That's a yes Çeviri Türkçe
1,774 parallel translation
And yes, it's true that time I drove Your mother to the airport, Well, let's just say there was a very confusing,
Ve evet, anneni havaalanına bıraktığım sırada şöyle diyelim, o kısa süreli park anında kafa karıştırıcı, cinsellik dolu bir an yaşandı.
Ever since your wife and daughter were killed, There's a question about that night's events That's been tormenting you, yes?
Karınız ve kızınız öldürüldüğünden beri o gece olanlar hakkında bir mesele size acı veriyor, değil mi?
Yes, that's a great idea.
Evet, bu harika bir fikir.
Yes, I'm just a little cranky lately. That's it.
Evet, sadece... yakın zamanlarda gerginim.
Yes, yes, family's a priority, and that's why we've invited my entire family here for- - for dinner tonight.
Evet aile önce gelir. Bu arada ailemi bu akşam için- - yemeğe geliyorlar.
i went over the idiot's head until i was standing in a room with the person who had the power to say yes, and then that person said yes.
"hayır" ını kabul etmedim. O odada evet deme yetkisine sahip kişiyle beraber, o aptala evet dedirtene kadar kafasının etini yedim.
- Yes, that's a rule.
- Evet, bu bir kural.
- Yes, and that's a box of wine.
- Evet.Bu da şarap şişesi.
Yes, I am definitely interested, And I just wanted you to know That I'm currently fostering a teenager, And it's going great, so
Evet, kesinlikle ilgileniyorum ve bilmelisiniz ki şu anda genç bir kızın da bakıcılığını yapıyorum,... her şey harika gidiyor, bu yüzden...
He said he is sympathetic but that... Amanda needs.. .... yes he put it, a normal teacher.
Senin sempatik olduğunu ama Amanda'nın normal bir öğretmenin sınıfında olmasını istediğini söyledi.
That's always a possibility, yes.
Yapmaya çalıştığın şeye hayranlık duyuyoruz, ama Monica haklı.
The bell, ah yes, that's a signal for visitors to, er... retire.
Zil, ah evet, ziyaretçiler için bir uyarı şey... gitmeleri için.
Yes, that's a good girl.
Aferin kızım.
Yes, we are going to make a couple's somersault and ensure that you are at school on time.
Evet, yukarılara çıkar, birkaç salto atarız. Siz de okula zamanında yetişirsiniz.
Yes, but there's a You know, this is a certain demographic that has to be served, Bruce.
Evet, ancak öte yandan biliyorsun, hitap etmek zorunda olduğun özel bir kitle var Bruce.
Yes that is a precious mother.
Gerçekten çok güzel bir kadınmış.
At the same time as trying to lead a good life, I have to reconcile myself with the fact that, yes, I have killed people.
Doğru düzgün bir hayat sürmeye çalışırken aynı zamanda kendimi insan öldürdüğüm gerçeğiyle yüzleştirmek zorundayım.
Yes, it's a big deal, but, I mean, if we lose the house, you'll totally blow any shot that you've got with Lucy.
Evet, bu büyük bir olay, .. ama demek istediğim evi kaybedersek tamamen batarsın ve senin bir de Lucy`in var.
Yes'that's a sometimes-usefυl exercise.
Evet, bu bazen işe yarayan bir uygulamadır.
Yes, but that's a long story.
Evet ama bu uzun hikaye.
Now, if the subject were to say yes well, he's rather a big fish that swims in not-untricky waters. So it goes without saying that I'd want a dear friend and the finest producer I know by my side.
Şimdi, bahsi geçen şahıs teklifi kabul edecek olursa, ki bu kişi genelde dürüst sularda yüzen büyük bir balık gibidir ; yani söz dönüp dolaşıp şu noktaya geliyor :
Yes, but equally, going after him in some knee-jerk way you know, assuming he's a terrible guy wouldn't that only create more sympathy for him than anything else?
Evet, ama aynı şekilde düşünecek olursak, ayrıntısıyla düşünmeden onun kötü bir insan olduğunu farz etmek ve böyle göstermek, onu hiç olmadığı kadar sempatik göstermeyecek midir?
Yes, that's a... that's a lovely memory, Arthur.
Evet, bu da çok güzel bir anı Arthur.
Yes. IT'S BEGINNING TO LOOK A LOT LIKE CHRISTMAS. Something like that.
Evet.'IT'S BEGINNING TO LOOK A LOT LIKE CHRISTMAS'olabilir.
