English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / That's good stuff

That's good stuff Çeviri Türkçe

336 parallel translation
That's good stuff.
Bu çok güzel bir şey.
That's the good stuff.
Onlar iyi zımbırtı.
That stuff's really good.
Bunlar gerçekten iyi.
Look at that there. That`s good, healthy stuff for you.
Şuna bak, senin için sıcak, sağlıklı bir çorba.
That stuff about the will, that's good police work.
Vasiyet araştırması, iyi bir polisiye işiydi.
- And miss all the good stuff that's coming?
- Bu güzel yemekleri kaçırayım mı?
- That's the good stuff that's coming.
- Onu da kaçırmak istemem.
That's good stuff.
İyi malzeme.
That stuff's no good.
O şey işe yaramaz.
We should also think of the other children... who are not used to this stuff, who come from good Christian families... who might feel that their modesty is being impinged upon.
Bunlara alışmamış diğer çocukları da düşünmeliyiz. Hristiyan ailelerden gelenleri ve alçak gönüllülüklerinin etkilenmiş olabileceklerini sezenleri.
Try that chocolate stuff too. It's good.
Bu çikolatalı zımbırtıyı da dene.
- That's the good stuff.
- O, iyi içkidir.
Good Lord! What was that Bob's stuff about?
Şalgamınız Leydim!
THAT'S GOOD STUFF, HUH?
- Tadı da güzel, değil mi?
That's good stuff.
İyi mal.
- I think that they like to borrow clothes for their public appearances but they're very good about bringing stuff back
"Onu alabilir miyiz?" diye sorduk. "Hayır" dediler. Halkın karşısına çıkarken bizden giysi ödünç almayı seviyorlar.
That's good stuff.
Hey, Güzel şey.
That's good stuff.
İyi içki.
That's just stuff in movies. What good's it...
Bunlar filmlerde işe yarar.
But I understand from Cloquet that, uh, you're on to our good stuff now.
Ama Cloquet'den öğrendiğim kadarıyla, artık bizim maddeye bağımlısın.
I mean, that's good stuff.
Yani, bunlar çok hoş şeyler.
It's a good thing that stuff doesn't have any effect on you.
Bu şeyin senin üzerinde etkisi olmaması ne güzel.
That's the good stuff. coach.
O iyi bir içecek, Koç.
That's good stuff.
Bu iyiydi.
Oh, that's good stuff. Oh, boy.
Bu çok iyi.
That stuff's so good, you can go anywhere you want to, no matter how hot you may be.
Çok iyi düzenlenmiş, istediğin yere seni götürürler ve sorun yaşamazsın.
- That's the good stuff.
Bir kadeh alabilir miyim lütfen?
Damn, that's good stuff.
Vaay iyiymiş!
- Good stuff that, Dad. Obsession, it's called.
Adı da "Obsession".
A-At the place, they said that sometimes it's good... for a couple to see someone who knows about this stuff.
Orda, bir çiftin bu tür konuları bilen birini görmesinin yardım edebileceğini söylediler.
- At the place, they said that sometimes it's good... for a couple to see someone who knows about this stuff.
Orda, bir çiftin bu tür konuları bilen birini görmesinin yardım edebileceğini söylediler.
That's good stuff.
Çok iyi bir yazı.
That's good stuff.
Çok iyidir.
That's the good stuff.
Bunlar güzel şeyler.
That's good stuff!
Bu iyi bir hamle!
That's good stuff.
Onlar iyi olur.
- That's good stuff.
- Güzel şeydir.
You wake up all smelly, and aching from head to toe and hungrier than you've ever been only you have no idea what hunger is or any of that stuff so it's all real confusing and painful, but very, very good.
Tepeden tırnağa acılar ve kokular içinde uyanırsın ve hiç olmadığın kadar açsındır ama sen ne açlığı bilirsin, ne de öyle şeyleri gerçekten huzursuz ve acı verici, ama güzel, çok güzel.
Number two is if they freak out about gays in the military. You know, if they can't discuss it without giggling about showering with guys... and bending over for soap and stuff. That's not good.
Eğer askerdeki eşcinsellerle dalga geçiyor ve ellerinde sabun varken 360 kimsenin önlerinden geçmediğini anlatıyorlarsa, bu da kötü.
It's a good thing that you figured out all that insight stuff, Xena.
Bütün şu iç yüzü şeyini farketmen iyi bir şey, Zeyna.
Some people are saying that you got some really good stuff.
Sende oldukça iyi bir mal varmış, galiba.
You see, that's good stuff.
Çok güzel bir olay.
You know, good stuff happens and bad stuff happens, that's all.
Hayat işte İyi şeyler de oluyor kötü şeyler de...
Oh, yeah, that's the good stuff.
Ah, evet!
It's just that I had a really good day at work, and it's bound to get me thinking about stuff. Oh, I get it.
Ve bu da bazı şeyleri düşünmeme neden oluyor.
That's my good stuff!
Benim nadide içkim!
Ma, ma, ya gotta cut that stuff loose. I'm telling you, it's no good.
O hapları bırakmalısın.
Some of the stuff that happens, it's good for a few people to know about, as opposed to, say a million people.
Bazı şeyleri birkaç kişi bilse yeter. Bir milyon kişi değil.
Ooh, Maxie's pretty good at that boarding'stuff.
Vay. Maxie kayma işinde oldukça iyi.
That stuff's for the frilly cuffs-and-collars crowd. I'll take a good brawl any day.
O tavırlar fırfırlı şeyler giyenler için. Ben her gün iyi bir dövüşe varım.
So, actually, that's the reason I'm calling is because we have so much good stuff, I was hoping we could get a slight... extension.
Aslında aramamın gerçek sebebi, elimizde o kadar iyi şey var ki acaba kısa bir uzatma alabilir miyiz diye merak ediyordum -

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]