That's all i'm asking Çeviri Türkçe
316 parallel translation
Only a week, that's all I'm asking.
Sadece bir hafta, tek istediğim bu.
That's all I'm asking, Sam.
Tek istediğim bu Sam.
That's all I'm asking for.
Senden tek istediğim bu ;
I'm only asking for a few hours, that's all.
Sadece birkaç saat daha istiyorum, o kadar.
That's all I'm asking.
Tüm istediğim bu.
And for all that I'm asking 25 sheep. It's a real bargain!
Ve tüm bunlar için sadece.... 25 tane koyun, pazarlık yapmamız dahi komik.
One word, that's all I'm asking. Please, just one word.
Ne olur, bir kelimecik söyleyin.
That's all I'm asking.
Çok şey istemiyorum senden.
All I'm asking is for you to take one little idea that's in my mind and put it into their minds.
Senden tek istediğim benim aklımda olan küçük bir fikri... onların aklına sokabilmek.
Five minutes that's all I'm asking!
Beş dakika! Tek istediğim bu! Ne olur ki?
- I'm just asking, that's all
- Sadece soruyorum, hepsi bu.
Now, I don't buy that, judge. Just reopen the case. That's all I'm asking.
Dava yeniden görülsün.
Just one drink, that's all I'm asking for.
Sadece bir içki, Tek istediğim bu.
- That's all I'm asking.
- Hepsi söylediğim gibi.
[In English] In all of my work, I have never begun by asking the big questions, because I was always afraid that I would come up with small answers, and I have preferred, therefore, to address these things,
Yaptığım tüm işlerde, işe asla büyük sorular sorarak başlamamışımdır. Küçük cevaplar almaktan daima korkmuşumdur.
One minute, that's all I'm asking.
Bir dakika, tek istediğim bu.
THAT'''S ALL I'''M ASKING FO R, JUST A FEW DAMN MINUTES!
Tek söylediğim, lanet olasıca birkaç dakika!
That's all i'm asking.
Tek istediğim bu.
You're asking for bloody trouble mixing in with this lot. I don't reckon the lady's all that anxious to get in your wagon.
Bayanın arabanıza binmeye meraklı olmadığını görüyorum, bayım.
Somewhere under all that scar tissue, there's the faintest flicker of what we once felt. I'm asking you to feel that now.
Bütün bu yaraların altında bir yerlerde bir zamanlar hissettiğimiz sevgi hala var ve onu tekrar hissetmeni istiyorum.
Five minutes, that's all I'm asking.
Bütün istediğim beş dakika.
That's all I'm asking.
Tek istediğim, bu.
That's all I'm asking.
Tek istediğim bu.
That's all I'm asking.
Senden istediğim tek şey bu.
Just don't hit me, that's all I'm asking you.
Bana vurma, senden tek istediğim bu.
That's all I'm asking. GINGER :
- Tek istediğim bu.
That's all I'm asking.
Tek isteğim bu.
I'm not saying anything yet, am only asking if he has phosphorus, that's all.
Bir şey söylediğim yok. Sadece fosforu var mı diye soruyorum.
That's all I'm asking for.
Tek duymak istediğim buydu.
That's all I'm asking for.
Tüm istediğim bu. Lütfen?
All I'm asking is to talk to the boy, not for you, not for him, but for the baby that's about to be born.
Tek istediğim oğlanla konuşman, seni için değil, onun için değil, doğmak üzere olan bebek için.
I'll be asking you to be legislators and come back with a number that says to the defendant and all car manufacturers,
Ona sırt çevirmek zorundaydım. Onu feda ettin. - O benim müvekkilim değil.
That's all I'm asking.
Lütfen. Tek istediğim bu.
Um, I mean, I know she's an actress and all that... so she can... deliver a line, but, um, she said she might be as famous as she can be, but also that she was... just a girl... standing in front of a boy... asking him... to love her.
Yani o bir aktris ve tüm bunlar bir rol olabilir, fakat "Çok ünlü olabilirim, fakat aynı zamanda ben bir erkeğin önünde duran ve ondan beni sevmesini isteyen sıradan bir kızım." dedi.
That's all I'm asking.
Tek istediğim buydu.
That's all I'm asking you.
Neden durduğumuz hakkında kimsenin bir nedeni var mı?
Wait, just a little more time. That's all I'm asking.
Bekle sadece biraz daha zaman sadece ben soruyorum.
That's all I'm asking.
Tek istediğim o.
That's all I'm asking for.
Tek istediğim bu.
One day at a time... sweet Jesus, that's all I'm asking of you
Bir gün olsun Sevgili İsa Budur senden tek dileğim
But all I'm asking is that you let the front line of the militia fire two shots tomorrow.
Sizden tek istediğim, yarın milisler ön safhada iki atış yapsın.
That's all I'm asking.
Senden tüm istediğim bu.
That's all I'm asking.
Senden tek istediğim bu.
That's all I'm asking for.
Tek istediğim bu!
You see Adam... there are some suggestions which are to be brought forward... and I know you said you would entertain suggestions and that's all anybody here is asking you to do.
Biliyorsun Adam... Ortaya konulacak bir takım öneriler var... ve önerileri değerlendireceğini söylediğini biliyorum. ve buradaki herkesin istediği tek şey de bu.
Ana, listen, that's all I'm asking.
Ana, dinle, senden tek istediğim bu.
I'm just asking you for a chance, that's all.
Sadece bir şans istiyorum, o kadar.
That's all I'm asking.
Bütün istediğim bu. Sadece bir dene.
That's all I'm asking.
Benim tek istediğim bu, tamam mı?
A couple of years, Jared. That's all I'm asking for.
Senden sadece birkaç yıl daha istiyorum.
'All the same, that's what I'm asking for now.
Yine de şimdi senden bunu istiyorum.
that's all i'm asking for 16
that's all 8171
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all 8171
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all i can say 75
that's all i need 222
that's all i know 422
that's all you got 125
that's all there is to it 105
that's all well and good 54
that's all for today 54
that's all you have to say 53
that's all i ask 145
that's all i can tell you 52
that's all i need 222
that's all i know 422
that's all you got 125
that's all there is to it 105
that's all well and good 54
that's all for today 54
that's all you have to say 53
that's all i ask 145
that's all i can tell you 52