English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / That's good of you

That's good of you Çeviri Türkçe

1,146 parallel translation
That's right, you no-good, double-crossing, scum-sucking son of a bitch.
Pekâlâ, seni aşağılık, ikiyüzlü, şerefsiz pezevenk.
That's what's so good about it, you degraded heap of smelliness.
Bu yüzden harika, seni iğrenç koku yığını.
I raised eight kids on a waitress's salary, and I want you to know they're all good kids, and not one of them has had a conviction that stood up on appeal.
Garson maaşıyla sekiz çocuk büyüttüm ve hepsi de iyi çocuklardır. Birinin bile aleyhinde temyizden dönmeyen bir suçlama yapılmadı.
Oh, honey, that was so sweet of you to pretend to be the peeper just to make me feel good.
Hayatım sırf benim moralimi düzeltmek için röntgenci gibi davranman çok hoştu.
Oh, honey, that was so sweet of you to pretend to be the peeper just to make me feel good.
Merhaba hayatım. Uyuya kalmışım. Biliyorum.
Anyway, what I am going to do is I'm gonna give you the number of a guy that can give you a great deal on a good used car.
Her neyse. Sana çok iyi kullanılmış araba satan bir adamın numarasını vereceğim.
Course, that wouldn't do you much good, because it's... It's in a super private part of her anatomy.
Tabii ki, bu seni daha iyi yapmaz, çünkü bu vücudunun çok özel bir bölümünde.
Most of you know Jimmy twisted that knee trying to win one for good old Lahuga High this year.
- Pek çoğunuzun bildiği gibi genç Jimmy bu yıl Lahuga Lisesi için şampiyonluğu kazanmaya çalışırken dizini fena halde burktu.
My brother here's got a real good feelin about that hot piece of wax you cats cut.
Kardeşimin yaptığınız bu şey ile ilgili çok iyi hisleri var.
Sure, you have to eat a bowl full of the private parts of horses but then you go to the bathroom on the lawn and somebody says you did good. That's all I wanted :
Tabi bir atın mahrem yerlerini bir kaptan yemek gerekiyor ve tuvaletini bahçeye yapıyorsun sonra biri sana aferin diyor ama yine de tek istediğim bu.
- If you have any notions of running, there's the $ 125,000 that the good people of Alaska put into your medical education.
- Eğer kaçmayı düşünüyorsan, Alaska'nın iyi insanlarının tıp eğitimin için verdiği 125 bin doları hatırlatmak isterim.
Before you go out that door, let's put our happy face on, because people know how good a mommy you have by the size of your smile.
Kapıdan çıkmadan önce, mutlu yüzümüzü takınalım, Çünkü insanlar ne kadar harika bir annen olduğunu gülümsemenin büyüklüğüyle ölçerler.
Why don't you ditch that no-good husband of yours? This one's on Harlan.
Sen neden o işe yaramaz kocandan kurtulmuyorsun?
Now, you're either gonna tell me every damn thing you know so there's a small chance that I can actually do them some good or I'm gonna be all over you like a fly on shit for the rest of your life.
Şimdi, bana bildiğin her şeyi anlatırsın, böylece onlara yardım etmek için küçük bir şansın olur ya da hayatın boyunca bok sineği gibi peşinde olurum.
( Man ) As if the pleasures of experiencing powerful orgasms and a lover's blissful cries weren't enough, good sex might actually help you prolong your life and that of the person you love.
Kuvvetli yaşanan bir orgazm ve eşinizin mutluluk çığıkları yetmezmiş gibi iyi bir seks, ayrıca ömrünüzü uzatmaya ve eşinizin size olan aşkını güçlendirmeye yardımcı olur.
Well, that's very good of you, but I've only won 20 guineas.
Peki, Bu sizin için çok iyi, ama ben sadece 20 gine kazandım.
You know, there's a restaurant near here... that serves a very good piece of fish.
Biliyor musun, yakınlarda bir restorant var çok iyi balık servisi yapıyorlar.
To get that kind of attention from a good-looking guy like you - I'm flattered.
