Synthetic Çeviri Türkçe
872 parallel translation
It looks like a bacterial thread, but it's actually synthetic.
Bakteriyel bir iplik gibi görünüyor ama aslında sentetik.
Furthermore, I've found it's a synthetic virus created from scratch.
Ayrıca, sıfırdan yaratılmış sentetik bir virüs olduğunu keşfettim.
[Catalina] Keep in mind that synthetic viruses have no effect on cyborgs.
Sentetik virüslerin cyborglar üzerinde etkisiz olduğunu unutma.
Working hours, wage cuts, the synthetic food, the quality of the sawdust in the bread.
Çalışma saatleri, maaş kesintileri... sentetik yiyecekler, tuz ve ekmeğin kalitesinden dolayı.
- What they call synthetic pain.
- Sentetik ağrı diyorlar buna.
Stalled again, like a jeep on synthetic gas.
Yine suni benzin konmuş cip gibi yolda kaldım.
- You mean a synthetic?
- Suni bir bileşen mi?
At most, a synthetic beauty.
Olsa olsa sahte bir güzellik.
Leipzig is the enemy's largest synthetic-oil refinery.
Leipzig düşmanın en büyük suni petrol rafinerisidir.
They have the ability to produce food by means of synthetic sunlight.
Sentetik güneş ışığıyla yiyecek üretebiliyorlar.
Starship Enterprise diverted from scheduled course. Purpose : To confirm discovery by Dr. Thomas Leighton of an extraordinary new synthetic food which would totally end the threat of famine on Cygnia Minor, a nearby Earth colony.
Yıldız gemisi Enterprise'ın normal rotası Dr. Thomas Leighton'un yapmış olduğu bir keşfin onayı için değiştirildi açlık ve kıtlık tehdidine son verecek sentetik bir yiyecek hakkında
If the crew has to eat synthetic meat loaf, I want it to look like turkey.
Mürettebat yapay et yiyecek. Hindi gibi gözükmesini istiyorum.
Synthetic organs are in place.
Sentetik organlar yerinde.
If we can't find wood alcohol we'll have to use synthetic paint, it's different.
Metil alkol bulamazsak sentetik boya kullanmak zorunda kalacağız.
Even if she says it is all synthetic,
Her ne kadar tamamen sentetik olduğunu söylese de,
Myself, I just rush into the supermarket and buy... pre-fabricated, synthetic - any kind of stuff.
Ben ise, sadece süpermarkete gidiyorum ve alıyorum. Önceden hazırlanmış, sentetik... Bu tarz şeylerden...
It's all a synthetic plastic compound called polycron.
Sadece bir sentetik plastik türü ; plikron.
Your plastic home? Your conditioned air? Your synthetic clothes?
Sahte evler, klimalı hava, sentetik giysiler, hazır yiyecekler.
Dried, synthetic crap!
Kurutulmuş, sentetik çöp!
The dream of the alchemists, to make synthetic gold, has in the end to be tested by the reality of this pearl of gold that survives the assay.
Simyacının hayali olan yapay altın üretimi,... ortaya çıkan altının gerçekliğinde test edilir.
Synthetic footgear.
Sentetik ayakkabılar.
Forestry research here has shown That a wholly synthetic, soft-timber fiber Can be created, leaving the harder trees- -
Buradaki orman araştırması gösterdi ki sentetik yumuşak ahşap doku, sert ağaçları bırakarak yaratılabilir, mesela meşe, kayın, karaçam ve çamları, hatta her yıl yaprak döken bazı ağaçları.
Thus, after the direct practice of art has ceased... to be what is most eminent and this.. predicate has devolved to the theory as such, it now breaks off from the latter, insofar as synthetic post-theoretical practice... is constituted, which has as its mission, first of all, to be the foundation and truth of art,
Bu nedenle, sanatin dolaysiz uygulamasinin en seçkin etkinlik olmasinin sona ermesinin ve bu egemenligin de teoriye dönüsmesinin ardindan, teori de artik egemenligini, artik gelismekte olan teori sonrasi pratige birakmaktadir ; bu pratigin birincil vazifesi hem sanatin hem de felsefenin temelini
I'm gonna install an electronic, synthetic... laser moving image in livin'color.
