Testing Çeviri Türkçe
4,746 parallel translation
So am I. I'm testing this thing out.
- Ben de öyle. Test sürüşü yapıyorum.
The source of the virus was traced back... to drug testing done at Gen-Sys Laboratories in San Francisco.
Virüsün kaynağının, San Francisco merkezli... Gen-Sys Laboratuvarlarında yapılan ilaç testleri olduğu anlaşıldı.
The chimps they were testing on didn't have a say in the matter.
Üzerinde deney yaptıkları maymunlara bir şey soran olmadı.
We're testing them out back.
Arka tarafta atış denemesi yapıyoruz.
Mr. Joshua, I would not describe your product testing as perfected.
Bay Joshua. Ürününüzün testinizin mükemmel olduğunu söyleyemem.
- Enough for further testing.
- Testlere yetecek kadar.
We're testing kites.
Uçurtmaları test ediyoruz.
I'm the testing ground.
Test bölgesindeyim.
He was testing our humility.
Tevazumuzu sınıyordu.
I'm really his P.O. I was testing you.
Ben onun gerçek şartlı tahliye memuruyum. Seni test ediyordum.
Testing.
Deneme.
I know it sounds hokey, but I think it's best if we don't go testing the theory.
Biraz şey gibi olacak ama, bu teoriyi denemeye kalkmamız en iyisi bence.
The testing went on for months.
test aylarca gitti.
Even Tikani is here, testing out his fishing skills.
Tikani bile burada, balık avlama yeteneklerini test ediyor.
Like how dad and you together made the Shalimar safe, during testing only one man opened it without knowing the combination, in 22 minutes.
Sen ve babam birlikte Shalimar güvenlik kasasını yapıp test sırasında kombinasyonu bile bilmeden test sırasında kasayı açabilen tek adam olduğun gibi. Hem de yirmi iki dakikada.
You've been through a very testing ordeal.
Çok çetin bir sınav yaşadın.
- Well, maybe he's testing it.
- Belki de test ediyordu.
He roams the world testing people's hospitality.
İnsanların misafirperverliğini test etmek için dünyada dolanıyor.
I was road-testing.
- Yol deneyi yapıyordum.
The rocket they are testing is believed to be big enough to reach the West Coast of the United States.
Test ettikleri roketin Amerika'nın Batı Yakası'na kadar erişebilecek büyüklükte olduğuna inanılıyor.
Your candidates have reached the final stage of the testing process.
Adaylarınız, deneme sürecinin son aşamasına kadar geldi.
It has been taken for testing.
Onu da test ediyoruz.
If they're good, we'll move onto genetic testing for both you and your husband.
Sonuçlar iyi olursa, hem siz hem de kocanız için... genetik testlere geçeriz.
So we were testing this girl to see If we could extract that altered energy.
Biz de bu yüzden kızın enerji dalgasına.. ... maruz kalıp kalmadığını araştırdık.
Peg, if this were me I would go to the hospital just for some extra testing, okay?
Peg, yerinde olsam ekstra testler için hastaneye giderdim.
That God is testing my faith right now.
Tanrı şu anda inancımı test ediyor.
How are you testing that they see color?
Renkleri görebildiklerini nasıl test ediyorsun?
I'm not sure I understand how this is testing for autism.
Bunun otizmi nasıl test ettiğini anladığımdan emin değilim.
Dr. Simmons was testing a memory connection between our son and Paul Edgar Dairy.
Dr. Simmons hafıza bağlantılarını test ediyordu. Oğlumuz ve Paul Edgar Dairy arasındaki bağlantıları.
But the cost also covers an HIV test as well as STD testing.
Ancak bu rakamın içerisine tüm testler de dahil.
They're testing us, Nic.
Üzerimizde test yapıyorlar, Nic.
Testing, one, two, three.
Deneme, bir, iki, üç.
Well, we're just testing the waters.
Öyle, şimdilik sadece teklifleri dinliyoruz.
It keeps testing for weaknesses in our defenses, trying different access points, some that we don't even know yet.
Farklı erişim noktaları çalışırken, bazı biz bile henüz bilmiyoruz.
Genetic testing, vascular manipulation, but it's slow.
Genetik testler, vasküler manipülasyon, ama yavaş.
Mance was testing our defenses.
Mance, savunmamızı test ediyor.
He's testing you, d'Artagnan.
- Seni test ediyor d'Artagnan.
She is testing you subconsciously.
O bilinçaltında sizi test ediyor.
Captain James Cook made his first voyage to Tahiti for the express purpose of testing Halley's method during a transit of Venus across the Sun.
Bu yolculuğun esas amacı, Venüs'ün Güneş önünden geçişi sırasında Halley'nin yöntemini test etmekti.
No, there... there... There's never been a nootropic compound that could withstand the rigors - of double-blind testing.
Hayır, yapılan Çift Kör Testinin katılığına direnç gösteren zeka arttırıcı bir bileşik henüz yok.
Because I thought you were testing me at the cricket.
Çünkü kriket maçında beni sınadığını düşündüm.
not now I'm testing... um where is the other extension?
Şimdi değil, test ediyorum...
Well, all this testing doesn't mean much.
Bütün bu bakım olayı felan pek bir fark yaratmadı.
Simulus testing!
Deneme!
His mum got in touch because of Nathan's rather advanced interest in numbers and patterns and his primary schoolwork was no longer testing.
Annesi Nathan'ı onun sayılara, şekillere ve teste tabii tutulmaya gerek kalmayan oldukça gelişmiş ilgisi için getirdi.
Testing my team for weaknesses, Richard?
- Takımımın zayıflığını mı test ediyorsun, Richard?
You're not field testing.
Sen alan testinde yoksun ki.
I got to talking to an entertaining young fellow, and he told me a story about an invention that's going to change everything, about unauthorized experimentation, and seriously dangerous, extremely unethical human testing.
Bana her şeyi tamamen değiştirecek bir buluşla ilgili izinsiz deneylerle ilgili ve çok tehlikeli, tamamen etik dışı insanlı testlerle ilgili bir hikâye anlattı.
Look, you're obsessed with testing, so while you were gone the other night, I had this VC guy come over, and I pitched him the project.
Dinle, sen kafayı testlerle bozmuştun, geçen gece dışarı çıktığınızda da ben de o iş adamını çağırıp projeyi denettim.
Matthews lied... they've been testing on humans for months.
Aylardır insanlar üzerinde deney yapıyorlarmış.
Okay, all right, testing the waters.
Tamam, peki.