Senin gibi yakışıklı birinin ilgisini çekmek gururumu okşadı.
You look good with that cigarette- - kind of sophisticated.
Sigara yakışmış ağzına bilgiç göstermiş seni.
It's just that Jean-Luc does a very good imitation of you.
Sadece Jean-Luc çok iyi bir tasvirinizi yapmıştı.
So, Mr. Orange... you're telling me that this good friend of mine... who did four years for my father... who, in four years, never made a deal, no matter what they offered him... you're telling me that now that he's free... and we're making good on our commitment to him... he's just gonna decide, out of the fucking blue... to rip us off?
Ve sen, Mr. Orange... kalkmış arkadaşım olan bu adam hakkında... babam için dört sene hapiste kalmış... dört sene boyunca önerdikleri hiçbir pazarlığa girmemiş... bu adam hakkında, tam şimdi serbest olduğunda... ve biz ona hakkını ödeyebildiğimiz bir zamanda... bize kazık atmaya ve yeryüzünden silmeye karar... verdiğini mi söylüyorsun?
That's a good picture of you.
Bu resmin güzelmiş.
You know,'cause here in the West... we have this morbid fear of aging... this simplistic glorification of youth. That's good.
Güzel.
This is the first time the O'Haras have ever been over for dinner and I think, maybe, it's not such a good idea that, you know, they think this kind of thing happens all the time.
O'Hara'lar evimize ilk kez yemeğe geldi ve bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum, bunu her zaman yaptığını düşünecekler.
Good, now that that's taken care of, I want you to... buy yourself a few nice suits and go back to New York.
Güzel. Senden bir şey daha isteyeceğim. Kendine güzel bir takım elbise al ve New York'a geri dön.
As a doctor, you're bound by a vow of confidentiality and that's good enough for me.
Bir doktor olarak gizlilik yeminin var.
Seeing as you already been down with the heat, will you ride the horse that the good Lord provided, instead of marching in the dirty dust?
Zaten sıcak almışsınız, pislik içinde... yürümektense ata binmek ister misiniz?
Well, that's very good of you.
Çok iyi olur.
My good fellow do you share our opinion that M. Daladier's recent speech on North Africa was simply a ruse to scupper the nationalist fringe of his own domestic party?
Güzel dostum M. Daladier'nin, Kuzey Afrika hakkındaki konuşmasının, sadece kendi ülkesindeki partinin milliyetçi kanadını çökertmek için bir hile olduğu fikrimize katılıyor musun?
That's very good of you, Ken.
İyi olacaksın, Ken.
Look, I know that he's a friend of yours and no one can deny that he's done a lot of really good things but you're 10 times the man he is.
Bak, onun arkadaşlarından biri olduğunu biliyorum ve kimse onun çok iyi şeyler yaptığını inkar edemez ama sen onun olduğundan 10 kat daha erkeksin.
That's all well and good, Miss St. George but you told me that at the time of your father's death you were working as a maid in a hotel at Jonesport.
Her şey iyi güzel de Bayan St. George bana babanız öldüğü sırada Jonesport'ta bir otelde hizmetçi olarak çalıştığınızı söylediniz.
It's very exciting when that happens. Unforgiven is a good example... of what I mean when you can address a situation.
"Unforgiven", bir durumu ortaya koymak istemenize ilişkin iyi bir örnektir.
I'll have to wonder if you're in some housewife's kitchen in Romania telling her of your world of good friends, including me in that group.
Romanya'da bir kadının mutfağında yeryüzündeki dostlarından söz edeceksin, beni de arkadaş grubuna katarak.
But now that you mention it, when a girl says it's a good size... it's a nice way of saying that it's small. Hey!
Bu arada hazır lafı geçmişken, bir kız boyu iyi demişse,... bu küçük demenin iyi bir yoludur.
It's just when you work all day, trying to perfect yourself and create something meaningful, you expect support. Does anyone say, "Did you have a good shoot?" Or "How's the editing?" Or anything of that nature?
