Tapped Çeviri Türkçe
1,275 parallel translation
You were tapped by the Skulls.
- Saklı Seçilmişler seni seçti.
And being tapped by the Skulls would somehow make everything all right?
Saklı Seçilmişler'ce seçilmek, her şeyi yoluna koyacak, öyle mi?
Speaking of which, rumor has it you've been tapped.
Ortalıkta seçildiğine dair söylentiler dolaşıyor.
A few years ago, the Skulls tapped a promising young man.
Önce Saklı Seçilmişler gelecek vaat eden birini seçti.
It was stupid. I should have known your phone was tapped.
Telefonumun dinlendiğini bilmeliydim.
40,000 years of evolution and we've barely tapped the vastness of human potential.
40,000 yıllık evrim süreci ve biz insalık potansiyeli için çok büyük bir iş yapıyoruz.
Hey, hey, hey. Shit. Your phone's tapped.
Telefonu ver!
OK, maybe he tapped into some wavelength where in this version ofyour life, you do in fact die next Thursday.
Belki bir dalga boyuna rastladı ve olaylar öyle gelişirse gerçekten perşembe öleceksin.
We got the internet lines tapped too.
lnternet hattına da girdik.
I tapped in the numbers of the house, the office, and my secretary's house.
Evin fisin ve sekreterin evinin... numaralarını kaydettim.
So I walked around and came up behind him and tapped him on the shoulder.
Yanından yürüyüp arkasına geçtim ve omzuna vurdum.
I do..... but I'd rather you talked than tapped.
İstiyorum... Ama konuşmanı ritm tutmana tercih ederim.
He wouldn't stir, even after I tapped him.
Kımıldamayacaktır.
If you tapped on the wall like everyone...
Eğer herkes gibi duvara vursaydın...
They've tapped into surveillance.
- Kamera sistemimize girmişler. Ortada görünmemelisin.
Every protocol is being followed, every resource tapped.
Her protokol uygulanıyor, her kaynak deşiliyor.
BUT BETWEEN THE STEAK DINNER AND THE DONKEY / PONY... I'M JUST A LITTLE TAPPED OUT RIGHT NOW.
Ama biftek ve midilli eşek yüzünden bu aralar biraz sıkışığım.
It's standard protocol, in case the line's tapped.
Standart protokol. Telefonun dinlenme olasılığına karşı.
My department got tapped to facilitate cooperation.
Bölümüm teşkilatlar içi iletişimi sağlamakla görevlendirildi.
Should have something once I get tapped into the fibreoptic network.
Fiber optik ağa girebildiğim zaman bir şeyler öğrenmiş olacağım.
They've tapped into our feed.
Bağlantımıza girdiler. Bir sorun var!
In any case, the magic she took from me tapped into the spark of humanity she had left.
Benden aldığı güç, içinde kalan insanlık kırıntısını buldu.
We're tapped out.
Herkes dolu. Dövüş gecesine hoş geldin.
I tapped her cerebral spinal fluid, didn't wait for a batch, had the lab run it solo.
Omurilik sıvısından örnek alıp laboratuara gönderdim.
- Hey, what if somebody from work tapped
Ya işten biri e-postalarıma girdiyse?
Guess what. He tapped into her second And he's got a peephole into every room.
Kızın ikinci hattına girmiş ve her odayı görebiliyormuş.
Maybe you tapped into her power somehow and made your wish come true.
Belki de onun güçleriyle bir şekilde bağlantı kurdun ve senin dileğini gerçeğe çevirdi.
Truck's tapped, people.
Kamyon boşaldı millet.
The station's tapped into the ship's umbilical ports.
İstasyon geminin son merkezini ele geçirdi.
Whatever it is, it's tapped into most of our systems, including internal sensors, and communications on every deck.
Sistemlerimizin çoğuna erişebiliyorlar, iç sensorlar ve güverte haberleşmeleri de buna dahil.
Crummy keg, it's completely tapped- -
Seni işe yaramaz varil, tamamen tıkanmıs- -
I'm tapped.
Ben döktüm.
Your dad didn't even notice her until I tapped him on his shoulder.
Baban onu fark etmemişti bile ta ki ben omzunu dürtene kadar.
- We just tapped it. - It's empty.
- Daha yeni doldurmuştuk.
In her attempt to skip over her grief, Charlotte tapped into her pain.
Yasını atlatmaya çalışan Charlotte acısına yenik düşmüştü.
Bro, you tapped the septic tank.
Dostum, tuvalet deposundan içiyorsun.
Ten to one. The poster boy for Rogaine, doesn't want anyone to know he's tapped into... his daddy's computer system.
O keltoş kimsenin, gizlice babasının bilgisayar sistemine girdiğini...
We've tapped her phone and email. We're tracking her movements.
Bayan Donovan'ın telefonunu, postasını ve hareketlerini izlemeye aldık.
Look, I know we tapped and all.
Bak, dinlendiğimizi biliyorum.
Now, there's a good chance... that my phone lines have been tapped... and if they're tapped, they can trace you.
Şimdi telefonlarımın dinlenmesi için iyi fırsat ve eğer dinleniyorlarsa sizin izinizi sürebilirler.
I see. Major. I tapped into the special investigation unit's signal.
Demek öyle... soruşturma biriminin konuşmalarını dinliyoruz ve oldukça stresli görünüyorlar.
Soon as you get tapped in, let me have it.
İçeriyi görebildiğimizde haber ver.
Boy, I'm tapped out, You got anything to drink?
Oğlum, rezervlerim tükendi. İçecek birşeyin var mı?
I mean, my phones are bugged, my computer's tapped.
Yani, telefonumu dinliyorlar, bilgisayarıma girdiler.
- You think I only tapped your phone?
- Sırf senin telefonunu mu dinliyorum?
And before long, he tapped me to do some small roles in some of his short films for more mature audiences.
Ve çok geçmeden beni bazı şovlara çıkardı daha yetişkinlere hitap eden kısa filmlere.
Your husband's got the wire tapped.
Kocan dinlemeye aldırmıştır.
- Tapped?
- Dinleme mi?
Your phone's tapped.
Hey, hey, hey.
Phone lines are tapped.
Telefon hattı hazır.
He tapped me pointedly
Pasta tamam mı?