That's all of it Çeviri Türkçe
4,419 parallel translation
All we do is lay out each phase of selection in front of you, and after that it's really very, very simple.
Bizim tüm yaptığımız, elemede her aşamayı önünüze koymaktır. Bundan sonraki aşama son derece basittir.
It was only when I arrived at the World Bank that the enormity of the world's pathos, the infinite suffering inherent in human nature, revealed itself in all its horrible manifestations.
Dünya Bankasına ilk geldiğimde dünyanın kötülüğünü, insanlığın içindeki sonsuz acısını orada anladım.
Look, Dave, first of all, it's not your fault that those men died.
Bak, Dave, her şeyden önce, bu adamların ölmesi senin hatan değil.
Part of this- - and I'm not talking about the part that's all my fault- - but part of it, it's just life.
Bunun bir kısmı da - burada tamamen benim hatam olan kısımdan bahsetmiyorum ama bir kısmı, hayat işte.
It was all the same dream, a dream that you had inside a locked room, a dream about being a person... and like a lot of dreams... there's a monster at the end of it.
Hepsi bir rüyaydı. Kilitli bir odada sakladığınız rüya. İnsan olduğuna dair bir rüya.
It was like I was a part of everything that I ever loved, and we were all... the 3 of us, just- - just fading'out.
Sevdiğim her şeyin bir parçasıymışım gibiydi. Ve hepimiz üçümüz de birlikte solup gidiyorduk.
Danny, that dog shits in the house'cause of the racket, I'm gonna make y'all two eat it!
Danny, gürültü yüzünden köpek eve sıçarsa, ikinize de yedirteceğim!
All the stories revolve around Ahghoul's attempts... to trick people into bringing him into our world... and it can come in the form of a possession... a spirit that only a child can see... or an ancient object that lures in the impressionable.
Tüm hikâyeler Ahghoul'un bu dünyaya gelmek için insanları oyuna getirme teşebbüsleri ile ilgilidir. Yalnızca çocukların görebildiği ruhani bir kimliğe bürünebilir veya irade noksanlığında ayartıcı bir antika olabilir.
Now that peace has come and all is right with the world, it would do you good to see some of it.
Artık barış geldiğine ve dünya rahatladığına göre orayı görmen iyi gelecektir.
Of all migratory birds it's a little critter that really stands out.
Göçmen kuşlar arasında bir tür, ciddi farklılık gösterir.
That's all of it, 450, every cent I got for graduation.
Hepsi bu kadar, 450, mezuniyetten kazandığımın her kuruşu.
All I could think of was getting hold of that red book before it fell into the wrong hands.
Bütün düşünebildiğim, yanlış ellere geçmeden önce, kırmızı kitabı bulmaktı.
It's because of all the bodies and murders in that area.
Çevredeki cesetler ve cinayetler yüzünden.
You know, you have to stop going out all night and dating girls like this and figure out what you want to do with your life, because you're gonna wake up one day, and you're gonna be 35, and you're gonna have no relationship, you're gonna have no savings, all of your friends are gonna be married with kids and be miles ahead of you, and it's gonna feel like shit, and I'm sorry, but that's the reality. "
Her akşam dışarı çıkıp bu tip kızlarla takılmak yerine hayatta ne istediğine bir an önce karar ver çünkü bir gün bir uyanmışsın ve 35 yaşına gelmişsin ve hiçbir ilişkin ya da birikimin olmadan bütün arkadaşların evli ve çocuklu, senden çok önde olmuş olacak ve kendini berbat hissedeceksin.
I also learned that the average half hour of LA television news... packs all of it's local government coverage... including law enforcement, budget, transportation, education and immigration... into 22 seconds.
Ayrıca Los Angeles'taki yarım saatlik ortalama bir haber bülteninde hukuki yaptırımlardan tut, bütçe, eğitim, ulaşım ve göç gibi yerel yönetime ilişkin konuların 22 saniyede işlendiğini öğrendim.
It's a bird... that experiences all of time in one instant.
Bir kuş. Tüm zamanları kısa bir süre içerisinde tecrübe ediyor.
You will be pulled from this shitty little shack you call a research facility so fast that the only thing relevant to be shown for any of this is the way it's all exposed, wrecked, and forgotten.