Tüm gün çalışmışsındır, mükemmel bir şey yaratmaya çalışmışsındır ve biraz destek beklersin, ama kimse bugün iyi bir çekim yaptın mı ya da montajın nasıl gitti gibi bir soru sorar mı?
You're starting to think that you're part of the program and that's... that's not good.
Bu programın, bir parçası olduğunuza inanmaya başlıyorsunuz, ve bu... hiçte iyi değil.
That's pretty good, Benny but just because you read the part of a dead witness doesn't mean you have to act like you're actually dead.
Tamam, bu gayet iyi Benny, ama ölü bir tanığın ifadesini okuyor olman, senin de ölü gibi davranmanı gerektirmez, öyle değil mi?
Good Laertes if you desire to know the certainty of your dear father's death is't writ in your revenge that, sweepstake you will draw both friend and foe, winner and loser?
Dinle Laertes. Eğer sevgili babanın ölümündeki gerçeği arıyorsan dost, düşman dinlemeden, bu işte kazanan kim, kaybeden kim demeden gözü kapalı saldırmak mı öç alman?
That's real good of you to say.
Bunları söylemen senin iyiliğin.
Everybody's going to want a piece of you now that you're elected. Leaves you in a damn good position, kid.
Seni ele geçirdiklerinde senden bir şey alacaklar.
Because since I'm just starting out, I've got a fresh point of view, and that's good for, you know, marketing, demographics...
- Dinle beni. Ne diyeceğini biliyorum. Klip yapmakla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
That's brilliant! The lines, the contours, the way you've picked up the essence of my rugged good looks.
Kullandığın çizgiler Yakışıklılığımın ruhunu yakalamış.
I'd tell you to take good care of the station, but I know that's not necessary.
Üsse iyi bakmanı tembih ederdim ama buna gerek olmadığını biliyorum.
You know, this year I had a real good chance of winning it now that "Shark Bait" O'Reilly's finally died.
Köpek Balığı Yemi'ni O'Reilly öldüğü için kazanma şansım yüksek. - Öyleyse neden gitmiyorsunuz?
And no offense to everybody who still works here but you have no idea how good it feels to say that as of this moment I will never have to make coffee again.
ve burda çalışanlar yanlış anlamasın ama şunu söylemek ne kadar güzel bilemezsiniz Şu andan itibaren "Artık kahve yapmak zorunda kalmayacağım."
A Briefing with Neelix will help you stay informed about ship's activities, uh, keep you abreast of your colleagues'accomplishments and broaden your knowledge about a wealth of subjects, but most of all, it will make you feel good because what you see here will always be the most uplifting, optimistic view of everything that happens on our ship.
Neelix'den özetler gemi ile alakalı aktiviteleri bilmenize yardımcı olacaktır, mesela, meslektaşlarınızın başarıları, bilgi seviyenizin arttırılması ama en güzel tarafı kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak, çünkü gemide olan her şey iyimser bir açıdan değerlendirilecektir.
You're lying... just like him... just like everyone around here, always lying, always telling me that I'm doing a good job, that you're glad I'm on the ship, but none of that's true.
Yalan söylüyorsunuz... aynen onun gibi... etrafta dolaşan herkes gibi, sürekli yalanlar söyleyerek, bana bu gemi için ne kadar büyük işler yaptığımı söyleyip duruyorsunuz, ama hiçbirisi gerçek değil.
Not one of you is worth a goddamned hair on that good woman's head!
Sizin hiçbiriniz o kadının kafasındaki bir saç teline bile değmezsiniz!
You see, Officer, in Garrison... when the car you're gonna tag has got a P.D.A. Sticker... I'd advise you to think to yourself, " Hey, that's one of the good guys.
Bakın memur hanım, Garrison'da eğer üzerinde P.D. etiketi olan bir araba görürseniz kendi kendinize şöyle demenizi öneririm ;
That's good for you, Percepto Girl, but we'll get nothing out of him if he's unconscious.
Aferin sana algılayıcı kız. Ama bayıIırsa ondan hiçbir şey öğrenemeyiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]