Take a look at it Çeviri Türkçe
1,229 parallel translation
Do you want me to take a look at it?
Bakmamı ister misin?
Will you let me take a look at it?
Bakmama izin ver.
I guess it won't hurt to take a look at it.
Bence baksanız size zararı dokunmaz.
Take a look at it.
Baksana.
And then you can take a look at it if you feel like.
Böylece bakmak istediğinde bakabilirsin.
I don't think that this is going to need stitches..... but you might wanna have your family physician take a look at it.
Sanmıyorum, bu yaranın dikişe ihtiyacı yok,..... Ama, İstersen bir göster, Aile doktorunuzun bir bakması gerekebilir..
Being a bit of an indie fan myself I'd love to take a look at it whenever it's done.
Bir kısa film hayranı olarak bittikten sonra bir bakmak isterim.
I'll take a look at it now.
Çıkıp bir bakacağım.
Come on, let me take a look at it.
Haydi. Bir bakmama izin ver.
Take a look at it, Stan.
Sen bir bak, Stan.
- I wanna take a look at it.
- Ben Bir göz atmak istiyorum.
Let the old trainer take a look at it.
Antrenöre götürün ona bir baksın.
I think you should take a look at it.
Görmek isteyeceğini düşündüm.
I strained my back and Dr. Greene was kind enough to take a look at it and give me some pain medication.
Sırtımı incittim. Dr. Greene beni muayene etti... ... ve ağrı kesici verdi.
Let me take a look at it.
Ona bir bakmama müsade et.
Actually, I saw the greenhouse. I thought I'd come outside and take a look at it.
Aslına bakarsanız serayı gördüm ve dışarı çıkıp bir göz atmak istedim.
You should take a look at it.
Bir göz atsan iyi olur.
Want to take a look at it?
Bakmak ister misiniz?
Will you at least take a look at it?
Hiç olmazsa bir göz atamaz mısın?
I'm sure I could take a look at it... and do something for you.
Bir baktıktan sonra sizin için bir şeyler yapabilirim.
Just in case you wanted to take a look at it.
Belki bakmak istersin diye.
Maybe Dr. Nathan should take a look at it.
Belki Dr. Nathan bir göz atmalıdır.
Well, you should ask B'Elanna to take a look at it.
Pekâlâ, bir bakması için B'Elanna'ya söylemelisin.
I'll take a look at it as soon as I've repaired the engines.
Motorları tamir ettikten sonra ona bir göz atarım.
So let's take a look at it
İsterseniz ona bakalım.
Just--Just take a look at it.
Şuna bir bak.
Just take a look at it.
Şuna bir göz at.
And let me just take a look at it a little bit closer here.
Şimdi de biraz daha yakından bakalım.
- Medical report? Take a look at it.
Sen de baksana Carmen.
You may want to take a look at it before it goes up.
Belki bakmak istersin.
Take a look at that, it's a new kind of metal.
Şuna bir baksana. Yeni bir tür metal.
Take a look at it, huh? Hey, do you want a hit?
Bir baksana şuna.
I want you to take a look at my horse. Now, it won't take long.
Sadece atıma bakmanızı istiyorum.
Let me take a look at it.
- Ben bir bakayım.
I'll take a good look at it.
Daha yakından göz atacağım.
We won't know if we got it all until we take a look at the tumor margins.
Bütün tümör sınırlarına bakana kadar hepsini aldığımızdan emin olamayız.
Let's take a look at a little clip from when it was still the Michael and Will Show.
O zaman küçük bir kısım izleyelim hala Michael ve Will gösterisiyken.
Take your top off. Let's get a look at it.
Haydi üstündekini çıkar da bakalım.
They can help us, just take a step back, and you look at what you're doing, you think about it.
Bize yardım edebilirler, sadece geri adım at. ve yaptığın şeye bak, bunu bir düşün.
It's OK, just take a look at them.
Önemli değil, sadece bakın. Sadece bakın.
Take a good look at my face, because at my funeral there'II only be half of it.
Yüzüme iyi bak çünkü cenazemde sadece yarısı kalmış olacak.
Sure, it's got some scrapes and scratches, but, here, take a look at these systems.
Tabi ki, bazı sıyrıkları ve çizikleri var. ama burada elden geçirebiliriz.
It's kept him alive so far, Teal'c, but... take a look at this.
Onu şimdiye kadar sağ tuttu, Teal'c, ama... şuna bir bakın.
Somebody's looking out after us, Scully, which may not be a bad thing. - I got a look at that thing that's been scaring everybody and I take it back. - What do you mean?
Birisi dışardan bizi gözetliyor, Scully, kötü olmayabilecek bir şey.
Let's take a good look at it, all right?
Şuna iyice bak, tamam mı?
Put it right there. Let me take a look at ya.
Şunu koy Sana bir bakayım.
If you come out here, I can take a look at it.
Buraya gelirsen bakabilirim.
Just take a look at him and make sure it's not broken, please?
Sadece bir bak, kırılmadığına emin olmak için. Lütfen.
Will you take a look at that and tell me what it says at the bottom?
Buna bakıp bana en altta ne yazdığını söyler misiniz?
- Take a good look at me, huh? It's kind of hard to describe.
- Anlatmam biraz zor.
You take a good long fucking look at it, don't you?
Çok sağlam bir şekilde incelersiniz, di mi?