Syrup Çeviri Türkçe
1,315 parallel translation
Fried dumplings, shaved ice with green tea syrup, rice omelets
Kızarmış köfte,.. ... buzlu yeşil çay şurubu,.. ... pilav.
A fistful of sugar was next, followed with a shot of corn syrup.
Bir avuç dolusu şekerden sonra mısır şurubu ekledim.
Simmered tofu, maple syrup, white rice with seaweed dipped in soy sauce
... haşlanmış soya fasulyesi,.. ... pekmez,.. ... soya sosuna bandırılmış deniz yosunlu pilav.
Then you cover the floor with corn syrup, mixed with a little red dye.
Yerlere de kırmızı boya karıştırılmış mısır şurubu dök.
It's corn syrup and red dye.
Kırmızı boyalı şurup.
Would you allow me to cover your body in maple syrup?
Vücudunu akçaağaç şurubuyla kaplamama izin verecek misin?
Chocolate syrup, a six-pack of soda, a box of condoms.
Çikolata sosu. 6'Iı gazoz, bir kutu prezervatif.
Hey, guys, I got a work card hit off of that maple syrup print.
Selam, millet, reçel lekesi üzerinde bulduğumuz izlerden birinin işçi kayıtlarına ulaştım.
Glucose syrup.
Şerbetmiş.
Spec found codeine-based cough syrup in her blood, and trace levels of nicotine.
Uzman, kanında kodein bazlı öksürük şurubu ve nikotin izi buldu.
Corn syrup.
Mısır şurubuydu.
And I didn't put it under the glass, I know you hate it, I made sure... it didn't touch the syrup, that makes it sticky... and I didn't leave the last dollar in pennies...
Çünkü bundan nefret ettiğini biliyorum. Şuruba değmediğinden de emin oldum. Çünkü o zaman yapış yapış oluyor.
AND A SHOT OF COUGH SYRUP.
- Bir yudum da öksürük şurubu.
High fructose corn syrup, basically sugar.
Yüksek şekerli mısır şurubu, kısaca şeker.
Uh, high maltose corn syrup, another sugar.
Yüksek maltozlu mısır şurubu, başka bir şeker.
- Cough syrup?
- Öksürük şurubu mu?
There's maple syrup...
maple şurubu...
Maple syrup's being put on the chicken.
Maple şurubu tavuğun üstüne dökülüyor.
They call it cough syrup, cough medicine, cold and flu remiedy.
Ona öksürük şurubu diyorlar, grip ve soğuk algınlığı ilacı.
I'd rather talk to syrup.
Sosla konuşsam daha iyi.
Bob, could you pass the syrup?
Bob, sosu uzatır mısın?
You're gonna give her the syrup?
Ona sosu verecek misin?
The syrup we share every morning?
Her sabah paylaştığımız sosu?
The syrup that stands for everything that we are as a man and a woman?
Bizim, bir erkek ve bir kadın olarak olduğumuz her şey için orada duran sosu?
So midge wanted you to pass the syrup... and pam wouldn't let you.
Yani Midge sosu uzatmanı istedi... ve Pam izin vermedi.
Morning, everybody. I brought real maple syrup for the pancakes.
Krepler için gerçek akçaağaç pekmezi getirdim.
- Could you pass the syrup?
Çikolata sosunu alabilir miyim?
Chocolate syrup, cold milk. Spritz the seltzer until it foams up over the top. No.
Çikolata soslu, soğuk sütlü ve üzerine de köpürünceye kadar soda koyun.
Extra syrup.
Ekstra şerbet.
Only thing wet on that shit better be the syrup.
Islak tek şey şurup olmalı.
It's just corn syrup.
Bu sadece mısır şurubu.
Box, toaster, aluminum, maple syrup - No, I take that one back.
Tost Makinesi. Alüminyum. Akçaağaç Şurubu...
That's a little syrup spilled on the seat.
Pekala, koltuğun üzerine biraz sos döküldü.
Let's be from Vermont, and let's have an emerging maple-syrup conglomerate.
Vermont'tan geliyor olalım ve gelişmekte olan bir akçaağaç şurubu şirketimiz olsun.
We don't know anything about maple syrup.
Akçaağaç şurubu hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
I know everything there is to know about maple syrup.
Akçaağaç şurubu hakkında bilinmesi gereken herşeyi biliyorum.
I love maple syrup.
Akçaağaç şurubuna bayılırım.
I love maple syrup on pancakes.
Kekin üzerinde çok güzel olur.
Could you pop the syrup for me?
Benim için şurubu açar mısın?
What are you doing with the syrup?
Şurupla ne yapıyordunuz?
- Could you get my cough syrup?
- Tabi. - Bana öksürük şurubumdan alır mısın?
Pancakes and syrup.
Pan kek ve şurup.
There's a small red stain on the back where I once spilled cherry cough syrup.
Arkasında küçük ve kırmızı bir leke var. Oraya vişneli öksürük şurubu dökmüştüm.
They-they put some jelly on there, serve some syrup?
Biraz reçelle biraz şurup ikram ettiler mi?
dripping with the sweet syrup of Rasgullas.
Rasgullas'ın tatlı şurubu.
Give me the syrup, please.
Reçeli verir misin lütfen
All she ever took back then was cough syrup and strawberry wine.
O zamanlar içtiği tek şey öksürük şurubu ve çilekli şaraptı.
Give her one of these pills every morning and a spoon of this syrup every night before she goes to sleep.
Bu haplardan her sabah bir tane ve bu şuruptan her gece uyumadan önce bir kaşık ver.
Let's be from Vermont and let's have an emerging maple syrup conglomerate.
Vermont'tan geliyor olalım ve gelişmekte olan bir akçaağaç şurubu şirketimiz olsun.
I happen to know everything there is to know about maple syrup.
Akçaağaç şurubu hakkında bilinmesi gereken herşeyi biliyorum.
Cling peaches in light syrup.
Artık paketli pirinç gevrekleri var.