Tell me everything you know Çeviri Türkçe
514 parallel translation
I'll do YOU a deal - you tell me everything you know, and I won't arrest you for obstructing a police investigation.
Ben bir anlaşma önereyim - siz bildiğiniz her şeyi anlatın, ben de polis soruşturmasını engellemekten sizi tutuklamayayım.
Don't you tell me everything you know?
Bana bildiğin her şeyi söylemez misin?
Tell me everything you know, Phillipe.
Bildiğin her şeyi anlat, Phillipe.
Tell me everything you know about her.
Şimdi onunla ilgili bildiğiniz her şeyi anlatın.
And now, I shall like you to tell me everything you know about the murdered man.
Ve şimdi, bana öldürülen kişi hakkında bildiğiniz her şeyi bana anlatmanızı isteyeceğim.
And now, since we are becoming so chummy, perhaps you will tell me everything you know about the Great Train Robbery, eh?
Evet, şimdi dost olduğumuza göre belki büyük tren soygunu ile ilgili bildiklerini anlatabilirsiniz.
Tell me everything you know about him.
Onunla ilgili bildiğiniz ne varsa anlatın.
Now, I suggest you tell me everything you know.
Bak, bana bildiğin herşeyi anlatmanı öneririm.
You must tell me everything you know!
Tüm bildiklerinizi bana anlatmak zorundasınız!
Sooner or later you're gonna tell me everything you know.
Eninde sonunda bana bildiğin her şey anlatacaksın.
Not until you tell me everything you know about Swee'pea.
Bildiğin her şeyi söyleyene kadar olmaz. Tatlı bezelye hakkında.
Now, tell me everything you know about Darryl Revok's organization.
Şimdi, Darryl Revok'un organizasyonu hakkında bildiğiniz her şeyi anlatın.
Tell me everything you know, as if telling your father.
Bana bildiğiniz her şeyi anlatacaksınız, babanıza anlatır gibi.
Tell me everything you know about them.
Onlar hakkında bildiklerinizi bana da anlatın.
You're gonna tell me everything you know about the Moyas right now.
- Moya kardeşler hakkında bildiklerini söyleyeceksin.
Hey, look. Tell me everything you know about Quentin.
Quentin'in hakkında bütün bildiklerini bana anlatmalısın.
Now, if you tell me everything you know I promise you I'll kill you quick.
Şimdi bana bildiğin herşeyi anlat fazla kıvranmayacaksın, söz.
Just tell me everything you know about the guy they called Red Skull, appeared in 1942.
Kızıl Kafatası denilen ve 1942'de ortaya çıkan adam hakkında bildiklerini anlatmaya ne dersin?
And when you're called again you be prepared to tell me everything you know.
Bir daha çağırdığımızda bana bildiğin herşeyi söylemeye hazır ol.
Now I want you to tell me everything you know about Italian food.
Şimdi de bana İtalyan yemeği hakkında bildiklerini anlatmanı istiyorum.
First, tell me everything you know about sports.
Önce bana spor hakkında bildiğin her şeyi anlat.
You are going to come to my office today at 3 o'clock... and you are going to tell me everything you know about...
Saat üçte ofisime geleceksin... ve bildiğin herşeyi anlatacaksın.
So, tell me everything you know about Vertiform City.
Vertiform Şehri hakkında bildiklerinizi anlatsanıza.
Now, tell me everything you know.
Şimdi bana bildiğin her şeyi anlat.
Why don't you tell me everything you know about the Russians?
Neden Ruslar hakkında bildiğin her şeyi anlatmıyorsun?
Um... we're going back- - and I need you to tell me everything you know about that platform that got us here.
Hmm... geri dönüp bu platformun bize bu kadar uzağa nasıl getirdiği hakkında bütün bildiklerini anlatmana ihtiyacım var.
You tell me everything you know about that guy. I can make this all go away.
Bana şu adamı anlat, seni belâdan uzak tutayım.
Tell me everything you know!
Bildiğin her şeyi bana anlat!
You're gonna tell me everything you know. - About what?
Bana bildiğin her şeyi anlatacaksın.
If you force me to be a traitor, I'll go to the French police and tell them everything I know.
