine.
# Sen benim güneş ışığımsın #
My only sunshine.
# Benim tek güneş ışığım #
Don't take your sunshine away.
Güneş ışığını alıp gitme.
Hey, you worry about yourself, sunshine.
Hey, kendine dikkat et, tatlım.
Little sunshine. A little Vitamin D.
Biraz güneş yüzü görsün, D vitamini alsın.
Florida, sunshine state.
Florida'da. Güneşli Memleket'te.
♪ everything's ♪ ♪ coming up sunshine ♪ ♪ and Santa Claus ♪
Her yerde gün ışığı ve Noel Baba.
Good morning, sunshine.
Günaydın tatlım.
One minute, you're enjoying this amazing sunshine...
Bir an, güneşin tadını çıkarırken, bir anda...
Good morning, sunshine.
Günaydın birtanem.
You're a real ray of sunshine, as...
Harbiden güneş ışınları gibi...
It's about time you started answering some questions, sunshine.
Sorularıma cevap vermeye başlama vaktin geldi, gün ışığı.
Lied on me and robbed me of two decades of sunshine.
Yalan söyleyip beni 20 yıllık günışığından mahrum bırakmıştı.
There's the sunshine coming in.
Günışığı vuruyor.
Good morning, sunshine.
Günaydın, günışığım.
Well, you can take nice long walks out in the sunshine.
Dışarda güneş ışığında güzel ve uzun yürüyüşler yapabilirsin.
Save it, sunshine.
Bunları kendine sakla, güzelim.
$ 5,000 ain't gonna happen, sunshine.
5.000 dolar olmaz güzellik.
Well, aren't you a ray of sunshine on a stormy day.
- Şimşekli bir günde güneş ışınları değil misiniz?
We found them each other's ray of sunshine.
Birbirlerinin neşe kaynaklarını bulduk.
- You're my ray of sunshine, Cupid Me.
Sen de benim neşe kaynağımsın, Eros Eric.