Bu kulübe bozması, sözde araştırma tesisinden çıkartılacaksın. Şimdiye kadar ortada mantıklı görünen tek şey buranın unutulmuş, harap bir yer olduğudur.
! For Christ's sake, all week I'm up and down on that train and all I want is just one night of conversation with my children. You know, without "I don't like it" and "Can I leave now?"
Tanrı aşkına, her hafta şu trenle gidip geliyorum ve tek istediğim çocuklarımla, onu sevmiyorum, artık gidebilir miyim gibi şeyler duymadan hoş sohbet bir akşam geçirmek.
I don't know, maybe it's a habit from all the time that you spent taking care of me, but I don't need that anymore.
Bilemiyorum, belki de bana baktığın onca zamandan kalma bir alışkanlıktır ama artık buna ihtiyacım yok.
With all due respect, Mr. President, it was your State Department that labeled me a terrorist and made me a wanted man, a man who was never even offered an opportunity to tell his side of the story.
Tüm saygımla Sayın Başkan, bana terörist yaftası vurup beni aranan bir adam yapan sizin Dışişleri Bakanlığınızdı. Keza, hikâyeyi kendi açısından anlatma fırsatı bile verilmeyen bir adam yapan.
It's absolutely necessary that you get out from all of this, Lily.
- Bu heriflerden kurtulman şart Lily.
It's all of that 12-step God talk.
On iki adımlık ilahi konuşmalara ne dersin?
And the whole facial gesture thing that's that's all part of it, you know?
Ayrıca yüzünde oluşan mimikler ise sadece bunun bir parçası.
It all starts to go wrong, and there's that incredible piece of music.
Her şey ters gitmeye başlar. Ayrıca inanılmaz güzel bir şarkısı vardır.
It's just a bit of paint, that's all.
Biraz boya sadece.
All of us players love our country and that is why we give it our best in every competition
Hepimiz sporcuyuz ülkemizi seviyoruz ve.. .. bu yüzden de yarışlarda hep en iyisini yapmaya çalışırız.
It's a log of all the transfers that I made for the cartel.
Kartel için yaptığım tüm transferlerin günlüğü.
But once you get on the other side of all the bullshit you realize that this is what it's all about all along.
Fakat tüm tırı vırıyı atlattıktan sonra anlıyorsun ki en başından beri işin aslı buymuş.
It's really amazing that all three of you have accomplished so little in the four years since college.
Üniversiteden sonra geçirdiğiniz dört senede üçünüzün de çok bir şey başarmaması ilginç.
Ray, I know that it must hurt to see someone leave all of this, but it's really not a bullshit job, so...
Ray, biliyorum birini bunca şeyi bıraktığını görmek üzücü.. ama gerçekten boktan bir iş değil..
They're just pixels and digits and bits of circuitry, and as... as our programme continues to advance and we roll out more bits of wiring so that more pixels and more digits can connect to more universities, it all gets to feel a bit technical, and also a bit overwhelming sometimes frankly, to someone like me when what it's all actually about is really very simple.
Sadece pikseller, sayılar ve minik devreler ve programımız ilerlemeyi sürdürdükçe kablolar döşemeye devam ettikçe daha fazla piksel ve sayılar daha fazla üniversiteleri bağlayabilecek biraz teknik konular gibi geliyor aynı zamanda biraz bunaltıcı dürüst olmak gerekirse, benim gibi birine...
So what that device does is it duplicates all the information that goes along the mother line and then this material is re-routed back into the system until, eventually, it reaches the decoders of whoever's listening.
Cihazı yaptığı şey, ana hattan geçen tüm bilgiyi kopyalamak ve sonra dinleyenin dekoderine ulaşana kadar bu materyal sisteme yeniden yönlendiriliyor.
You know, that's what it's all about at the end of the day.
En nihayetinde önemli olan tek şey bu.
It's like that. And among all the rumors... unwillingly, of course, did you ever hear anything about my brother Elisha Amsalem or his home?
Gayri ihtiyari de olsa söylentiler içinden kardeşim Elisha'yla ya da eviyle alakalı herhangi bir şey kulağına çalındı mı?
