English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / That's all i want to do

That's all i want to do Çeviri Türkçe

145 parallel translation
There are times when I do find it painful, and I admit there are times when I want to escape all this fighting, but if it's a fight that only I will be able to win,
Bunu, zor olarak gördüğüm zamanlar oluyor. Ve tüm bu savaştan kaçmak istediğim zamanlar olduğunu da kabul ediyorum. Ama... bu sadece benim kazanabileceğim bir savaşsa bundan kaçmayacağım.
You shouldn't do that, all I want is to get into show business
Bunu yapmamalısın, tek istediğim eğlence sektörüne katılabilmek.
All that, because I want you to do what I say even if it's picking up my hat when I tell you to
Bunca söz, ne dersem onu yapmanı istediğim için, gerekirse şapkamı bile getireceksin.
What do you mean? I mean, I don't want to become an officer. That's all, sir.
Yani bir subay olmak istemediğimi söylüyorum, efendim.
Jazz-ma-tazz, that's all I want to do.
Dans, dans, danstır istediğim.
It's typical of me that as soon as I get away... all I want to do is to get back to you again.
Her zamanki gibi, senden uzaklaştığım an tek yapmak istediğim sana kavuşmak.
Stay here, Susan. That's all I want you to do.
Bir yere gitme Susan.
That's all right, let me do that. I want you to get to the house by 8 : 30, okay?
Tanrım, seni acınası adam.
That's all I want to do is just sit here.
İstediğim tek şey bu.
That's all I want you to do.
Sizden tek istediğim bu.
I want you all to know that there's nothing that I wouldn't do for any of you.
Hepinizin şunu bilmesini isterim : Sizin için yapmayacağım şey yoktur.
All I'm saying is that maid service is not included in the package and if you want to do this little domestic show in the future just be ready to handle the weight.
Hizmetçilik anlaşmaya dahil değildi. İleride bu sıcak yuva gösterisini yapmak istersen Sorumluluk yüklenmeye hazır ol.
I do not want to do anything rash skin, that's all.
Saçma sapan bir şey yapmak istemiyorum, hepsi bu.
But I hope that's not all you want to do.
Ama umarım istediğin tek şey bu değildir.
If you want me to help you sell a bit at a time that's all I can do.
Eğer, parça parça satmamı istersen, yardımcı olabilirim.
You can all go home if you want to, that's the best thing to do, I think.
İsterseniz hepiniz evlerinize gidebilirsiniz, sanırım bu yapılabilecek en iyi şey.
What do you want to do? I just want his dignity, that's all.
Sadece şerefini istiyorum o kadar.
The moment he walked in, that's all I want to do.
O eve girdiğinden beri, yapmak istediğim buydu.
All I want to do for the rest of this godforsaken night is just stare at your face in the moonlight because that's the only thing that matters to me.
Bu kahrolası gecenin geri kalanında, ayışığı altında, sadece yüzüne bakmak istiyorum. Çünkü şu anda benim için önemli olan tek şey bu.
I want you to cover 23. That's all you have to do.
23 NUMARAYI TUTMANI iSTiYORUM.
Well, you've been quiet all week. For the last couple days, you've barely said a word. I'm trying to respect that, but what do you want me to do?
Tüm hafta sessizdin ve son birkaç gündür neredeyse ağzını açmadın ve ve ben de saygı göstermeye çalışıyorum ama ne yapmamı istiyorsun?
I just want you to feel some honest emotions and then let's see how you do with that, all right?
Duygularını dürüstçe ortaya koymanı istiyorum. Sonra da bakalım bununla nasıl baş edebileceksin tamam mı?
Like, they want to make me do all these things... that I shouldn't be doing at sixteen... paying bills and shit... but they still treat me like a sixteen-year-old...
16'sında yapmamam gereken tüm bu şeyleri... yapmamı istiyorlar... faturaları filan ödememi... ama hâlâ bana 16 yaşımdaymışım gibi davranıyorlar...
Like local issues that Indians want to be able to do things that the American continent doesn't care about at all. And I think that's really motivational when somebody says : " Hey, I can solve this!
Hindistan'ın dinamiklerini bilmiyorum, hintlerin yapmak istedikleri şeyler Amerika kıtasının umurunda değildir ve bu, kendi lehinize kullanacağınız bir motivasyondur ben bu sorunun çözümünü biliyorum, o zaman "kendim için bir Linux versiyonu çıkartırım" diyebilmeliler
I can push a little button and send thousands of nanobots lying dormant in your bloodstream sizzling to your brain stem and all I want to do with that power is save a man's life.
Küçük bir düğmeye basarım ve kanında etkisiz halde duran bin kadar mikroskobik robot beyin köküne hücum eder. Bu güçle yapmaya çalıştığım tek şey ise bir adamın hayatını kurtarmak.