Yes, it's one of the original letters that he wrote to Milena. It was a gift from someone.
Evet, Milena'ya yazdığı mektuplardan birinin orjinali, birisinden hediye olarak geldi.
I guess that's a yes.
Sanırım bu bir evetti.
I will, however, take the fact that Grandpa Jim Jim's at the front door as a firm, tentative yes.
Yine de Jim Jim dedenin kapıda olmasını kesin bir belki olarak değerlendiriyorum.
Yes, we have a brave peacock. Use that.
Evet, bir de tavus kuşumuz varmış.
So, that's a "yes".
Yani, evet.
- Yes, also a perfect opportunity To warm up that cold shoulder.
Aynı zamanda sıcak bir kucak bulmak içinde iyi biri şans.
As friends, yes, definitely, but I don't think that there's a romantic thing going on here.
Arkadaş olarak evet, kesinlikle. Ama aramızda romantik bir şeyler olduğunu hiç sanmıyorum.
Yes, that's a good way to put it.
Evet, bu güzel bir çare.
I think that's a yes!
Bence bu evet demek!
Can you take them down to the station today... and file a formal report of everything that's been taken? Yes, of course.
Çalınan şeylerin rapor dosyasını doldurmak için daha sonra karakola uğrar mısınız?
Yes, detective. That's a tribute.
Evet dedektif, bu bir övgü cinayeti.
- Yes, that's a problem.
- Evet, sorun.
Well, yes. Apparently many people believe that the Mayan calendar predicts... that there's supposed to be a galactic alignment...
Pek çok insan Maya takviminin bir galaktik hizalanma ön gördüğünü ve bunun sonucunda da çok güçlü...
Yes, but... It's probably the worst thing since... the initiation of the civilization of the world and am part of that, I have a Cmere ene.
Ama bu büyük ihtimal Dünyada medeniyetin kurulmasından beri olan en kötü şey, ben bunun bir parçasıyım ve kameram yok.
- Yes, that's not a problem.
- Evet, bu sorun değil.
Yes, you people seem to be forgetting that there's a somewhat bigger problem back at home.
Tanrım. Siz insanlar unutuyorsunuz, sanırım. Evde çok daha büyük bir sorun var.
Yes. Like a point source that was emanating several shafts of black light.
Noktasal bir kaynaktan yayılan siyah ışık demetleri gibiydi.
oh yes, that's a good boy.
Kendimi mi kaybediyorum?
Yes, and just because he's a robot doesn't mean that he's wrong.
Sırf bir robot olduğu için de yanıldığı anlamına gelmez.
- Yes, that's a good idea.
- Elbette, iyi bir fikir.
That's a yes.
Bu bir evetti.
'cause that's a yes.
Doğru olduğu için.
Yes, that's a campaign for Berlin.
- Niklas her şeyi açıkladı değil mi? - Evet. Berlin için bir kampanya.
So here's my question : do you realistically see any conversational path that would take me from where we are right now to a place where I could ask you out and you'd say yes?
Sorum şu : Gerçekçi olarak, bizi bu olduğumuz noktadan, sana çıkma teklif edeceğim ve senin kabul edeceğin noktaya götürecek bir etkileşim yolu var mı?
Yes, I think it's safe to say that you made a mammal or two quite happy.
Birkaç memeliyi oldukça mutlu ettiğini söyleyebiliriz.
Yes, I just wanted to remind your audience that, despite Lisa's accusations, the Darlings, as a family, have done an enormous amount of good for this country.
Evet, öncelikle seyircilere şunu hatırlatmak isterim Lisa'nın suçlamalarının aksine, Darlingler, ailecek bu ülkeye sayısız iyilik yapmışlardır.
It's okay, we get it. You have a boyfriend but- - yes, I do, and I'm sorry that you don't, But it doesn't mean
Senin olmadığına üzgünüm ama bu demek değil ki her çıktığımızda seni de çağırayım.
that's all 8171
that's all i got 169
that's awesome 830
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all i got 169
that's awesome 830
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all i can say 75
that's all i need 222
that's all i know 422
that's all you got 125
that's all there is to it 105
that's all well and good 54
that's all for today 54
that's all you have to say 53
that's all i ask 145
that's all i can tell you 52
that's all i need 222
that's all i know 422
that's all you got 125
that's all there is to it 105
that's all well and good 54
that's all for today 54
that's all you have to say 53
that's all i ask 145
that's all i can tell you 52