Swimming pool Çeviri Türkçe
941 parallel translation
I should... put my radar to work in the swimming pool.
Radarımı havuza yerleştireceğim.
Hey, isn't there a swimming pool at the Kingdom hotel?
Krallık Otel'in havuzu var değil mi?
Doesn't it creep you out knowing that there could be something in the swimming pool?
Havuzla ilgili söylentilerden sonra ürpermiyor musun?
I bet he rented out the whole swimming pool so they could watch the fireworks alone.
Kapalı havuzda havai fişekleri izleyecek.
President Joo rented out the swimming pool... and I'm the one he's going to be meeting in two hours.
Başkan havuzu kapattı,... iki saat sonra buluşmamızı istedi.
Then... did he rent out the swimming pool for me?
Yani havuzu benim için mi kapattı?
Did he really rent out the swimming pool so that no one else can come in?
Kapalı olduğu için kimse içeri giremeyecek mi?
I'm here because there's a problem with the hotel swimming pool. I'm not here to play. Yes.
Otel havuzunda bir sorun çıktığı için geldim, eğlenmeye değil.
We should just take care of it while the swimming pool is empty.
Havuz boşken icabına bakalım işte.
So, she's not staying just in the swimming pool?
Havuzda kalmıyor muymuş?
If she's acting like a living person instead of a ghost then why is she doing in the swimming pool?
Hayalet değil de insan gibi davranıyorsa niye havuzda öyle bir şey yaptı?
I'll go down to the swimming pool and watch the fireworks with her.
Havuza gidip onunla izleyeceğim.
They even borrowed the whole swimming pool.
- Hatta yüzme havuzunu bile kapatmış.
This woman apparently drowned in the swimming pool, so when you check her lungs, see if there's any evidence of chlorine.
Bu kadın görünüşe göre yüzme havuzunda boğuldu, bu durumda ciğerlerini inecelerken, klor izi olup olmadığına bir bakıver.
Colonel MacFay? The swimming pool's on fire.
Albay MacFay, havuzda yangın çıkmış.
They may be down at the swimming pool.
Aşağıda havuzda olacaklardı.
Edward said they were at the swimming pool.
Edward, havuzda olduklarını söyledi.
Where's the swimming pool?
Yüzme havuzu nerede?
You must have a swimming pool.
Eminim bir tane vardır.
- Could I have the key to the swimming pool?
- Havuzun anahtarlarını alabilir miyim?
She just went downstairs to the swimming pool.
Az önce aşağıya havuza indi.
This nonsense about Miss Moore at the park and in the swimming pool... it's a deterioration of the mind, escape into fantasy.
Bayan Moore'la ilgili parkta ve havuzdaki saçmalıklar zihnin bozulduğunun, düş dünyasına kaçtığının göstergeleri.
I'll build a swimming pool for your goldfish.
Japon balığın için yüzme havuzu yapacağım.
- A swimming pool.
- Yüzme havuzu.
Why shouldn't one build a swimming pool?
Bir insan neden yüzme havuzu inşa etmesin ki?
I'd rather swim in the sea than in a swimming pool.
Bir yüzme havuzunda yüzmektense denizde yüzmeyi tercih ederim.
That's where we hope to have our new swimming pool.
Yeni yüzme havuzumuzu oraya yaptıracağız.
I'm a great believer in the swimming pool.
- Havuzları çok severim.
Did you know there's a swimming pool under this floor?
Kıskandın mı? Bu zeminin altında bir havuzun olduğunu biliyor musun?
Got no swimming pool Very few clothes All we earn are buttons and bows
Çok az kıyafetimiz var Üç beş kuruşa çalışıyoruz
There were specialists to take care of the grounds, the outdoor tennis court and the indoor tennis court, the outdoor swimming pool and the indoor swimming pool.
Tüm alanın bakımını yapmak için, açık hava tenis kortuyla ve .. kapalı tenis kortuyla, açık hava havuzuyla ve..... kapalı havuzla ilgilenmek için uzman görevliler vardı.
When we got here, we threw him in the swimming pool.
Buraya geldiğimizde onu havuza attık.
That's where they're going to build a new swimming pool.
Yeni yüzme havuzunu yapacakları yer işte burası.
The Lord was good to you, to set the swimming pool in your own front yard.
Tanrı size karşı cömert davrandı, tepenize para yağdırdı.
But my boss old J.B. Jeffries, he's got a fine swimming pool right here in town.
Oysa patronum ihtiyar J.B. Jeffries'ın, kasabada çok hoş bir yüzme havuzu var.
Charles tells me that they've even got a swimming pool.
Charles, yüzme havuzlarının bile olduğunu söyledi.
- Let's all go into the swimming pool.
- Havuza doğru gidelim.
I- - I fell into the swimming pool.
Havuza dLi § tLim.
Here around the swimming pool, I'd have meals ready for poor children.
Bu yüzme havuzunun etrafında, fakir çocuklar için yemek veriyorum.
You know the swimming pool, mister?
Yüzme havuzunu biliyor musun, bayım?
A lot of people around that swimming pool.
O yüzme havuzunun etrafında bir sürü insan oluyor.
That "swimming pool" is a water-hole, the only one around here.
Bu "havuz" buralardaki tek su kaynağı.
When a lifeguard has time off and goes to another swimming pool he's loco.
Bir can kurtaranın boş vaktinde başka bir havuza gitmesi. Delilik.
Who's the handsome young man who pushed Paulo into the swimming pool?
Paulo'yu havuza iten yakışıklı genç kimdi?
And I'll throw you in the swimming pool. To bed.
Yine de kıçınıza tekme atıp, sizi havuzda boğacağım.
Since she doesn't know that she's dead I think maybe she's just shoved people out of her way while swimming in the pool.
Öldüğünü düşünmediğinden yolunu açmak için insanları itiyor olabilir mi?
We have a pool in there and an instructor, and I go in swimming every day.
Evde havuz da var, yüzme hocası da. Her gün yüzüyorum.
We always play for money. Otherwise, it's like swimming in an empty pool.
Ama biz hep parasına oynarız....... Yoksa bu oyun, içinde su olmayan havuzda yüzmeye benzer.
And that beauty was swimming towards you in a pool with golden fish.
Ve bu güzellik, altın balık havuzda yüzüyor.
His wife had been sick for years. I was 16 when one day he came down to the pool and found me swimming.
16 yaşımdayken bir gün havuza geldi ve beni yüzerken gördü.
I'll move the guesthouse and put in a swimming-pool.
Misafirhane yerine bir yüzme havuzu yaptırıyorum.