Second of all, did it ever occur to you that I might want to do something'cause it's the right thing?
sence ben kendi isteğimle mi... bütün bunları yapıyorum?
I just want you to know the neighborhood is with you, and, you know, if there's anything at all that we can do, Thank you.
Sadece civardaki insanların sizinle birlikte olduğunu söylemek istiyorum. Ve yapabileceğimiz bir şey varsa seve seve yaparız.
AND IF I WANT TO GO OUT DRINKING ALL NIGHT, THAT'S WHAT I'M GONNA DO.
Çıkıp bütün gece içmek istersen, ben varım.
That's all I want to do, is follow you.
Tek yapmak istediğim senin peşinden gitmek.
You guys, I miss walking into my apartment... with no one there and it's all quiet... and I can do that stuff you do when you're totally alone... things you would never want your boyfriend to see you do.
İçeride kimse olmadan, tamamen sessizken dairemde yalnız başıma dolaşmayı ve erkek arkadaşınızın bilmesini ve sizi görmesini istemediğiniz şeyleri yapabilmeyi özledim.
Still, I wouldn't want you to think that's all I do.
Yaptıklarımın bu kadar olduğunu düşünmenizi istemem.
Tell me. I mean, why do you all of a sudden want to revisit something that is better left- -
Söylesene. Neden birdenbire kapanmış defterleri açmak istiyorsun?
Maybe you want that, too, but.... lf you do, to be honest, I can't really see it because all I see when I look at you is somebody going through the motions because he thinks it's the right thing to do.
Belki bunu sen de istiyorsun. İstiyorsan bile, bunu bana belli etmiyorsun. Çünkü sana baktığımda tek gördüğüm sadece bunun doğru bir şey olduğunu düşündüğü için bir ilişkiye giren biri.
That's all I want to do.
Tek istediğim bu.
- Yes, that's right! So all I would want to do is stay home and listen to you all day. And then when you sleep, I should take out a pad and sketch you!
Böylece tek istediğin evde oturup seni dinlemem ve sen uyuyunca resmini yapmak olacaktı.
It's not that I want to get all preachy, but I do want to tell you some of what I learned since I met Julia.
Vaaz verilmesinden pek hoşlanmazdım ama Julia'yla karşılaştıktan sonra ondan çok şey öğrenecektim.
Good, because that's all I really want to do is just have some fun.
Güzel, çünkü yapmak istediğim şey bu.
I'm trying to resist peer pressure to do all sorts of things... that I know that I shouldn't do, but some of them I kind of want to do.
Akranlarımın etkisinde kalıp da, yapmamam gereken... ama yapmak istediğim şeylere karşı direnmeye çalışıyorum.
That's all I want to do.
- Tek yaptığım bu.
All I know is, if I do get into a fight, I'd better have an escape route because I don't want to go to prison for murder, because that's what it would be.
Ama eğer bir kavgaya girersem kaçacak bir yerim olmalı. Cinayet yüzünden hapse girmek istemem çünkü böyle olur.
I didn't want to do it to you twice, that's all.
Seni ikinci kez üzmek istemedim. Hepsi bu.
I mean, if I have to do this on my own, it's going to put me and all of my people at greater risk ; is that what you want?
Yani, bunu kendim yapmak zorunda kalırsam, bu beni ve adamlarımı büyük bir riske sokacak ;
- That's all I want to do.
- Benim tek isteğim bu.
You probably don't want to do that with the I.V.s attached and all.
I. V. ler bağlıyken bunu yapmak istemezsin.
I don't want to convince him to turn on you but that's what a good lawyer would be advising all of you to do right now.
Lem'i de size karşı dönmeğe ikna etmek istemiyorum ama iyi bir avukat size bu tavsiyede bulunurdu.
All I want to do is touch her belly, feel that he's in there.
Tek istediğim, göbeğine ellemek. Onun orada olduğunu hissetmek.
what I want to express the most to the person that's most important when I can't even do that a brand slogan and all... that's not...
Çok önemli birine söylemek istediğim çok önemli bir şey var. Ama bunu bile yapamıyorken marka sloganı veya diğer şeylerin ne önemi var? - Bunların önemi yok...
Look, before I was afraid to face Marshall's family and-and I didn't want to do all that work, but... now that we're here...
Önceleri, Marshall'ın ailesiyle yüzleşmekten korkuyordum. ... ve bütün işleri yapmak istemiyordum, ama şimdi buradayız...
I realize that I have to face Marshall's family and I really want to do all that work.
Marshall'ın ailesiyle yüzleşmek zorunda olduğumu anladım. ... ve bütün o işleri gerçekten yapmak istiyorum.
Until we have evidence that tells me this guy's legit, all I want to do is make sure he's okay.
Bu adamın sahtekar olmadığını kanıtlayana kadar, tek yapmak istediğim adamın iyi olduğundan emin olmak.
That's all I want to do, make pies.
Bütün yapmak istediğim bu. Turta yapmak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]