English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / That's done

That's done Çeviri Türkçe

7,056 parallel translation
Whatever you've done, that's on you.
Her ne yaptıysan günahı senin boynuna.
Couldn't have been clearer if they spoke King's English and that's exactly what I done.
sınırları zorlama. Kral'ın dilini konuşuyorlarsa ne dedikleri anlaşılamaz. Ben de aynen öyle yaptım.
'Cause that's all I've ever done and I'm tired of it.
-', Bu şimdiye kadar yapılan tüm yapmam gerektiğinde bu neden - Burada. - Ve o yorgun ı'm.
I think that he might have done something illegal.
Yasadışı bir şeyler yapmış olabilir.
If it were easy to prove that Ali's a murderer, wouldn't we have done that already?
Ali'nin katil olduğunu kanıtlamak o kadar kolaysa... -... şimdiye niye yapmadık bunu?
Do you think that she would have done something like that?
Sizce böyle bir şey yapmış olabilir mi?
Uh, I don't think you mean to, but you don't know the damage that you've done.
Bunu bilerek yaptığını sanmıyorum, ama yapmış olduğun hasarın farkında değilsin.
That's all done.
Bu iş bitti.
Every fucked-up thing that he's done, I have done.
Yaptığı her boktan iş, ben de yaptım.
And it's not your fault, it's not anything you've done, it's just that...
Bu senin suçun değil, senin yaptıklarınla ilgili değil...
So if you're done patting yourself on the back for becoming a better person, then I want you to know that the only way I'll ever forgive you is when you've suffered the way that you made Angie suffer.
Daha iyi biri olmak için kendi sırtını sıvazlaman bittiyse bilmeni istiyorum ki, seni affetmemin tek yolu Angie'ye çektirdiğin acıları çekmen.
Because I have personal knowledge of things he's done that are way worse than what we're doing.
Çünkü bizim yaptığımızdan çok daha kötülerini yaptığını biliyorum.
Whatever damage he's done, whoever he's hurt, was never because of you, but if John dies and this demon is released, that failure will be yours, Anne Marie.
Ne zarar verdiyse, kime zarar verdiyse sebebi sen değildin ama John ölüp iblis serbest kalırsa hata senin olacak Anne Marie.
I may have done. As a favour, that's all.
- İyilik yapmak için vermiş olabilirim.
He'd done it for a mate, stood in for him, so he asked me to do it as a mate, that's all.
Bir arkadaşının yerine yapmış benden de arkadaşı olarak aynı şeyi yapmamı istedi, hepsi bu.
I'll never forgive that man for what he did to my Lynda, what he's done to this family.
Lynda'ma ve bu aileye yaptıklarından dolayı o adamı asla affetmeyeceğim.
That my husband couldn't have done it because, unlike Stetson, he couldn't electrocute people?
Stetson'ın aksine insanlara akım veremediği için kocam yapmış olamaz mı deseydim?
Dogs that have done so much harm to us already!
Bizi defalarca ısırmış köpeklersiniz hem de!
I know a lot of men that have done stupid shit.
Aptalca şeyler yapmış bir çok insan tanıyorum.
I gave him an alibi because that's what I've always done.
Onun için bir mazeret uyduruverdim çünkü bu her zaman yaptığım bir şey.
Rose could have done that, too.
Bunu da Rose yapmış olmalı.
What's done is done, but I do not think that you should be with him.
Olan oldu, ama onunla olman gerektiğini düşünmüyorum.
How could he possibly have done that?
Bunu nasıl yapmış olabilir?
No, that's done. Oh, I am so sorry.
- Üzüldüm senin adına.
Everything he's done Since that night you got struck by lightning...
Yıldırım çarptığından beri yaptığı her şeye bakacak olursak...
Caitlin, we believe that Dr. Wells is the Reverse-Flash and killed Barry's mother, and he may have done the same thing to Tess Morgan.
Caitlin, Dr. Wells'in Zıt Flash olduğuna ve Barry'nin annesini öldürdüğüne inanıyoruz. Aynı şeyi Tess Morgan'a da yapmış olabilir.
