That's what i'm doing Çeviri Türkçe
1,196 parallel translation
That's what I'm doing.
Temizliyorum.
What the hell you doing in Maine? I'm freezing my balls off, that's what.
- Kıçımı donduruyorum, ne olacak.
Waiting till Spring, that's what I'm doing.
Ne yapıyorsun? Bahara kadar bekliyorum, yaptığım şey bu.
That's what I'm doing now.
Şu anda bunu yapıyorum.
I grew up thinking that's what we were still doing.
Ben hep bunu yaptığımızı düşünerek büyüdüm.
I grew up thinking that's what we were still doing.
Hep bunu yaptığımızı düşünerek büyüdüm.
I'm not doing anything, I'm just taking care of my own self which is what I should always be doing, and that's it.
Ben hiçbirşey yapmıyorum, Sadece herzaman yapmam gerektiği gibi kendi başımın çaresine bakmaya çalışıyorum, hepsi bu.
That's what I'm doing.
Ben de öyle yapıyorum.
- That's just what I'm doing.
- Yaptığım şey bu.
That's what I'm doing.
Bu da benim yaptığım zaten.
That's why I'm doing what I'm doing and you're handing out junk mail.
- Kuşkuluyum. O yüzden ben burada oturuyor ve sen dağıtım yapıyorsun.
I'm not sure that's what we're doing.
Bunu yaptığımızdan emin değilim.
"and get a volunteer to take the shot." So that's what I am doing here.
Birisi kalp sorunu yüzünden ölecek diğerini de ben saat 6'da vuracağım.
So I started thinking about this and I said, what is it that we are not doing right?
Bunun üzerinde düşünmeye başladım ve nerede yanlış yapıyoruz? dedim.
That's not what I'm doing.
Yaptığım bu değil.
That's not who I am. I need to know what the hell we're doing.
Ben böyle biri değilim. Ne yaptığımızı bilmeliyim.
You know, strangely, before you got all crazy confessional on me that's exactly what I was doing.
- Biliyor musun, sen çılgınca itiraflarda bulunmaya başlamadan önce yaptığım buydu.
Well, we'll just tell people that's what you were doing, and that I was studying a really big globe. - They'll never know.
İnsanlara senin kitap okuduğunu benimse gerçekten büyük bir küre üzerinde çalıştığımı söyleriz.
- That's what I'm doing. Helping myself.
- Ben de kendime yardım ediyorum.
Just for that, I'm gonna spend my whole childhood eating what I want and doing drugs when I want!
Sırf bu yüzden, bütün çocukluğumu istediğim şeyi yemek ve istediğim zaman uyuşturucu kullanmakla geçireceğim!
That's not what I'm doing I'm here because I love Hannah
Yaptığım o değil. Ben burdayım çünkü Hannah'yı seviyorum.
While he's doing that, what do I do?
O bunları yaparken, ben ne iş yapacağım?
Well, that's what I'm doing.
Öyle yapıyorum işte.
That's what I should be doing.
Bunu yapmalıyım.
That's what I wanted to start by saying. I think you're doing a fabulous job.
Sanırım başlamadan önce ne kadar müthiş bir iş yaptığınızı söylemeliyim.
That's what I like doing!
Yapmaktan hoşlandığım şey bu!
- Of course I like what you're doing but I like it done with artistry, with grace, and that means, if you're gonna eat each other, you must find a way to do it tastefully, okay?
- Tabii ki beğendim ama daha sanatsal, daha zarif bir şekilde yapılınca daha çok beğenirim. Ve bu da demektir ki, o kabinde birbirinizi yalayacaksanız bundan tat almanın bir yolunu bulmalısınız. Tamam mı?
Nobody knows what I'm doing, and that's very good for business.
Kimse ne yaptığımı bilmiyor. Ve bu bizim işimizde iyi bir şey.
I thought that's what we were doing.
Ben bunu yaptığımızı sanıyordum.
That's what I'm doing!
Bunu yapmaya çalışıyorum.
That's what I'm doing.
- Orada kal! Ben de bunu yapıyorum zaten.
And he told me to step to him correctly, so that's what I'm doing.
Evet, ve... Ve bana önce yarış kazanmamı söyledi,
Look, man, I promised my mother I lay low, so that's what I'm doing, so just chill.
Adamım, anneme bir söz verdim, yapmam gerekeni yapıyorum.
- I am. That's what I'm doing.
- Ben de bunu yapıyorum.
That's what i'm doing!
Ben de bunu yapıyorum ya!
That's why I'm doing what smart people can't
Bu yüzden akıllı insanların yapamadıklarını yapıyorum.
- That's what I'm doing. Here.
- Benim de yaptığım bu.
Yep, that's me doing what I do.
Evet bu benim yaptığımı yapıyorum
- That's what I'm doing!
- Bende öyle yapıyorum!
That's what I'm doing today.
Bugün yaptığım bu.
- That's not what I'm doing.
- Ben öyle yapmıyorum.
That's exactly what I'm gonna keep on doing.
Ben yapmaya devam yapacağım tam olarak ne olduğunu.
- Hey, that's what I'm doing for Phoebe.
- Hey, o benim görevimdi.
I'm gonna tell him that I know what he's been doing, remind him that we had an agreement, that he's supposed to go to school, that he's supposed to graduate from school, and then...
Ne yaptığını bildiğimi söyleyeceğim. Bir anlaşmamız olduğunu hatırlatacağım. Okula gitmesi gerek.
That's why you wanted to know what I was doing all day.
Bu yüzden bütün gün ne yaptığımı sordunuz.
That's what I'm doing.
İşte yaptığım bunlar.
I realize that that's what I've been doing to her.
Bu zamana kadar benim de yaptığım buydu onu fark ettim.
That's what I'm doing. I'm about to find out all about what happened back in 1776. How?
— Ben de öyle yapıyorum. 1776'da olup biten her şeyi öğrenmek üzereyim. — Nasıl?
That's what i'm doing.
Bu dehşet bir şey.
That's what I'm doing!
Bu benim yapacağım iş!
Sooner or later, everyone's gonna forget about that and I'm gonna go back to doing what I'm really good at, instead of sweeping streets and plowing snow and picking up garbage.
Önünde sonunda herkes bunu unutacak ve ben gerçekten iyi olduğum eski işime geri döneceğim, caddeleri süpürmek kar küremek ve çöp toplamak haricinde.
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what i do 333
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what it is 357
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what i do 333
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what it is 357