That's my mother Çeviri Türkçe
1,751 parallel translation
That's... that's my mother?
O... o benim annem miymiş?
My mother gave up her power to bring me back to life, and that's how Azkadellia was able to take over.
Annem tüm gücünü beni hayata döndürmek için verdi, böylece Azkadellia yönetimi ele geçirdi.
And that's for abandoning my mother!
Bu da annemi terkettiğin için!
My mother gave up her power to bring me back to life, and that's how azkadellia was able to take over.
Doksan dokuz... Yapmayın bunu. Yapmayın...
That's my mother's beau du jour.
Annemin yeni sex arkadasinin.
My mother's gonna marry that philanderer if we don't do something right now.
Birseyler yapmazsak, annem o zamparayla evlenecek.
That's what this whole crusade is all about, saving my mother from that monster.
iste benim de tek mücadelem annemi bu canavardan korumak.
That's for my mother.
Bu annem için.
The same hammer that sunk my mother's boat once you'd drugged her coffee.
Annemin kahvesine zehir attıktan sonra kayığını batırdığın çekiç.
My mother believes that one of her pseudo friends stole it, because he, or even she, is secretly a pedophile and wanted the locket to stare into or suck on or utilize for other specific erotic purposes.
Annem kokoş arkadaşlarından birinin çaldığına inanıyor, Çünkü adam, ya da belki de kadın, gizli bir sübyancı olduğundan... madalyonumdaki resimleri yalamak ya da... resimlere bakarak kimbilir neler yapmak için çalmış olabilirmiş.
But you will leave this house right now and I swear to you on my mother's grave that you will not set foot in it again as long as I live.
Fakat bu evi derhal şimdi terk edeceksin ve annemim mezarı üzerine yemin ederim ki ben yaşadığım sürece buraya bir daha adımını bile atmayacaksın.
That my husband's mistress knows my sister-in-law, and my other sister-in-law? And my mother-in-law? Calls her up?
Kocanım metresi görümcemi tanıyor, diğer görümcemi tanıyor ve diğer görümcemi de tanıyor.
That was my mother's name before she was married.
Bu annemin evlenmeden önceki soyadı.. siz kimsiniz?
Because who wants someone who laughs like a hyena in a polka dot dress that my mother made me buy?
Çünkü sırtlan gibi gülen birini kim ister ki.. annemin beni almaya zorladığı büyük puantiyeli kıyafet içindeyken?
That's my mother.
O benim annem.
- That is my mother. That's gross.
- O benim annem.
That's my mother's maiden name.
Annemin kızlık soyadı.
He put my mother in back of an old car and that's it.
Arabanın arkasında annemin ırzına geçmiş.
There's got to be some people that can help, people like my mother.
Mutlaka yardım edebilecek birileri olmalı. Annem gibi birileri.
After a few days at my mother's friend home, she decided that their apartment was too small to accomodate me.
Annemin arkadaşında birkaç gün kaldıktan sonra kendi dairesinin beni de alamayacak kadar küçük olduğuna kanaat getirdi.
That you were my mother, and that we were a family.
Senin annem ve bizim bir aile olduğumuza kendimi inandırmaya çalışıyordum.
Please, my mother's last wish is... was that we meet.
Lütfen baba annemin son isteği ikimizin tanışmasıydı.
Then he's gonna ditch the gun that he killed my mother with.
O zaman annemi öldürdüğü silahtan kurtulur.
But my mother ask me to go somewhere else............. It's because you are good that's why she let me come here
Eskiden sakin biriydin ama şimdi değiştin.
I'll throw out all that stuff he keeps in my mother's cellar.
Annemin bodrum katında tuttuğu bütün o şeyleri atacağım.
I think I spent that year in the kitchen eating my mother's soup.
Bense sanırım o yılı mutfakta annemin çorbalarını içerek geçirdim.
And, um... after that... My mother... She's changed.
Bu olaydan sonra annem değişti.
That afternoon I dropped Sophie at my mother's and went to the hairdresser's for a out and coloring.