I've done nothing wrong and he just drops me like that.
Yanlış hiçbir şey yapmadım ama kendisi beni öyle yüzüstü bıraktı.
That's what they've done to him in prison!
Ona hapisanede yaptıklarına bak.
Have I done that?
Öyle bir şey yapmış mıyım?
No, he shouldn't have done that.
Hayır, o yapmış olmamalıdır.
Well, one thing we do know is that Winthrop is gonna recover, and when he does, he's gonna pay for what he's done.
Ve o yaptığında, o ödeyeceksin yaptığını ne için olduğunu Peki, biz biliyoruz, bir şey, Winthrop olacak kurtarmak olduğunu olduğunu.
That problem's done with, pal.
O sorun bitti, dostum.
Doesn't seem like that bottle's gonna get it done.
- Şişe de durumu çözecek gibi görünmüyor.
If your dad is capable of whatever it was we saw on that video, what if he's done more?
Eğer baban videoda gördüklerimizi yapabilecek kapasitedeyse ve daha fazlasını yapmışsa?
It's never done that before.
Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı.
Without proof that he exists, she's done. And that's on me.
Varlığını kanıtlayamazsak şansı olmaz, bunun suçlusu da ben olurum.
That's the problem, she hasn't done anything wrong.
Sorun da bu zaten, yanlış bir şey yapmadı.
"I know that most of you didn't come here " to listen to some blowhard " congratulate himself on what he's done
Eminim bu şehir için yaptıklarımla ilgili kendimi tebrik edip böbürlenerek konuşmamı dinlemeye gelmemişsinizdir.
If... if you look past all the damage done to Xander's body, you start to see signs that he was actually attacked before he was tortured.
Xander'ın vücuduna verilen zarara bakacak olursak işkence edilmeden saldırıya uğradığı yönünde belirtiler görülüyor.
Seeing her mourn Daniel gave me pause, but that doesn't erase what she's done.
Onun Daniel a olan hisleri, biraz ara vermiştim, fakat bunlar onun geçmişte yaptıklarını ortadan kaldırmaz.
Five of my players that have been mistreated time and again by their school... and by their teammates... and I have not done enough to stop it.
Kendi okullarında ve kendi takım arkadaşları tarafından hırpalanmış beş oyuncum. Bu durana kadar ne yapsam az.
I want you to do something that's never been done before.
Daha önce yapılmamış bir şeyi yapmanızı istiyorum.
She's been inside one, or she never could have done that.
Eğer böyle bir santralin içinde bulunmuş olmasa soruları cevaplayamazdı.
Damn, I've never done it in the top rope, that's why I'm having a hard time with that.
Üst halattan hiç atlamadım. Bu iş beni zorluyor.
I think what Mr Strange is trying to say is that, considering the myths and superstitions which have grown up over the last 300 years, it is near impossible to extract any meaningful magic from the way that things used to be done at all.
Sanıyorum Bay Strange'in demeye çalıştığı şey son 300 yılda ortaya çıkan efsaneleri ve hurafeleri düşündüğümüzde büyünün eskiden yapılış biçimi haricinde anlamlı büyüler yapmanın imkânsız olduğu.
To ask a gentleman to break off his game before it is ended, sir, is a thing that is never done at the Bedford.
Bir beyefendiden oyunu sona ermeden bitirmesini istemek Bedford'da daha önce hiç yapılmamış bir şeydir.
That's nicely done...
Güzel olmuş.
Look, Paulette's gonna spend the rest of her life wondering if there was something that she could have done.
Paulette bütün hayatını yapabileceği bir şey var mıydı diye düşünerek geçirecekti.
I could have done anything that night.
O gece bir şey yapmış olabilirim.
- What, someone just done that?
- Bu da ne, biri mi yapmış bunu?
'Cause you should have done it ten years ago, if that's the case.
Çünkü eğer konu buysa bunu 10 sene önce yapmalıydın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]