Elektronik, yapay ve canlı renklerde hareketli lazer görüntüsü oluşturacağım.
Part of his uniform is made of animal skins and yet the combat jacket is a modern synthetic fibre.
Bu üniformanın bir kısmı hayvan derilerinden yapılmış ama montu sentetik elyaf.
It's a synthetic with holes for breathing.
Naylon döşeme üzerinde. Boğulmamanız için havalandırma delikleri açarız.
Well, it's the first true synthetic cortex.
İlk yapay korteks.
At the risk of being simplistic, what you're looking at is a quasi-neural matrix of synthetic RNA molecules.
Basitçe anlatırsak karşınızdaki sentetik RNA moleküllerinin yarı sinirsel metriksi.
In effect, it will function as synthetic spermatozoa.
Sonucunda yapay bir sperm görevini görecek.
That's the material synthetic fiber's reaction to the time warp :
Bu sentetik fiberin malzemesinin zaman kırılmasına gösterdiği tepki.
"Four slips, smooth, short, mustn't be synthetic fibre."
"Dört fanila, yumuşak ve kısa. Sentetik olmasın."
The production of synthetic gasoline is at a standstill.
Sentetik yakıt üretimi durmuş durumda.
Synthetic.
Sentetik.
You said it's synthetic.
Sentetik dedin.
Only good stuff. Synthetic cacao, margarine and saccharine.
En iyi suni kakao, margarin ve sakarin kullanıldı.
As you can see, the hair from Suzanne's wig is a coarse synthetic.
Gördüğün gibi... Suzanne'ın peruğundan aldığın parça kaba bir sentetik.
What about synthetic unity?
Sentetik birlik ne peki?
Lot Six was nothing more than a synthetic copy of pituitary extract.
Doğaüstü Güç ruhun sentetik kopyasından başka bir şey değildi.
We always have a synthetic on board.
Gemide her zaman yapay bir şey bulunur.
I may be synthetic, but I'm not stupid.
Yapay olabilirim ama aptal değilim.
- It tastes synthetic.
- Tadı.. ... sentetik.
A synthetic form of heroin.
Eroinin yapay bir türü.
IKKnow what I'm trying to figure? Why is a guy like that screwing with synthetic junk when he's got the real stuff?
Anlamaya çalıştığım şey böyle bir adam gerçeği dururken neden yapay olanını kullansın?
I'll check with Narcotics to see if any dealers are moving synthetic heroin.
Bakalım narkotik, yapay eroin satan birilerini biliyor mu?
See, we can either get out there, and we can make the kind of noise that's gonna wake this world from its stagnant slumber. Or we can bloat ourselves, like those who have gone before us on the synthetic pap sucked from the techno-tit of those who will lead us to their tyrannical bullshit our apathetic asses sometimes deserve.
Yani, ya bu dünyayı daldığı derin uykudan uyandıracak bir cümbüş kopartırız veya biz de bizi uyuşuk kıçlarımızın layık olduğu bir zorbalıkla yönetenlerin tekno-memelerinden emdiğimiz sentetik sütle semiririz.
Do you know what kind of business is the sponsor of this program? I think it's a synthetic foods company backed by Phezzan, but why...?
Shang-Tau Sektörünü görmezden gelip Geiersburg'un ele geçirilmesine yoğunlaşmalıyız?
Because anyone existing on 1,200 calories of artificial, synthetic, orange-flavoured waffle a day deserves a little treat.
Çünkü birisi 1200 kalorilik yapay, sentetik portakal tadındaki waffle ile yaşayabiliyorsa küçük sürprizleri hak ediyordur.
It's a synthetic, developed in our laboratories in New Jersey.
Sentetik, New Jersey'deki laboratuarlarımızda geliştirildi.
It reads as refined metals and other synthetic compounds.
Rafine metaller ve diğer sentetik bileşimler okuyorum.
While I didn't want to get too involved we found ourselves questioning the possibility of synthetic a priori judgments like in the Critique of Pure Reason.
Çok fazla derinlere dalmak istemesem de kendimizi Saf Aklın Eleştirisi'ndeki gibi sentetik apriori yargılarının olabilirliğini sorgular halde bulduk.
Oh... synthetic swill.
Sentetik arpa.