And, hey, all these notes that you made... _ _ _ It's very "memento" of you.
Bir de Akıl Defteri filmindeki gibi notlar falan tutmuşsun.
It just might take you longer than the rest of us, that's all.
Bizden daha uzun beklemen gerekebilir sadece. Hepsi bu.
All across the west, it is a patch-work quilt of laws and regulations concerning what can and can't be harvested that's paleontological.
Batının tümü, yasa ve yönetmeliklerle kare kare bölünmüştür. Paleontolojik olarak, çıkan ürünü kimin alıp kimin alamayacağını gösterir.
Had I this cheek to bathe my lips upon... this hand, whose touch, whose every touch... would force the feeler's soul to the oath of loyalty... this object which takes prisoner the wild motions of mine eye... and fixes it only here, should I, damned then... slaver with lips... as common as stairs that mount the capital... it were fit all the plagues of hell... should at one time encounter such revolt.
eğer bu yanak dudaklarımın üzerini ıslatsaydı, bu el her dokunuşuyla, sadakat yemini etmesi için ruhumu zorlasaydı, gözlerimi vahşi bir şekilde esir alan bu gaye, sonra beni lanetleseydi, ağzının suyu akarak kapital dağının merdivenlerini çıkması gibi cehennemin en uygun isyankar karşılaşması olurdu..
With all that's gone on, it's getting kind of hard not to think foul play, isn't it?
Bütün bu olanları düşününce bu kadar basit olduğunu düşünmek gittikçe zorlaşıyor.
It's one of those scents that triggers a whole constellation of associations, all those junes of long ago.
Bu koku, evvel zamanın tüm o haziran aylarındaki birliktelikler kümelenmesini tetikleyen koku.
The cannonball is going fastest when it's at the bottom of its arc, and at that moment, it's converted all of its gravitational energy to the energy of motion.
Güllenin en hızlı olduğu an çizdiği yayın en alt noktasında olduğu andır. O anda bütün kütleçekimsel enerjisini hareket enerjisine çevirir.
You left Sir Edward with all of that, which might be called good judgment, but to bemoan it now is a kind of cowardice.
Her şeyi Sör Edward'a bıraktınız, ki buna mantıklı denilebilir. ... ancak şu anda buna ağlayıp sızlamak bir tür korkaklıktır.
[Laughs] Yeah, definitely, but you know, Pete kind of talked me into it, and then after that first night, when they all clapped, let's just say I'm addicted to more than just coffee.
Evet, kesinlikle, ancak Pete benimle konuşup rahatlattıktan sonra, ve buradaki ilk gecemde, insanlar beni alkışlayınca, şöyle diyelim kahveden daha çok bağımlılık yaptı.
You say that like it's some sort of cure-all, like it can change the fact that everything that has ever gone wrong between us has been because we're family.
Bunu bir tedaviymiş gibi söylüyorsun. Sanki aramızdaki tüm kötü şeyler aile olduğumuz için değişecek gibi söylüyorsun.
Because there's no way That all of this is what it looks like.
Çünkü her şeyin böyle olmasının imkanı yok.
You say that like it's some sort of cure-all,
Bunu her şeyi iyileştirecek bir şeymiş gibi söylüyorsun.
And it's for all these reasons and more that the Kingdom of Moab is the least interesting in the Bible.
İşte bu sebeplerden dolayı Moab Krallığı bölümü İncil'deki en sıkıcı bölümdür.
For the safety of all those involved, it's important that we keep what happened here today quiet.
Bu işe karışanların güvenliği için burada olanlar hakkında sessiz kalmak çok önemli.
It's a type of worm that slowly searches out and swallows data banks, sending it all back to Langley.
Yavaşça verileri atlayıp bularak Langley'e yollayan bir solucan.
That's all part of how it went down.
- Evet. Hepsi soygun planının bir parçası.
All of us are really disappointed, but... I guess that's just how it goes.
Hepimiz gerçekten hayal kırıldığına uğradık, ama... sonucu değiştirmek için elimizden gelen bir şey yok.
that's all 8171
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all i can say 75
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all it takes 78
that's all i have to say 53
that's all i can say 75