That's what they do Çeviri Türkçe
1,132 parallel translation
But i suggest that if your job is to do what's best for this child, You do everything in your power to tell the authorities... that if they take emily out of this hospital, They are going to hasten her illness,
Ama benim önerim, sizin işiniz bu çocuk için en iyisini yapmaksa bütün gücünüzle yetkili makamlara, eğer Emily'i hastaneden çıkartırlarsa hastalığını hızlandıracaklarını söyleyin ve böyle bir şey olursa ben bunun sorumlusunun sizler olduğunu herkesin bilmesini sağlayacağım.
You call me paranoid,'cause that's exactly what they want you to do.
Bana paranoyak diyebilirsiniz, ama onların da istediği tam olarak bu.
That's what they do.
Yaptıkları bu işte.
This guy's a dope dealer because that's what they do.
Bu herif bir uyuşturucu satıcısı. Çünkü onlar hep böyle yaparlar, bu küçük uçaklarla dolaşırlar.
That's just what they want us to do.
Onların istediği de bu zaten.
They are to bring back information on the Minbari and that's what we'll do.
Aldığımız emirler, Minbariler hakkında bilgi edinmek. Hepsi bu.
That's what guys do who want to date you? They say they have a book idea?
Seninle çıkmak isteyenlerin yapması gereken şey bu mu?
That's over. What do they expect me to do?
Benden ne yapmamı bekliyorlar?
That's what they say you do.
Hep öyle derler.
If they want two countries, that's what they'll do, right, Madame?
Eğer iki ülke istiyorlarsa, bunu yaparlar. Değil mi, hanımefendi?
That's what I call taking the pish. - They've got a 4-year-old boy! - I've got two fucking boys, but if I do nothing, I'm finished.
Sınırı zorladı artık 4 yaşında bir oğlu var Benim de 2 çocuğum var
Have you never... listened to other people's conversations on the bus... or on the Tube, seen people, somebody on the street... that looks interesting or is behaving... slightly... oddly or something like that and wondered... what their lives involved, what they do... where they come from, where they go to?
Sen hiç diğer insanların konuşmalarını dinledin mi? Otobüste ya da metroda? Sokakta ilginç görünen ya da biraz garip davranan birini görüp nerede oturduklarını ne yaptıklarını, nereli olduklarını nereye gittiklerini merak ettin mi?
Wait a second, if that's the disc, what do they have?
Dur bakalım, disk buysa onlar ne aldı?
It's way easier to screw a model than a regular girl...'cause that's what they do all the time.
Bir mankeni düzmek, sıradan bir kızı düzmekten daha kolaydır. Çünkü tüm yaptıkları bu.
The majority of mankind is made up of caring people who try everyday to do what they think is right, and that's the spirit of the season.
İşte bu da bayram ruhunu oluşturur. — Ne düşünüyorsunuz çocuklar?
I love the way that they move and I think they " re beautiful animals, but I just hate what they do to the wildlife.
Davranış tarzlarına hayranım ve bence kediler çok güzel hayvanlar... ama vahşi yaşama yaptıkları şeylerden hiç hoşlanmıyorum.
That`s what they do.
Öyle yapıyorlar.
That's what they do.
İşleri budur.
That's what they do.
Öyle yaparlar.
Yeah, that's what they do to milk.
- Evet, süte yaptıkları şey.
That's what they do.
Onların yaptığı budur.
This is what they do, man. That's their thing.
- Aynen öyle sıradan insanlar.
He said he wanted them to kill each other... and all they wanted to do was to kill each other... and he would help them do that if that's what they wanted.
Onların birbirlerini öldürmelerini istediğini söylemişti. "Zaten onların istediği de bu." "Ve eğer istedikleri buysa, onlara yardım edeceğim" demişti.
The day comes when they can build a robot to do what we do and make it work, then that's exactly what they'll do, precisely.
Bizim yaptığımızı yapabilen... bir robot icat ettikleri gün, yapacakları şey tam olarak bu olacak işte, kesinlikle.
That's what they'll do.
Zaten bunu yapacağım.
As long as you put up with it, which means of course anytime they want cause that's what Americans do now.
Ta ki siz doyuncaya kadar yani bu demek oluyor ki istedikleri her zaman çünkü Amerikalıların bugün yaptıkları tam da bu.
What the hell did they do to her in that class?
O sınıfta, kızıma ne yaptılar?
They do that a lot. Then some poor undergraduate teaching assistant comes in and tries to rally the troops for what's known as "discussion session."
Sonra zavallı salak bir asistanın gelip..... "tartışma" dersi için birlikleri düzene sokması gerekir.
That's what friends do, Dawson, they help each other.
Arkadaşlar bunu yapar, Dawson, birbirlerine yardım ederler.
You can either tell the someone you care about what the someone they care about has done or you can go straight to the person who's done the bad thing and confront them directly in hopes that they'll do the right thing.
Çok değer verdiğin kişiye, onun değer verdiği kişinin ne yaptığını söylersin. Ya da kötü şeyi yapan kişiye gidersin, doğru şeyi yapması umuduyla gerçeği bildiğini söylersin.
That's what they do.
Bu adamların işi bu.
That's what they expect you to do.
Sizden beklenen bu.
You know, that's what they do.
Bilirsin, onların yaptığı bu.
That's what people do when they want somebody to blame for their life.
İnsanlar suçlayacak birini aradıklarında bunu yaparlar.
That's what they're supposed to do, no?
İşleri soymak. Değil mi?
That's what they're hoping we'll do - give them time to rebuild their forces.
Bizden yapmamızı istedikleri de bu, böylece kayıplarını onaracaklar.
That's what they do. They pop.
Bu yüzden patlarlar.
You... you imagine the killer's mind so well that you know what they're going to do next.
Sen de davranış profili çıkarmıyor musun? Katilin zihnini o kadar iyi biliyorsun ki, bir sonraki adımı tahmin ediyorsun.
Well that's what they do there!
Orada bu işler yapılıyor.
Will you scream? That's what most people do when they see a wolf.
Dilerim öyle birşey olsun ki..
That is that if we do what they want us to do none of us will be left alive to tell them they were wrong
Şöyle ki, bize söyledikleri şeyi yaparsak aramızda yaptıklarının yanlış olduğunu kendilerine söyleyecek bir kişi bile kalmaz.
That's what they do.
Öyle oluyor.
That's what they do.
Ellerinden bu kadar geliyor.
They-they like to show off, and that's what they do.
ONLAR SOV YAPMAYI SEViYORLAR, YAPTIKLARI ZATEN BU.
Maybe he is. But what we do know is that my guy is still up there... and they don't know Kessler's out.
Benim adamımın hala orada olduğunu biliyoruz.
- whether they know or not, what's that got to do with it?
Anladım... seninkiler erkeklerden hoşlandığını biliyor mu? - Bilsinler bilmesinler, ne alakası var ki bununla?
That's exactly what they want us to do, Darla.
Onlar da bizim bunu yapmamızı istiyorlar, Darla.
Because I told you, that's not what they do.
Çünkü sana söyledim bu onların yaptığı bir şey değil.
That's what they all do.
Bunu hepsi yapar!
Do you have written documentation about what beverages... they did or did not have on that long, historic night of standing?
O uzun ve tarihi ayakta durma olayı sırasında ne tür içecekler içtikleri hakkında yazılı dökümanlar mı var?
That's what they do at the boy's club.
Erkekler kulübünde öyle yaparlardı.
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441