Beni hainlik yapmaya zorlarsan Fransız polisine giderim ve bildiğim her şeyi anlatırım.
I know it sounds fantastic, but you asked me to tell you everything.
Fantastik geldiğini biliyorum, ama sana herşeyi anlatmamı sen istedin.
But now I know everything, so tell me really who you are.
Fakat şimdi herşeyi bildiğime göre söyleyin, gerçekten siz kimsiniz?
But it lies ahead for you unless you tell me everything I want to know.
Bana bilmek istediğim her şeyi açıklamadığın taktirde sizi bekleyen bu.
Neddy, tell me everything. I want to know all about you.
Neddy, bana herşeyi anlat, Hepsini bilmek istiyorum.
By the time I'm through with you... you'll be ready to tell me everything I want to know.
Sizinle işim bitirmeden evvel... öğrenmek istediğim her şeyi bana anlatacaksınız.
Tell us everything you know about this god. When I think what might have happened to me if they'd captured me.
Başım çok ağrıyor.
Tell me, I don't mean to be forward, but was it, um, a difficult decision to, you know, come from a convent and everything, and guard your chastity, to decide to share the bed with Leopold before the wedding?
Size bir şey soracağım. Ama saygısızlık etmek istemiyorum. Evlenmeden önce Leopold'la aynı yatağı paylaşmak..... manastırdan gelen..... bakire bir kız olan sizin için biraz zor olmayacak mı?
That you tell me everything that Charles wants to know.
Bana Charles'ın bilmek istediği her şeyi söyleyeceksin.
Also, I need to know everything you can tell me about the SS and the Ukrainian guards.
Ayrıca, SS'ler ve Ukraynalı muhafızlar hakkında verebileceğin her türlü bilgiye ihtiyacım var.
If Captain Picard orders me to tell you everything I know about Ben Maxwell, I will.
Eğer Kaptan Picard, Ben Maxwell ile ilgili bildiğim her şeyi anlatmamı emrederse, yaparım.
Tell me everything there is to know about you.
Hakkında bilmem gereken her şeyi söyle.
If you know everything about Hudsucker tell me why the board decided to make Norville Barnes president?
Eğer Hudsucker hakkında her şeyi biliyorsan söylesene yönetim kurulu neden Norville Barnes'ı başkan yapmaya karar verdi?
Guinan, it is very important that you tell me everything that you know.
Guinan, bildiğin her şeyi bana anlatmalısın. Bu çok önemli.
You know, I tell you everything, and then you can know me a lot.
* Sana her şeyi anlatayım, böylece beni iyice tanımış olursun.
- Oh, Jesus. -'Cause I gotta tell you, it's kind of crazy around me, you know, with the press and everything. Oh, I understand.
Çünkü itiraf etmeliyim ki çok sıkıldım, basın sürekli peşimde.
You bring my hearts and give them back to me, I'll tell you everything you wanna know.
Siz kalplerimi getirip bana verin, ben de size bilmek istediğiniz herşeyi anlatayım.
Listen, if you know everything that's gonna happen in my life... for the next two years, why don't you let me know... so I can plan my vacations and know when to put my house on the market. Tell me what happened.
Gelecek iki yıl içinde başıma gelecekleri biliyorsan söyle de tatillerimi planlayayım ve evimi ne zaman satılığa çıkaracağımı bileyim.
Everything real in my life And tell me now How do I live without you I want to know
Yeni oyuncu geliyor, yeni oyuncu.
So, um, I'll see you at gym, and you can tell me everything there is to know about you.
Spor salonunda görüşürüz. Sen de bana hakkında bilmem gereken her şeyi anlatabilirsin.
If you will trust me tell me what you know I promise you I will do everything I can to keep you from harm's way.
Bana güvenir bildiklerini söylersen söz veriyorum sana bir zarar gelmemesi için, elimden geleni yapacağım.
I promise, if you just let me spend the night and get some sleep, I'll tell you everything you wanna know about me tomorrow.
Söz veriyorum, eğer bu geceyi burada geçirmeme ve uyumama izin verirseniz, benim hakkımda bilmek istediğiniz her şeyi anlatacağım.