O öğleden sonra Sophie'yi anneme bırakıp saçımı kestirip boyatmak için kuaföre gittim.
I felt like, this was some conspiracy of my mother's, to make me keep the house clean, that all my messy room adolescent rebellion was coming back at me in the form of Helvetica, and I had to overthrow it.
Sanki bu, evimini temiz tutmam için annemin kurduğu bir komploymuş gibi hissettim. Dağınık odalı ergenlik asiliğim Helvetica şeklinde geri geliyordu, ve bunun üstesinden gelmek zorundaydım.
Every time I thought of my son, it would remind me of that kid's mother.
Ne zaman oğlumu düşünsem, o çocuğun annesi aklıma düşer.
- That's okay. Thanks, I'm... staying at my mother's, she's... been out of town. Palm Beach.
- Sorun değil.Teşekkürler, ben annemin evinde kalacağım, o şu an şehir dışında, Palm Beach'de.
That's... that's my mother?
O... o benim annem mi?
My mother always told me that even when things seem bad, there's someone else who's having a worse day.
Annem bana hep derdi ki, her şey kötü gidiyor gibi görünse de senden daha kötü bir gün geçiren her zaman vardır.
Someone stole flowers that were marking the spot where my mother was hit in her wheelchair.
Annemin tekerlekli sandalye ileyken araba çarptığı yerdeki çiçekler çalınmış.
When I think of the lengths that you're going to to save your adopted rabbit son and my mother can't even pick up the phone and send a message saying, "Hi, are you alive?"
Evlat edindiğin tavşanın için tüm bu yaptıkların... Annemse telefonu eline alıp, "Selam. Hayatta mısın?" diye mesaj bile atamıyor.
Do you hate my mother's name that much?
- Annemin adı olduğu için mi hoşuna gitmiyor?
This would have proved my mother wrong, saying that "Donaghy" is Gaelic for "failure."
Böylece anneme de kanıtlamış oldum. Donaghy'nin Galce'de "başarısız" anlamına geldiğini söylerdi. Ne bilsin?
That's my mother's snow globe.
Bu annemin kar küresi
I want my kids to know the joy that I get from my work, but it's nothing compared to the joy that I get from being their mother every day... and they know that.
Çocuklarımın, işimden aldığım hazzı bilmelerini istiyorum ama bu, her gün onların annesi olmaktan aldığım hazla kıyaslanabilecek bir şey değil onlar bunu biliyorlar.
Uh, because my mother told me he was, that's why.
Uh, çünkü annem söyledi, işte bu yüzden.
I think that ´ s kind of the reason why my mother left.
Sanırım annem de bu nedenlerden ötürü gitti.
- That's my mother.
Bu benim annem.
I left my mother... and my mother's pimp... in that house.
annemi ve annemin pezevengini o evde biraktim.
He tells my mother that he's going to kill her.
Anneme onu öldüreceğini söylüyor.
No, see, no, see that's libelous, Because my mother is a wonderful... wonderful, wonderful woman.
Hayır, bak bu bir iftira. Çünkü annem harika harika bir kadındır.
- Oh, that's not fair. It is not fair that you spoke with my mother.
Annemle konuşman hiç de adil değil.
That his death is with me every day, that I was the one who had to turn off the ventilator because my mother was too destroyed to do it?
Ölümünün hergün benimle olması... annemin yapamayacak kadar yıkılmış olması nedeniyle... bağlı olduğu yaşam desteğini kapattıran kişi olmam hoşuna gitti mi?
That's what my mother...
Bu annemin lafı...
What's that? It's my mother's wedding ring.
Bu annemin evlilik yüzüğü.
That's the date you gave up being my mother.
Annem olmaktan vazgeçtiğin gün.
My mother's still mourning the fact that I don't look like Natalie Portman anymore.
Artık Natalie Portman'a benzemediğim için annem hâlen yas tutuyor.
that's my boy 361
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my mom 88
that's my boss 25
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my mom 88
that's my boss 25